Getting your Trinity Audio player ready...
|
14 Mayıs seçim sonuçları, bu kadersiz ülkenin sevgiden, barıştan, kardeşlikten, özgürlükten ve demokrasiden yana olan güzel insanları üzerine bir kâbus gibi çöktü…
Bazı tv konuşmacıları ve yorumcular, eleştirilerini 28 Mayıs’ta yapılacak ikinci tur sonrasına bıraktıklarını söylüyorlar. Ben öyle yapmayacağım. Eğer o tarihe kadar beklersem, ülke çapında adalet ve demokrasi için gecesini gündüzüne katmış binlerce, on binlerce insanın emeğinin göz göre göre çalınmasına ve muhalefetin başını çekiyor görünen o koca partideki siyaset aristokratlarının alın teri ve çileli bir uğraş üstünde saltanat sürmelerine göz yummuş sayarım kendimi.
28 Mayıs’ta başarı için eksiklerin, yanlışların iyi bilinmesi, 14 Mayıs’tan ders çıkarılarak hareket edilmesi gerek.
Dünkü yazımda yoksul halk kesimindeki, üretici alandaki örgütlenme ve iletişim eksikliğinden söz etmiştim. Halka tepeden bakan ve seçkin ortamlarda, yüksek duvarlar arkasında yaşayan kimi aydınların seçim sonuçlarını halkın yanlış tercihleri ve “aptallığı”, “katiline âşık olmuşluğu” üzerinden yorumlayarak kendi beyzade ve hanımcık vicdanlarını temizlemeye kalktıklarını yazmıştım… Bugün, dünyanın gözü önünde bizi yerin dibine sokan seçim hırsızlıklarından, seçim hilelerinden ve demokrasi emekçisi insanların sırtında saltanat süren, bu hırsızlıklara göz yuman, ana muhalefet partisinde, hem de yaptığı işten ayrıca para almasına karşın görevini yapmayarak ülkenin karanlıklara sürüklenmesine yol açan birilerinin varlığından söz edeceğim…
Dünyanın gözü önünde, demokrasi adına hile ve hırsızlıklar oyunu oynandı bu ülkede. Oylar çalındı, başkaları adına oy pusulalarına mühür basıldı, yüzlerce oy birden aynı kişiler tarafından kullanılıp sandıklara atıldı, ıslak imzalı oy pusulaları YSK listelerine geçirilirken takla attırıldı, oy verilen partiler değiştirildi… Yanılan, seçim öncesi kamuoyu yoklamalarını yapanlar değil, böyle bir iktidardan adil bir seçim yapılacağını bekleyenlerdi…
Tüm bunlar yalan ya da uydurma değil. Dün akşam televizyon ekranlarında tek tek görüntülenerek dünya âlemin ve demokrasi istismarcısı yöneticilerin gözlerine de açıkça gösterildi… Harekete geçen bir savcı, bir yetkili oldu mu? Hiç sanmıyorum. Onlar iktidar kapısında emir bekliyorlar çünkü…
Yazıklar olsun… Vicdanını yitirmiş, hırsızlıklara katılmış ve göz yummuş, bu işten çoluk çocuğuna ekmek götüren kimi kamu ve devlet görevlilerine öncelikle yazıklar olsun… Görevini hak ve adalet çerçevesinde sürdürenlere de selam olsun…
Dün akşam birçok örneğini birden izlediğim oy hırsızlıklarına ve hilelerine bakıldığında, bütün kamuoyu yoklamalarını altüst etmiş olan MHP oylarındaki yükselmenin arkasında kimi güvenlik görevlilerinin o partiye olan hizmetleri olduğu görülüyor… Seçim alanlarında görevli bu kişilerin bir yolunu bularak MHP’ye oy sağladıkları, yapılan değiştirmelere göz yumdukları video kayıtları ile görüntülenmiş durumda…
Özellikle de CHP ve Yeşil Sol Parti oyları birçok bölgede MHP ve AKP’ye aktarılmış. Islak oy pusulalarındaki rakamlar Yüksek Seçim Kurulu tutanaklarına geçirilirken de birileri devreye girmiş, bu aktarmalar başka bir biçim kazanmış.
Ülke çapındaki, yurt içindeki 191.885 sandığın tek tek kontrol edilebilmesine, bütün sonuçların adil bir biçimde toplanıp halka duyurulmasına olanak var mı? Yok!
Bu seçim sonuçları her ne olursa olsun şaibelidir!
Devlet ve kamu görevlilerinden birçoğunun kendisini iktidardaki partilere hizmetle görevli saydığı bu ülkede halkın oylarına sahip çıkabilecek tek büyük örgütlü güç CHP idi… Onun merkezinde görevli, 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kaybedilmesinde de ihmal ve hataları olan kimi parti aristokratlarının 15 Mayıs 2023 tarihine kadar görevde tutulmuş olmaları ve ancak ağır 14 Mayıs kâbusundan sonra görevden alınmaları ya da istifaları, insana saç baş yolduracak bir ihmaldir…
Yeter artık canını dişine takmış insanlarımın, hiçbir çıkarları olmadan seçim öncesi cansiperane çalışan, seçimler sırasında sandıklara sahip çıkan, hırsızlara kafa tutmaya, engel olmaya çalışan güzel insanlarımın emeği ve hakları üzerinden bu parti aristokratlarının, lordlarının, baronlarının sürdürdüğü saltanat…
Ağlayarak telefon ediyor bana köylerdeki dostlarım, şehirlerde canla başla demokrasi ve adalet için ter döken insanlarım…
Demokrasinin ipe çekildiği 12 Eylül 2012 referandumunda “evet”, “yetmez ama evet” diyerek kuvvet ayrılıklarının ortadan kaldırılmasına katkıları olan, hiç utanmadan cemaat ve tarikatlarla işbirliğine girmiş liberalleri tepeden inme aday yaptınız yetmedi, “5’li Çete”lerle dirsek temasında iş yapan kimi müteahhitleri, arsa spekülatörlerini sosyal demokrat partinin aday listelerine en tepeden, en başlara koydunuz yetmedi (milletvekili aday listelerinde, halk tabanı olan, mücadeleye katılan dava insanları, bilim insanları, hukuk insanları mumla aranmaktadır), bari hiçbir örgütlenmeyle, hiçbir mücadeleyle ilgisi bulunmayan partideki ağaların, lordların, baronların, benim gönüllü olarak alanda ter döken, hatta dövülen, sövülen emekçilerimin sırtından saltanat sürmesine son verseydiniz… Bari dünyanın olanağını ve parasını kullanarak kurduğunuz mekanizmaları çalıştırıp ıslak oy pusulalarına sahip çıkmayı başarsaydınız… O da olmadı… 14 Mayıs gecesi belli bir saatten sonra parti veri açıklayamaz duruma geldi, Anadolu Ajansı ve YSK’dan himmet bekledi.
Yeter artık… 14 Mayıs seçim sonuçları bu kadersiz halkın üstüne bir kâbus gibi çöktüyse, bu olayda sorumlulukları bulunan birileri hesap vermelidir.
28 Mayıs seçiminde adil bir sonuç istiyorsak, bu eksikler, bu yanlışlar, bu hırsızlıklar göz önünde tutularak davranılmalı, emekler ve umutlar boşa çıkarılmamalıdır!
Haydi, daha büyük bir coşku ve azimle şimdi…
Yaşasın demokrasi! Yaşasın Cumhuriyet!
17 Mayıs 2023, Alper Akçam