Getting your Trinity Audio player ready... |
Düne kadar, artık baharlardan bahsedemiyorduk;
Denizlerden de,
Kuşlar ve serçelerden de
Havanın güzelliğinden, bugünden-yarınlardan
Çünkü ben de bilmiyordum, doğrusu
Bu ara evimin arka bahçesindeki ıhlamur ağacına konan kendisinden büyük kuyruğuyla çalım atan ağaç kakan kuşları ruhumu da deliyor, sanki…
Bir de pencere pervazlarına konan kumrularım var…
Her şey onlara, boşuna şarkı yazmamışlar hakların da;
”Baharı bekleyen kumrular gibi… Sen de beni bekle sakın unutma…”
Bu şarkıları yazanlar hakikatten hissedişli insanlar
Tamam, Kumrulara sözüm yokta;
-Eee gelsinler, kimi zaman grup geliyor onlara hiç bir şey yasak değil.
Lakin sıkıntım şu ki ; -oklarını bırakıp kaçıyorlar en ufak kıpırtıda…
Bense hava yağmurluysa yıkalayabiliyorum ancak,
Temizliğe kalksam; alttaki oturan komşu kızıyor camına su sızınca.
Büyük ve kısa aşkları yaşamıyorsam, izlemiyor da değilim; kıssadan hisse.
Bazen bayılıyorum onlara, bizdeki gibi hesap alıp- verme derdi yok, onlar da
A kumrusu B kumrusuyla, Sonrada C,bu özlem duyduğum bir tercih asla değil ama
Sorusuzlar, sualsizler, her şey sus- pus ötüşerek, öpüşerek anlaşıyorlar vessellem.
Kıskançlık yok, gelme gitme bedava inanın tasvip etmiyorum ama
Sükûneti özlüyorum insan ilişkilerinde adeta.
Ve özgürlüğü de…
Cezacılarla devrimciler ayni tastan su içmezde
Ben öyle birini tanıyorum; hem cezacı hem de ilkeliyim, diyor, laf bırakmıyor konuşunca kazan da…
Kapalı değilim, üstelik hiç bir şeye, herkes oluruyla idare etmekte.
Benim ruhum daima eylemde olmadan yana, gösterdiğim aktivitelerle…
Doğrusu bu olsa da; doğru olan her duygum muallâkta…
Her kafadan bir ses var!
Pencere ardından izliyorum yaşamı, bir bebek misali henüz 9 ayı gelmemiş ama bekliyor yeniden doğacağı gün gibi.
Bugün, darağacında üç fidanın katledilişlerinin yıldönümü
Andık taaaaaa ciğerimizinden kalbimiz paslı –kanamalı anılarla doluydu…
Başınız öne eğilmesin, Devrimciler… Mahur bir şiir yazar şimdi Atilla ilhan
Bestesi olur tüm zamanların, O Mahur beste çalarken ağlaşırız biz müjganlarımızla.
Fakat ancak bu böyle gitmez, sömürü devam etmez diyen 1Mayıs marşından sonra
Ne kadar bahara adanmış türküler, şiirler, şarkılar varsa, dizilirler önümüze…
Son günlerde yeni birisi daha çıktı, dilimizden düşüremediğimiz
‘’Sana söz, yine baharlar gelecek, Sana söz, umut bitmeyecek’’
Derken,
Alır başımızı götürürüz uzak diyarlara, sonsuzluklara,
Atarız eteğimizdeki puslu anıları, yeşillenir bahçeler, çiçekler her yer.
Adamın adamı satmadığı, ceza vermediği, kazıklamadığı diyarlara…
Biraz hasret, biraz memleket, Biraz Ahmet Arif
‘’Görüşmecim, yeşil soğan göndermiş, Karanfil kokuyor cıgaram. Dağlarına bahar gelmiş memleketimin ‘’ derken
Soğan her devrin aktörü olmuş anlaşılan J
Derken, biraz Didem Madak Biraz Nilgün Marmara…
Faraziler, küsmüşler-küsememişler geçmişler-geçemeyecekler…
Daha kaldı mı ki sırada?
Bu dünyaya gelmenin ve sıradan yaşamanın bir bedeli yok, diye avutmaları dayatma yap kendine…
İçin için oyna kendinle, Niçinleri at artık sorgulamalarından yaşama dair,
Çünkü sen’sin o…
”özgüvenini hedef alacak ya da kötü sonuçlar doğuracak değer yargıların da karanlık sanatlar içermiyordur artık, perdeler aralanacak ”
Ve yine ayni müzik PC’nin hoparlöründen
Sana söz baharlar gelecek, umutların hiç bitmeyecek
Ve bir daha kanamalı 6 Mayıs 1972’ler olmayacak bu acun da
Bir yere not et 7 Mayıs 2023 de.
YAŞAM SAATİN KADRANI GİBİ HEP ÖNE HEP İLERİYE…
Sevgiler, güzellikler, iyilikler ve özgürlükler
Ayla Gürel