Advert Advert
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yorulsak da, Dinlenmeden…

Yorulsak da, Dinlenmeden…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Getting your Trinity Audio player ready...
ATATÜRK ilkelerini, devrimlerini beyinlerine, sevgisini yüreklerine nakşeden tüm yurtseverlerin ve bu vatana yürekten bağlı olan herkesin aynı şeyi düşündüklerine inanarak, güvenerek bugüne kadar ülkeye, ulusa zarardan başka hiçbir şey vermeyen yıkıcı-yokedici AKP iktidarı ve onun zihniyetinden kurtulunduğunda iktidara yeni gelecek siyasilerden beklentilerimi âcizane sunmak isterim.
***
İLK beklentim eşsiz önderimiz Atatürk’ün kendi gelirlerinden yaptığı tasarruflarla kurarak Türk ulusuna armağan ve emanet ettiği Atatürk Orman Çiftliğinin Atatürk nasıl bıraktıysa yine o hale dönüştürülmesini…
Daha önceki yıllarda Sultanbeyli’deki ormanlık arazide kaçak gecekondu yaptığı için polisle başı derde giren maznunun çiftlik arazisi üzerinde imar yasalarını çiğneyerek yaptığı 1150 adalı kaçak sarayın yıkılmasını ya da belki de en doğru olan “Gazi Mustafa Kemal Atatürk Üniversitesi”ne çevrilmesini ve çevresindeki müştemilat olarak kullanılan binaların günümüzde işlevliği kalmayan Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’nun, Halkevlerinin merkez yönetim binaları olarak değerlendirilmesini isterdim.
Bunu yapalım ki bu vesile ile Türklüğü ile övünen gayrimüslim yurttaşlarımızdan ders alamayan, “Arap aslımıza dönmeliyiz” diyen, adının başında akademik unvan taşıyan ve “Türk diye bir ulus yok” diyen zihinsel özürlüler Türk’ün, Türklüğün ne olduğunu öğrensinler…
Yeşilköy Atatürk havalimanının dozerlerin girdiği ihanet gününün bir gün önceki haline dönüştürülmesini…
Havalimanının katilinden yolsuzluklarının hesabı sorulurken, yanısıra Havalimanını yeniden yaşama döndürmek için yapılacak tüm harcamaların gerekirse yıkıcı-yokedici’nin yedi sülalesinden tahsil edilerek verdiği zararın, yaptığı ihanetin yanında kâr kalmamasını…
Yıkıcı-yokedici’nin adını taşıyan Üniversiteye ya da başka bir üniversiteye ortaçağı artığı Darülfünun’u çağdaş üniversiteye dönüştüren, Atatürk’le birlikte üniversite reformunun mimarı olan, andımızın yazarı, adı unutturulmaya çalışılan Dr. Mustafa Reşit Galip’in adının verilmesini…
Sadece ulusa değil, bütün insanlığa sağlık hizmeti verirken kapatılan Hıfzıssıhha Enstitüsünün yeniden yaşama döndürülmesini…
SEKA gibi Sümerbank, Etibank gibi, şeker fabrikaları gibi kapatılan, Atatürk Türkiye’sinde yaratılan ekonomi mucizesinin motoru olan onlarca kurum ve kuruluşun yeniden inşa edilmesini…
Talan edilen, yağmalanan, yabancılara peşkeş çekilen öteki bütün üretim ve hizmet kurumlarının tekrar devletin, ulusun hizmetine ayrılmasını…
Taş yığınlarıyla yeşilliği yok edilen, doğası kirletilen tarım ve orman alanlarının, sahillerin bütün bu tecavüzlerden kurtarılarak yeniden ekonominin, insanlarımızın ortak paylaşımına, hizmetine sunulmasını isterim.
***
BÜTÜN bunların gerçekleşmesi Atatürk’ün “Çağdaş uygarlığın üstüne çıkmak” hedefine ulaşmaya yetmez. Sadece artık yolu kolaylaştırmış oluruz.
Zira Atatürk ilkeleri siyasi, askeri ve ekonomik bağımsızlık, düşünce ve insan özgürlüğü, akılcılık, bilimseverlik, ulus ve insan sevgisi, cumhuriyetçilik, ulusalcılık, halkçılık, laiklik, devletçilik, devrimcilik, yurtta ve dünyada barış gibi hepsi birbiriyle bağlı ve birbirini tamamlayan çağdaş bir düşünce felsefesidir
***
BÜYÜK önderimizin sonsuzluğa göçünden sonra ve özellikle Demokrat Partinin 1950 yılında iktidar olmasıyla birlikte çağdaş laik cumhuriyetimiz meydanı boş bulan dış emperyalist düzenin de katkılarıyla peşkeşe darbeler aldı.
Son 20 yılda da ulus, ülke aleyhinde yapılan her kötülük artık gaflet ve dalalet düzeyini aşarak ihanet derecesine ulaştı.
Bütün insanlığa ışık olan Atatürk ilkelerinden, Kemalizm’den uzaklaştık.
***
SEVGİLİ Atatürkçüler, devrimciler, yurtseverler, ulus ve insanseverler dini, inancı, mezhebi, etnik kökeni ne olursa olsun, inanıyorum ki sizler de aynı şeyleri dşünüyor, aynı zihniyeti taşıyorsunuzdur.
Ülkelerin, ulusların kaderini ülkeyi yönetenlerden çok, yönetenleri oturdukları koltuklara oturtan, onlara yön veren sosyal kitleler çizer.
İşte bu nedenle eğer siz de katılıyorsanız hiç bıkmadan usanmadan ülkeyi yöneteceklere yön göstermek için toplum yararına olan beklentilerimizi her platformda dile getirelim.
Sadece yönetenlere seslenmek için değil
Uyuyan kitleleri de uyandırmak için…
Yazalım, çizelim, konuşalım, gerekirse haykıralım.
Zaten yirmi yıl sonra başlamış olan bir beraberlik, birliktelik heyecanı ve ruhu var.
Bu bir anlamda işin en zor olan kısmının aşıldığı demek…
Eşsiz önderimiz dediği gibi “Yorulsak da dinlenmeden” sesimizi hep birlikte ve sürekli duyuralım ki şimdilik kıvılcım olan o ruh ateşe, yıldırıma dönsün…

Yorulsak da, Dinlenmeden…
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin