Getting your Trinity Audio player ready... |
- Erdoğan ve Bahçeli sayın Akşener’i arayıp “Geçmiş olsun, yanınızdayız” dese ortalık sakinleşecek. “Vur de vuralım” sloganına “Onun zamanı da gelecek” yanıtı vereceksiniz. İnsanlara küffar diyeceksiniz, parti binaları kurşunlanacak sesiniz çıkmayacak. Bunlar puslu hava istiyor.
Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı.
- 4 parti de CHP listelerinde seçime giriyor. Kimin nereden kaçıncı sıradan aday olacağını nasıl belirlediniz?
Geçen yıl seçim yasası değiştiğinde şunu söyledim: “Önemli olan Millet İttifakı’nın 300’ü aşması. Bunun olması için de tek listeden girmek en doğru formül ama farklı formüller olursa biz açığız.” Dolayısıyla biz zihnen bir ittifaka hazırdık. Bugünlerde parti çıkarını düşünme lüksüne sahip değiliz. Burada doğru olan mümkün olan en az listeyle seçime girmektir. Keşke bir olsaydı.
- İYİ Parti de mi aynı listede olmalıydı?
Tabii. Ama o olmayacağına göre bizim CHP ile birlikte girmemiz lazım diye çok önceden görüşmelerimiz başlamıştı. CHP’ye götürdüğümüz teklif şuydu: Tüm illerde işbirliği yapacağız. CHP listelerinde girdiğimiz iller dışındaki illerde de biz CHP adaylarına destek vereceğiz. Çünkü bu Millet İttifakı’nın milletvekili demek. Bunu ben Kemal Bey’e çok erken bir aşamada verdim. Ben işlerin son ana bırakılmasını doğru görmem.
‘BU TÜR KAYGILAR İÇİN TEDBİR ALINABİLİRDİ’
- Sadullah Ergin ismi çok eleştirildi. Millet İttifakı’nın alacağı oya olumsuz etkisi olur mu?
Bu konuda yorum yapmayı uygun görmem ama biraz da mesele burada, son anda yapılan müzakerelerde böyle durumlar olur. Başka formüller bulunabilirdi. Ben Sadullah Bey’i tanırım. Karşı veya taraf olduğum anlamında değil. Çok erken aşamalarda müzakereler başlamış olsa bu tür kaygıları giderecek tedbirler alınabilirdi.
- CHP ile DEVA Partisi’nin müzakeresi gecikti mi?
Ben Millet İttifakı’nın kuruluş aşamasında şunu savundum. Seçimin ne zaman olacağı belli değil, hazırlığımızı yapalım. Bu doğru yanlış diye bir yorum yapmıyorum, yanlış anlaşılmasın ama ola ki böyle bir hassasiyet CHP içinde oluşacaktı bu erken aşamada belki listelerde başka yerlerde yer verilirdi, belki başka formüller bulunurdu, onu bilemem. O iki partinin müzakerelerde vardığı sonuç ben buna saygı duyarım ama bunlar hepimize bir şey öğretiyor. Bu tür kritik süreçleri çok erken aşamada planlamak ve sonra plan üzerine yürümek lazım.
- Tek listede girilmesi nedeniyle partilerin oyları netleşmeyecek. O zaman bakanlık dağılımı nasıl olacak?
“Onu o gün gelince konuşacağız” dedik. Eminim bu konuda cumhurbaşkanı adayımız inşallah kazandığında onun yetkisi bu. Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı zaten kesinleşti. Ama en az bir olmak üzere bakanlık olacak. Onun dışındakilerde de iyi niyet ve liyakat ölçülerinde belli bir denge gözetilir. Onu sayın Kılıçdaroğlu ile oturup konuşacağız.
‘PROVOKASYON TERS TEPER’
- Siz Dışişleri Bakanlığı da yapmış bir isimsiniz. Özellikle istediğiniz bir bakanlık var mı?
Bizim arkadaşlarımız her bakanlığı yapacak nitelikte. Bu bağlamda müzakereler esnasında nasıl bir uzlaşıya varırsak aday gösteririz.
- 14 Mayıs’a giden süreçte ve o gün bir sıkıntı, provokasyon bekliyor musunuz?
1977 seçimlerinde Ecevit’in İstanbul mitingi öncesi suikast haberi gelmişti ve bir anda ortalık karıştı. 1983 seçimi öncesinde açık bir müdahale oldu, Evren Özal’a karşı Sunalp lehine… Ters tepti. 2001’de AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın seçime girmesi engellendi. Ters tepti. Birisi merkez sağ, birisi muhafazakâr, birisi sol sosyal demokrat iddialarla çıkan siyasilerin yaşadığı üç örnek. Yani bu halk, siyaset mühendisliğini cezalandırıyor. Şimdi kendileri 2001 ve 2007’yi yaşamamış gibi iktidardaki AK Parti, neredeyse böyle bir puslu hava oluşmasından menfaat umuyor.
‘GEÇMİŞ OLSUN DEMEDİLER’
- Menfaatten kastınız nedir?
İYİ Parti’ye saldırı mı oldu, 50 tane mazeret bulacaklarına sayın Erdoğan, sayın Akşener’i arayıp “Geçmiş olsun, yanınızdayız” dese tüm spekülasyon bitecek. Sayın Bahçeli Akşener’e “Geçmiş olsun” dese ortalık sakinleşecek. Hayır, bunlar puslu hava istiyor. Puslu hava için de seçmen tercihlerinin güvenlik kaygısıyla yön değiştireceğini zannediyorlar. Hayır. Seçmen tercihini yaparken böyle bir siyaset mühendisliği varsa o siyaset mühendisliğinin karşısında yer alır.
- Bakan Hulusi Akar’ın “Vur de vuralım öl de ölelim” sloganına verdiği yanıta ne dersiniz?
Seçim kampanyasında slogan atılıyor “Vur de vuralım öl de ölelim”. Onun da zamanı gelecek’ diye bakan yanıt veriyor. Ne demek bu? Yakışmıyor. Sosyal demokrat kökenli olduğunu iddia eden bir partinin genel başkanı Cumhur İttifakı’na katıldıktan sonra bu seçimin “küffara karşı” yapıldığını söylüyor. İnsanlara küffar diyeceksiniz, kürsüye seccade çıkaracaksınız, parti binaları kurşunlanacak sesiniz çıkmayacak. Şimdi bunlar iktidarın bu puslu havadan veya istismar havasından istifade etme çabaları. Bize düşen görev sükûnetle, vakarla, telaşa kapılmadan cevap vermek.
- İki belediye başkanının da cumhurbaşkanı yardımcısı olması formülünün yararı oldu mu?
Gerek sayın İmamoğlu gerek sayın Yavaş’ın alana inmesi çok büyük katkı yapıyor. Bu doğru bir karardı. Seçimi kazanmak için herkesin elini taşın altına koyması gerek. O gün orada bulduğumuz formül herkesin kazandığı bir formüldür.
- Kararın alındığı toplantıdaki rolünüz kamuoyuna yansıdı. Bildiriyi de siz kaleme aldınız, yumuşamadaki etkiniz neydi?
Kritik bir eşik vardır, o eşikte müdahale etmezseniz, kriz tırmandığında çözmeniz çok zor olur. O süreçte tüm arkadaşlar kendi görüşlerinden fedakârlıkta bulundular. Başlangıçtaki pozisyonlarını değiştirerek bir uzlaşıya geldiler. Krizi nasıl yönettiğiniz, krizden nasıl ders aldığınız, krizi çözme kabiliyetiniz önemli. Altılı masa o gün kriz çözebilme kabiliyetini gösterdi. Kriz bir anlamda bizi güçlendirdi.
‘ANIN GEREĞİ YAPILIR’
- Cumhurbaşkanı yardımcısı olduğunuzda ilk bakmak istediğiniz şey ne?
İlk bakacağım yer kurumlar ne halde? Ben geldiğimde bıraktığım devlet kurumları ile bugünkü devlet kurumlarının arasındaki bozulmayı, kurumsal zayıflamayı görmeye gayret edeceğim ve o kurumsal zayıflığı nasıl aşabiliriz, o kurumları nasıl güçlendirebiliriz… İlk bakacağım bu olur.
- Başbakanlık yapmış bir isimsiniz. Özel olarak bakacağınız bir şey var mı?
Ben devrettiğimde, bana verilmiş olan hediyeleri Hazine’ye devredilmek üzere Başbakanlık’ta bırakmıştım. Bakayım ne yapmışlar, onu merak ediyorum. Bir gelenek oluşsun istiyorum bu konuda da. Bir kere bu uygulanırsa ondan sonra da uygulanır.
- Parlamenter sisteme geçince hedef yine başbakanlık mı?
Önemli olan anın gereğini yapmaktır. Doktoranın hakkını verirseniz doçentliğin, doçentliğin hakkını verirseniz profesörlüğün önü açılır. Siyasette de böyle oldu. Başdanışmanken bir an bile Dışişleri Bakanlığı’nı düşünmedim. Gereğini yaptım. Dışişleri bakanı oldum. İyi bir dışişleri bakanı olmasam kimsenin aklına başbakan olmam gerektiği gelmezdi. Şu anın gereği bizim seçimi kazanmamız. Seçimi kazandıktan sonra ülkeyi doğru dürüst yönetmemizdir. Bunları yapmadan kendimi bir makama ayarlarsam bunları yapamam. Ondan sonra Allah önünüze ne kapılar açar, millet size nasıl bir yol çizer onu oraya bırakacaksınız.
‘SİYASİ HAYATIMIN EN BÜYÜK HATASI’
- AKP’de olduğunuz dönemde “Şurada hata yaptım” dediğiniz, özeleştiri yaptığınız bir konu var mı?
Var. AK Parti’nin olağan kongresinde birtakım liste oyunları oynandı.
- Siz başbakandınız…
Evet, Tayyip Erdoğan’ın, Binali Yıldırım’ın, Berat Albayrak’ın, Süleyman Soylu’nun koordinasyonunda bana karşı bir liste oyunu oynandı. O sırada ülkede, terörle mücadele var. Ben açıkçası herhangi bir listeyle çalışabileceğimi söyledim. Onların hazırladığı listeye itiraz etmedim. Sonra gördüm ki bu iyi niyetli bir şey değildi. Şimdiki aklım olsa o gün ayrı bir listeyle çıkar ve partide benim arkamı oyacak bir MKYK listesinin oluşmasına izin vermezdim.
- Sizi indirmeye çalıştıklarını düşünmediniz mi?
Düşündüm ama ondan önce düşündüğüm şey ülkenin haliydi. Ben o gün o krizin çıkmasını istemedim. Çünkü ülkemi partimden, partimi kendimden önce düşündüm.
- Ses çıkarsaydınız farklı bir durum olur muydu?
Kesinlikle farklı bir durum olurdu.
- Ne fark olurdu?
MKYK’yi ben kontrol etmiş olsam bana karşı MKYK darbesi yapamazlardı. Türkiye böyle yolsuzluklara bulanmazdı, bütün reformları yapardım. Siyasi ahlak reformu, imar yasası vs. Asla mafyalaşmaya, çeteleşmeye izin vermezdim. Özgürlük alanlarını genişletirdim. Başka bir yerlere giderdi. Siyasi hayatımın en büyük hatası oydu.
AHMET DAVUTOĞLU KİMDİR?
1959’da Konya’da doğdu. İstanbul Erkek Lisesi bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Ekonomi bölümlerinden çift anadal yaparak mezun oldu. 1999’da profesör unvanı aldı. 2002’de Başbakanlık Dış Politika Başdanışmanlığı’na, 2009’da Dışişleri Bakanlığı’na atandı. 2014-2016 başbakan olarak görev aldı. 2019’da AKP’den istifa etti. Kurucusu olduğu Gelecek Partisi genel başkanlığını yürütüyor.