Advert Advert
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Ülkeyi “en iyi” yöneteceğini söyleyen kim?

Ülkeyi “en iyi” yöneteceğini söyleyen kim?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Getting your Trinity Audio player ready...

Siyasi partilerin kurmaylarının oluşturduğu “listede” yer alma “başarısı” gösteren adaylar seçim gezilerine başladı! Bunlardan kimileri daha önce de listelerde yer almışlar, seçmenden oy istemişler, gittikleri yerlerde sözler vermişlerdi! Şimdi aynı kentlere, aynı yurttaşların yanına, yine “sözleri” vermek için yollardalar!

Bir borçlu düşünün… Ödeme yapacağı günü geçirmiş, Adana değil/ dünya küçük yer/ bir beklenmedik yerde karşılaşmış! “Borçlu olduğu kişinin karşısına çıkmış, yine borç istemiş” demiyorum, “beklenmedik bir yerde” karşılaşmış!

O borçlunun durumunu kimsenin yaşamasını istemem! Mahalle bakkalına borcundan dolayı “sokak değiştiren” dar gelirlilerin durumunu bilen/ bilir! Çünkü borcunu ödeyemediği, verdiği sözü yerine getiremediği için utanır/ sıkılır!

Beş yıl önce kentleri, mahalleleri, köyleri gezip de “daha iyi koşullarda yaşamalarını” sağlayacaklarını söyleyen adayların, yine aynı yerlerde insanların karşısına çıkarken gülümsemelerini, hiçbir şey olmamış gibi davranmalarını, rahat olmalarını düşünüyorum da…

***

Aslında düşünmek değil yalnızca, aklımın ucundan bile geçirmek istemiyorum! İşin albenili yanı şu olması gerekmez mi? Bir şey yapmak istersin, önüne olanaklar serilir, süren dolmasına karşın başarısız olduğun “gün gibi” ortadadır; yerini başkasına bırakırsın!

Gelişmiş dediğimiz, duyarlı dediğimiz, “liyakatin” egemen olduğu yerler dediğimiz ülkelerde durum böyle değil mi? Hiç kimse bir şey yapmamış olsa bile, bunu “sizin” yapmanız erdemlilik sayılmaz mı? “Erdemli olmak” bir ayrıcalıklık değil mi? Başkalarının “erdemliliğini” konuşmak kadar, sizin de “erdemliliğinizin” konuşulması geleceğe/ çocuklarınıza bırakacağınız en güzel kalıt değil mi?

***

Bir koltuk seviciliği, bir “başarısızlık” üzerine kurulu sistem, bir “kullanamadığın değerlerin” üzerine oturma hırsı mı her şey? Yeniden kurmayların gözlerine girerek aday oldunuz, yeniden daha önce çıktığınız yurttaşların karşısına çıktınız, yeniden eskimiş/ başaramayacağınız sözleri yineliyorsunuz!

Bu halkın layık olduğu bu mu, bu halkın beş yılda bir gördüğü yüzleriniz onların son beş yılda neler yaşadıklarını biliyor mu, hangi acıları yıllara gömdüklerini düşünebiliyor musunuz?

Hangi birini sayacağım ı da bilmiyorum… İnsanların doymamasının nedeni kim, yurttaşın ete/ süte/ ekmeğe/ soğana/ şekere uzanırken yaşadığı zorlukların nedeni kim, evlerde oluşan geçimsizliğin/ sokakta süren şiddetin/ gençlerin bu ülkeden kaçmak istemesinin nedeni kim?

Beş yılda bir karşısına çıktığınız “seçmen” değil kanımca, beş yıl öce sözler verip de yazgısına terk ettiğiniz “yurttaş” da değil kanımca; bu ülkeyi “en iyi” biçimde yöneteceğini söyleyenler değil mi?

Peki, onlar kim?

190423

 

 

 

“Kazım Özgan’ı nasıl bilirsin” diye sorsalar, sanıyorum “çok iyi biliyorum” diyeceklerden biriyim! Öncesinde aday olmasına karşın kendini tanıtamamış olmasından olsa gerek, ikincisinde AKP’den aday olarak yola çıkması Kozan’da bilinmesine/ tanınmasına neden oldu! O seçim öncesinde yazdığım bir yazı sonrasında

 

 

 

Ülkeyi “en iyi” yöneteceğini söyleyen kim?
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin