Getting your Trinity Audio player ready...
|
“Evde kanepeye oturup kucaklaşacağız ve ben hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlayacağım, şimdi yaptığım gibi.” ROSA LUXEMBURG
Yukarıdaki Rosa Luxemburg’un bir asırdan önceki bu duygulu sözleri; yörem Adıyaman ilindeki deprem nedeniyle izlediğim korkunç görüntüleri ve depremzede hemşehrilerimin çektiği acılar karşısında göz yaşlarımı durduramayınca aniden usuma geldi. Deprem bize iyi insan olmanın ve örgütlülüğün ne kadar değerli olduğunu bir defa daha beynimize inadına inadına yerleştirdi. İnsanların farklılıklarını unutarak birbirlerinin yardımına koşmaları pek inannmasam da birilerine umarım ders olmuştur. Keşke dediğinizi duyar gibiyim.
***
İzmirdeki Demokratik Kitle Örgütü olarak değerlendirdiğim bir derneğin toplantısında; KORUYUCU HEKİMLİK VE İLETİŞİM konulu bir söyleşi yaptık. Birbirimizi anlamayı, dinlemeyi yani kısaca iletişimimizi konuştuk. İnsanlar arasındaki güzelim iletişimi sinsi planlarla bozduklarını, adeta toplumu “Ya Bendensiniz Ya da Düşmansınız diye ayırdıklarını dile getirmeye çalıştık. Yazık ki ne kadar yazık!
***
Konuşmalarımızdan bazı noktaları istek üzerine kısaca ana başlıklar halinde aktarmaya çalışacağım. Umarım yol gösterici olur.
***
ETKİN DİNLEYİCİNİN TEMEL ÖZELLİKLERİ
•Söylenenlere ilgi gösterir.
•Gerçek sorunun ne olduğunu duyana kadar
yargıda bulunmaz.
•Konuştuğu kişi ile göz teması kurar.
•Söylenenleri anlayıp anlamadığını kontrol eder.
•Sırasını bekler, anladığını düşündüğünün hemen üstüne atılmaz.
ETKİN DİNLEMEDE SÖZLÜ OLARAK YAPILMASI GEREKENLER NELERDİR?
•Karşımızdakinin söylediğinden ne anladığımızı bir cümleyle tekrarlamak uygundur.
•Bu durumda karşımızdakinin yakınması , huzursuzluğu veya içinde bulunduğu durumla ilgili duygusunu dile getirmesine Yardımcısı olmak gerekir.
İLETİŞİMDE SÖZSÜZ OLARAK NELER YAPILMALI?
•Karşınızdaki kişiyle doğrudan göz teması kurup, onu dinlerken sadece yüzüne bakmak,
•Uygun aralıklarla; Anlıyorum ve Evet anlamında baş sallamak,
•Karşımızdakinin sözünü kesmeyecek biçimde
“Evet anlıyorum” demek gerekir.
ETKİN DİNLEYİCİ OLMAKLA NE TÜR KAZANIMLARIMIZ OLUR?
•Kişiler yargılanmadıkları için başlangıçta söylemeyi düşündüklerinden daha fazlasını söylerler.
•Kendileri ile ilgili temelde yatan esas sorunun farkına varabilirler.
•Yaşanmış ve bitmiş bir olay ile ilgili çözümsüzlüğü kabullenirler.
•“Anlaşıldım “ duygusunu yaşar, karşılarındaki kişiye olumlu duygular beslerler.
•Amaçlarını aşan bir şey söylediklerinde, bunu fark edip kendilerini düzenleyebilirler.
•Karşılarındaki kişiyi dinlemeye ve anlamaya hazır hale getirirler.
***
Tam yazıma noktayı koyarken, Finlandiya’nın Nato’ya girmesi “Bir Tane Bile Hayır Oyu Olmadan” meclisimizde oybirliği ile onanmış. Öğrenciliğimizde Cento’ya, Nato’ya ülkemizin bağımsızlığı ve evrensel barış adına Hayır diyen, kendilerini bu uğurda feda eden öncü ağabeylerimiz, ablalarımız aklıma geldi. Yazık ki ne yazık!
LÜTFEN UYKUDAN UYANALIM. DEPREM GERÇEĞİMİZİ DE ASLA UNUTMAYALIM, UNUTTURMAYALIM.
***
Sözümüzü büyük Ustamız Aşık Veysel’den güzel bir Ezgi ile bitirelim. Maalesef ustanın dediği gibi iyi insan olmak için uzun ince bir yoldayız. Gidiyoruz gündüz gece.
Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim
Gidiyorum gündüz gece
Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece
Uykuda dahi yürüyom
Kalmaya sebeb arıyom
Gidenleri hep görüyom
Gidiyorum gündüz gece
Sevgilerimle
Dr. Mustafa Torun