Advert
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yalancı Aranıyor

Yalancı Aranıyor

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Getting your Trinity Audio player ready...

AYSEL YENİDOĞANAY

Dün, Dünya Tiyatro Günü’ydü. Sahne tozu yutmuş biri olarak bu günü kutlamam gerekiyordu.

Bodrum Şehir Tiyatro’sunun sahneye koyduğu “Yalancı Aranıyor” oyunu izlemeye gittim

Dimitri Psathas’ın yazdığı “Yalancı Aranıyor” vodvil tarzı bir oyun.

Yönetmen koltuğunda Erdal Cindoruk var. Ve başkarakter de o; Yalancı.

Oyunun konusunu şu şekilde açıklıyor yönetmen: “Bir milletvekili kariyerindeki çok önemli bir eksikliği fark eder: Yalan söyleyememektedir. Bu sebeple seçimden önce vaat ettiği şeyleri bekleyen seçmenleri onu sıkıştırmaktadır. O da bu eksikliği seçmenleri oyalayacak, onların gönlünü hoş tutacak özel bir danışman bularak gidermek ister. Kısa sürede hem seçmenlerin gönlünü alan hem de milletvekilinin hayatını değiştiren Yalancı’nın yalanları bir süre sonra ev halkının tepkisini çekmeye başlar ve işler içinden çıkılmaz bir hal alır.”

İzlerken, oyun özetinin bu kadar olmadığını görüyorsunuz. Türkiye gerçekleri gözünüzün önüne seriliyor.

Perdenin açılmasıyla birlikte Vedat karakteriyle tanışıyorsunuz. Vedat, Sedat Peker’in sahnede can bulmuş hali. İzleyici, kurtarıcısına kavuşmuş gibi çılgınca alkışlıyor onu. Çarpık ilişkiler yumağı daha ilk sahnede başlıyor ve oyun boyunca devam ediyor.

Seksenli yıllarda yazılmış bir oyunun günümüze kadar uzanmasının nedeni, politikacıların gerçek yüzünü ortaya koymasıdır. Dünya geneline baktığımızda hiçbir politikacının, halka vermiş olduğu sözleri yerine getirmediğini görürüz.

Sonuçta, “siyaset yalan söyleme sanatıdır.” Adolf Hitler de bunu tescillemişti: “Eğer bir yalanı yeterince uzun, yeterince gürültülü ve yeterince sık söylerseniz, insanlar inanır. İnsanları bir yalana inandırmanın sırrı, yalanı sürekli tekrar etmektir. Sadece tekrar, tekrar ve tekrar söyleyin.”

Ve dünya halkları yüzyıllardır, kendilerini düze çıkaracak bir kurtarıcı, bir lider arayışı içindedir. Ne gariptir ki her gelen gideni aratıyor.

İstisnalar kaideyi bozmuyor. Mustafa Kemal Atatürk gibi bir lideri, hiçbir ana doğuramadı. Bir Fidel Castro daha gelir mi dünyaya?

Örnek verirken bile zorlanıyor insan. Bu kadar az mı halkına özgürlük armağan eden liderler?

Godot’yu bekler gibi büyük bir umutla hep kurtarılmayı bekliyor halk. Bu umut; cumhuriyetimizin yüzüncü yılında Kemal Kılıçdaroğlu’nu kurtarıcı olarak görme umuduna dönüştü. O gelecek, tüm dertler bitecek!

Umut olmasa, insanın yaşama direnci kırılır. Güzel günleri hayal ederek, umudun bahar dalına tutunarak eyleme kalkışmak bizi güçlü kılar.

Biliyoruz ki yirmi bir yıl süren, engebelerle dolu yolculuk için çıkıştaki son kavşaktır bu. Ya tek adam düzenine “devam” diyeceğiz ya da parlamenter sistem için “tek yürek” olacağız.

14 Mayıs cumhuriyete sahip çıkma günüdür.

Bu nedenle, kurtarıcının güçlü bir lider olmasını istiyoruz.

Bu nedenle, “yalancı” siyasetçiler istemiyoruz.

Bu nedenle, halkın acılarını gören, yoksulluğun kader olmadığını bilen, refah düzeyini yükseltecek bir lider istiyoruz.

15 Mayıs sabahı, cumhuriyet değerlerinin yeniden hak ettiği yerde olmasını istiyoruz.

Siz hala Sedat Peker açıklama yapacak ve sizi kurtaracak diye bekliyorsunuz öyle mi?

Sizin sizden başka kurtarıcınız yok! 14 Mayısta ya destan yazarsınız ya da tarihin karanlık sayfalarına “ipini kendi boynuna geçiren halk” olarak yazılırsınız.

Son söz: Bir oyun izledim, kendi gerçeğimi gördüm.

Oyunu sahneye koyan, oynayan ve yöneten Bodrum Şehir Tiyatrosu ekibini ayakta alkışlıyorum.

Yalancı Aranıyor
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin