Getting your Trinity Audio player ready... |
İbrahim Ortaş, iortaş@cu.cu.edu.tr
“Yavaş yavaş ölürler okumayanlar” diyor şair. Yaşam Tercihimizde Yavaş Yavaş Ölümü Mü? Yoksa Yaşamı Anlayarak Ölmek mı?
Brezilyalı şair Martha Medeiros’un 1961 yılında yazdığı “Ağır Ölüm” şiiri insanın önüne bir yaşam yolculuğu rehberi koyuyor. Şair adeta yaşanması gerekenleri yaşamayanların ölümünü, ağır ağır gelen bir ölümü ile betimlemiş. Biyolojik olarak canlı iken yaşama hakkı ile yaşamak veya yaşar(MIŞ) gibi rutinlerle ölüme gidişin farkını ortaya koymaktadır.
Aslında çok da yabancısı olmadığımız belki bazen kendimizin de yarattığı kalıplara sıkışmışlığımızı önümüze seriyor. Kalıplar içinde düşünce ve söylemlerini sorgulatmayan, yaşadığı dönemdeki gelişmeleri okuyamayan, çelişkileri ile yüzleşmeyen insanın yaşarken ölü olduğunu belirtiyor. Gerçek ölüm korkusu değil, ağır ölüm korkusu korkutmalı insanı.
Ağır Ölüm (Martha Medeiros) Şiiri
Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler,
Yavaş yavaş ölürler okumayanlar,
müzik dinlemeyenler,
vicdanlarında hoş görmeyi barındırmayanlar.
Yavaş yavaş ölürler,
İzzet-i nefislerini yıkanlar
Hiçbir zaman yardım istemeyenler.
Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklara esir olanlar,
her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve
değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyen,
veya bir yabancı ile konuşmayanlar.
Yavaş yavaş ölürler
İhtiraslardan ve verdikleri heyecanlardan kaçınanlar,
tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı
görmek istemekten kaçınanlar
yavaş yavaş ölürler.
Yavaş yavaş ölürler
Aşkta veya işte bedbaht olup istikamet değiştirmeyenler,
Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin
dışına çıkmamış olanlar.
Yavaş yavaş ölürler.
Varlık içinde yokluk yaşayan, bir günden bir güne ciddi bir düşüncesi, duruşu olmamış bir varlığın yaşayıp yaşamadığının ne anlamı vardır. Bütün yaşamı, insanın ihtiyaçlar listesinin temel fizyolojik basamağı olan midesini doldurmaktan öteye geçememiş o kadar çok tanıdık var ki yaşamda.
Martha Medeiros’un şiirini okuyunca önce acaba şair Amiş benzeri Brezilya’daki yerli grupları mı anlatıyor diye düşündüm. Üzerinde yaşadığımız dünyanın farklı coğrafyalarında farklı kültür ve yaşam biçimlerini teknolojinin sunduğu imkanlar sayesinde biliyor ve tanıyoruz. Aynı toplum içinde de farklı yaşama sahip bireyler ve gruplar bulunmaktadır. ABD’nin orta bölgelerinde halen teknoloji-elektrik kullanımına karşı çıkan Amiş gruplar bulunmaktadırlar. Bu grupların giyim kuşam ve yaşam stilleri bilinen ABD vatandaşının yaşamına kıyasla çok farklılık gösteriyor. Belki her ikisi de benzer yaşlarda ölüyorlar. Ancak birinin gezip gördüğü, yaşamdan tat alma durumu ile diğerininki farklı. Yaşarken yaşamdan haz almak veya almamak.
Yeni Bir Başlangıç Yaratmak
Şiir ölümlü dünyada ölüme şeklini kendin belirliyorsun diyor. İnsan olarak içinde yaşadığın doğayı bütünlüklü olarak kavramış, tarih, coğrafyaları bilen, insanın ruh halini anlamış, yaşadığı ortamın sunduğu olanakları çevreyi bozmadan sürdürülebilirlik ilkesi ekseninde bencil olmayan bir anlayışla yaşamına adapte diyorsan ve paylaşımcı bir ruhla yaşıyorsan huzurlu ve mutlu yaşıyorsun demektir. Değilsen yaşaMIŞ gibi kendi kalıpların içinde yaşamını tamamla(yacak)mış olacaksın demektir. Mevlana “Dün dünde kaldı cancağızım. Bugün mutluluk için yeni şeyler söylemek lazım… “ ifadesi ile yeni bir değişim yeni bir umut yaratılmasında yarar vardır. Yeniden yaşama sıkı sıkıya sarılmak hem de her yaşta ağaç dikip gelecekte meyve yemek amacıyla.
Herkes Tercihleri İle Ölür
Ancak şairin temelde insanın yaşama dair tercihlerini, yaşama dair ilişkilerini, algılarını ve kendi çıkmazlarını anlattığını fark ettim. Yani şair demek istiyor ki yaşadıysan yaşamışsındır, değilse yavaş yavaş ölüme doğru kendiliğinden gidiyorsundur. Bu bir tercihtir. Tercihleri yaptıran olgular ve koşullardır. Koşulları yaratan ise insanın kendi bilgisi, bilinci, görgüsü ve tutumudur. Şairin belirtiği gibi “alışkanlığının kölesi olanlar ve her gün aynı yoldan yürüyenler, yürüyüş biçimini dahi hiç değiştirmeyenler, giysilerinin rengini değiştirmeye yeltenmeyenler, tanımadıklarıyla konuşmayanlar” aslında yavaş yavaş ölümü tercih etmişlerdir.
Albert Camus “Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın” demişti. Camus’un ifadesini şöyle de belirtebiliriz; bir insanın ölüm hali nasıl yaşadığını göstermektedir.
Bütün zorluklara rağmen doğayı, yaşamı anlamaya çalışan, farklılığı araştırarak öğrenen ve değişimleri sağlayabilen insanların iradesi ve çabası bilinçli yaşamın önemini ortaya koymaktadır. Benim de bu şiirden ve yaşamdan öğrendiğim insanlar sonunda tercihleri ile yaratıkları yaşam biçimi ile ölürler.