Getting your Trinity Audio player ready... |
Şimdi yukarıdaki başlığa baktığımızda iki ters kutup sözcük bir araya nasıl ve neden geldi, diye düşünebiliriz.
Gençlik, on sekizli yaşlarla başlayıp yaklaşık otuzlu yaşlara kadar geçen süreyi ifade eder. İhtiyarlık ise, ellili yaşlarla başlayıp yaşayabildiğiniz kadar olan süreyi ifade eder.
Şimdi “İhtiyar Gençlik” söylemini inceleyelim. Aslında bu söylem bir TV sunucusu arkadaşımıza Selçuk Tepeli’ ye ait bir söylemdi. Bir akşam ki haber sunumunda gençliğin geldiği durumu ifade ederken bu sözü kullanmıştı. O akşam bu sözü not etmiştim. Çünkü, ilginç gelmiş ve dikkatimi çekmişti. Bugün de hadi bir şeyler yazayım diye bilgisayarımın başına geçtiğimde aklıma o söz geldi. Çünkü, ülkemiz bir seçim atmosferine giriyor ve bu durum en çok da gençlerimizi etkileyecek diye düşünüyorum.
Bir gazeteci olarak toplum içerisinde ve özellikle de gençleri gözlemlediğimde ortaya çıkan duruma bakıyorum ve gerçekte gençliğin durumunun çok ama çok vahim olduğunu düşünüyorum.
Şimdi sırasıyla anlatayım gençliğin durumunu:
Cepte para yok. Ebeveynine bağlı bir yaşam sürüyor.
İşi yok. Ülkemizin ekonomik yapısı yeni istihdamı kaldırmıyor. Çünkü, dışa ve ithalata bağımlı bir ekonomik durum söz konusu.
Gelecek hayalleri yok. Çünkü, kaç üniversite bitirirsen bitir, kaç dil bilirsin bil, şayet siyasi bir desteğin yoksa geleceğin olmuyor. Hatta siyasi bağın varsa da bazen sana sıra gelmiyor. Çünkü daha öncelikli olan aileler vs. var.
Beslenme yetersiz. Çünkü okullarda okuyan gençliğin o ucuz diyebildiğimiz yemekleri dahi yiyebilme imkânları kalmamış, yani birçoğu onu da yiyemiyor.
Sosyal hayatları yok. Çünkü, sosyal hayat parayla oluyor. Sinemaya gidemez, tiyatro izleyemez, kitap okuyamaz, bir kafede çay içemez, bir parkta dolaşamaz. Bunların hepsini yapabilmeleri için cebinde parası olması lazım.
Araştırma, inceleme, gezme ve tanıma şansları yok. Çünkü, bunları yapabilmek için para lazım. Para yok. Aileler destek vermekte zorlanıyor.
E bakıyoruz elimizde nasıl bir gençlik kaldı? Kendine güvenemeyen, korkak, yitik, bitik ve daha yirmili yaşlarda iken yaşlanan, hayatın olumsuz koşullarından etkilenen ve yaşam kahrından ihtiyarlayan bir gençlik!
Elimizde ne kaldı? Bir an önce gelecek hayali kurabildiği, iş sahibi olabilmeyi umduğu ve bunun gerçekleşebilmesi için de yurt dışında yaşama şansından başka şansı olmayan bir gençlik!
Yani, elimizde kalan koskoca bir HİÇ!
Yarattığımız eserlerle gurur duyabiliriz!
Yaşar GELER