Getting your Trinity Audio player ready... |
DİPLOMA sahtekârlığının avukatlığını yapan adları anılmaya değmeyecek kadar değersiz atanmışlar sadece kendi kişiliklerini teşhir ediyorlar.
YÖK eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan Erdoğan’ın üniversite diplomasını araştırdığını ancak bulamadığını söylemişti. “Ben merak ettiğim için gayri resmi olarak meseleyi sordurdum. Konu ile ilgili Marmara Üniversitesi’nde hiçbir kayıt olmadığını söylediler” demişti
Bu sözler üzerine Marmara Üniversitesi rektörü “Diploma hakkında görsel ve yazılı basın ile sosyal medyada yer alan bilgi kirliliğinin ortadan kaldırılması için kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi ihtiyacının ortaya çıktığını” söyleyerek ”Cumhurbaşkanımızın mezuniyeti, dönemin diğer mezuniyetleri gibi Ticari Bilimler Fakültesine kayıtlı olarak gerçekleşmiştir” dedi
O zaman adama demezler mi?
Diploma madem fakülte kayıtlarında var, öyle ise laf ebeliği yapacağına kamuoyuna göster de bilgi kirliliği kalksın…
***
DİPLOMA sahtekârlığından söze dilmeye başlanan günlere gidelim;
2007 yılında Prof. Yalçın Küçük ’ün “Erdoğan’ın diploması yetersiz cumhurbaşkanı olamaz” demesi üzerine koltuğu Abdullah Gül’e bırakmak zorunda kaldı.
4 Haziran 2015 günü MHP Grup Başkan vekili Yusuf Halaçoğlu “Cumhurbaşkanına diploman sahte diyorum, beni mahkemeye vermiyor normal bir şey olsaydı çoktan verirdi” diyerek konuyu derinleştirdi.
İlerleyen dönemde Anayasa değişikliği yapılmadan cumhurbaşkanı olunca Üniversiteye erişim engeli kondu.
Saray avukatları AKP ve RTE ile ilgili kitapların yazarı olan Ergun Poyraz hakkında Cumhurbaşkanına hakaret davası açtılar.
Mahkeme sürerken Poyraz’ın “Şikâyetçi diplomasını göstersin ben cezam neyse çekerim” demesi üzerine avukatlar davayı geri çektiler.
Ancak herkesin şansı bu kader yaver gitmedi.
Sahte diploma konusunu kurcalayan bir başka yazar gazeteci Gökçe Fırat FETÖ’ya karşı mücadeleci yazılar yazmasına karşılık “FETÖ’cü iftirasıyla tutuklandı.
Daha da kötüsü “Recep Beyin Diploma Kalpazanlığı ”adlı bir klip düzenleyen CHP Gökçebey ilçe başkan Ömer Başoğlu “Biyografisinde Marmara üniversitesi iktisadi ticari bilimler fakültesi yazdığını ancak fakültenin adında “ticari” değil “idari” kavramı kullanıldığını” vurgulayarak “Recep bey kaç fakülte bitirdi ki okulunun adını bilmiyor” diye soruyordu.
Bu klibin ardından hiçbir hastalığı olmayan sapasağlam Ömer Başoğlu 6 Mart 2015’te esrarengiz bir şekilde evinde ölü bulundu.
Tıpkı Erdoğan’ı makam aracında baygınlık geçirdiğinde kontrol edip epilepsi teşhisi koyan Ankara Güven Hastahanesi doktorlarından Nörolog Sümer Gülay’ın evinde ölü bulunduğu gibi
***
GELELİM sahte diploma serüvenin seyir defterine:
Önce 1973 yılında Kur’an ve Arapça derslerinden zayıf notlar almasına rağmen Fatih İmam Hatip Lisesi’nden Öğretmenler Kurulu kararıyla alınan tek gerçek diploma…
…Ve gerisi masallarla, gerçekler aranjmanı…
İmam Hatip Lisesi mezunları üniversitelere girmek için fark dersleri sınavlarını kazanmak koşulu ile ikinci bir lise diploması alabiliyorlardı.
Aranjmanın senaryosunda İmam Hatip Lisesi. diplomasının alındığı 1973 yılında Eyüp Lisesinde fark dersleri sınavlarını kazanarak Lise diploması almak ve yine aynı yıl içinde İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ne bağlı Aksaray Yüksek Ticaret Okulu’na kayıt yaptırmak var.
İmam Hatip Lisesi diplomasını kurul kararı ile almış biri için mucizevi bir başarı…
…Ve final;
1982 Temmuz’unda Aksaray Yüksek Ticaret Okulu’nun Marmara Üniversitesi’ne bağlanarak Marmara Üniversitesi İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi adını aldı.
Fakülteden adı daha konulmamışken 1981 yılında alınmış İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi diploması…
***
Almanya’da Hamburg Üniversitesinde bir sömestre boyunca dersler ve çeşitli yabancı ülkelerde seminerler, konferanslar veren ve kendisine Cumhurbaşkanlığı önerildiğinde “Benim üniversite diplomam yok cumhurbaşkanı olamam” denildiğinde anayasada değişiklik yapalım teklifine de karşı çıkan Bülent Ecevit’in duyarlılığı…
Atatürk’ün yüzyılı aşkın süredir bilinen görünen Harp Okulu diploması ve gündeme oturan diploma sahtekârlığı kaçınılmaz şekilde zihinlerde kışkırtıcı düşüncelere neden oluyordu hep…
Eyüp Lisesine gidip diplomayı görmek isteyenlere “Okulumuzun biri Fahri Korutürk, öteki Recep Tayyip Erdoğan, iki Cumhurbaşkanı yetiştirmesinin gururunu yaşıyoruz” deniliyor ama diplomayı görmek isteyenlere tıpkı Marmara Üniversitesinde denildiği gibi sadece “kayıtlarımızda duruyor” denilmekle yetiniliyordu.
**
SORULAR… Sorular…
1974’yılında İETT’de işçi statüsünde çalışırken ve İETT Futbol takımında oynarken Üniversiteye devam etmek nasıl bir beceri…
Aslında sosyal medyada görülen iki tane biri ötekinin sahte olduğunu kanıtlayan iki farklı diploma var.
Biri notere diploma aslı olmadan onay işlemi yaptırılarak, sahte bir evraka resmiyet kazandırılmış diploma…
Öteki Windows’un 2005’te çıkarttığı yazı fontu ile yazılarak bilgisayar ortamında kolayca düzenlenebilen resmi kaydı olmayan gayri resmi diploma…
Sahte Diploma konusunun peşine düşen Halkın Kurtuluş Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Avukat Tacettin Çolak şu açıklamaları yapmıştı o günlerde;
“Paylaşılan diplomaların gerçek olmadıkları, evrak üzerinde düzenlemeler yani evrakta sahtecilik yapıldığı şüphe götürmez bir şekilde kanıtlarıyla ortaya çıkmıştır.
Erdoğan tarafından YSK’ye verilen yükseköğrenim diplomasının sahte olduğu Türkiye Noterler Birliği Disiplin Kurulu’nun kararıyla sabitlenmiş, bu kararla notere diploma aslı olmadan onay işlemi yaptırılarak, sahte bir evraka resmiyet kazandırıldığı ortaya çıkmıştır.
Kendi söylediklerine göre 1973 yılında fark dersleri alınmış ama 1973 yılında da üniversite kaydı yaptırılmış. Oysa mevzuata göre İmam Hatiplilerin fark dersleri vererek lise diploması alabileceği değişiklik yapılmış olmasına karşın bu fark derslerini almak için en az bir yıl o lisede okunması, ders görmesi, sınavlara girmesi gerekir. Ondan sonrada Üniversite sınavına girmesi gerekiyor. Aynı yıl içerisinde bunların yapılması mümkün değildir. Dolayısıyla biz lise diplomasının olmadığını iddia ediyoruz.”
***
DİYELİM ki, herkes kötü niyetle diplomanın sahte olduğunu iddia ediyor.
Büyük mahdumuna 2000 yılında Kasımpaşa Deniz Hastahanesinden aldığı ve askerlikten muaf olmasını sağlayan testis kanseri bahanesiyle alınan çürük raporu da mı sahte değil?
Mahdum 2001 yılında evlendi, baba oldu.
Testis kanseri ise nasıl çocuğu oldu?
***
DOĞUM yılı 1954 olup 1950 yılında iktidarı Demokrat Partiye devredip yıllarca iktidar olamayan CHP döneminde 90 kişilik sınıflarda okumanın azabını çeken…
1914 yılında Sarıkamış Savaşında şehit olup, 1934 yılında Soyadı Kanunu çıkınca Mutlu soyadını alan bir dedesi ve 1983 yılında doğup kendisine 1980 yılından önce “Bir geceni de bize ayır baba” diye mektup yazan kızı olan…
İçlerinde kendi doğmadan önce yapılmış olanlar da dâhil olmak üzere kendi iktidarından önce var olan cumhuriyet eserlerine “biz yaptık” diyen…
17. 04.1981 tarihinde kurulan Metris cezaevinde 1979 yılında ayakları dizlerine kadar buzlu su olan bir kovada tutulup saatlerce işkenceye maruz kalan…
20 yılda 32 kez petrol ve doğal gaz bulma, 71 kez yerli otomobil, dört kere kez yerli uçak üretim müjdesi veren bir yalan makinesi…
Ünlü çocuk Masalındaki Pinokyo’nun yalan söyleyince burnu uzar ama bizim Pinokyo’muzun yüzü bile kızarmaz.
***
DEĞERLI dostlarım;
Sıradan bir yurttaş olarak âcizane bir öneride bulunmak istiyorum;
Yaşadığımız şu an itibariyle seçimi kazanma şansının az olduğunu…
Yeni bir yönetim geldiğinde attığı bütün imzaların Anayasaya göre geçersiz sayılacağını bütün kararların hükmünün ortadan kalkacağını…
Aldığı bütün hak edilmemiş Cumhurbaşkanlığı maaşının faizleri ile birlikte geri alınacağını…
Devasa servetinin nasıl oluştuğunun hesabı sorulacağını ve bütün bunlar için dokunulmazlığının kaldırılarak yargılanabileceğini biliyor.
Bu nedenle, bu günlerden itibaren ve özellikle seçim günü geldiğinde hepimizin çok dikkatli ve her tülü olasılığa karşı müteyakkız olmamız gerekiyor.