“Dış Güçler ” Safsatası …

Getting your Trinity Audio player ready...

Bu ülkede son yılların en çok kullanılan, halkı emperyalist politikaların, soygunun, yağmanın egemen olduğu bir ihanetin arkasında tutabilmek için öne sürülen kavramı oldu: “Dış Güçler”.

Hayat neden pahalanıyor? “Dış güçler!” Ekonomi neden kötü durumda? “Dış güçler!”

Şapkama anlat sen onu… Azıcık aklı başında olanları, bu ülkenin tarihini azıcık bilenleri değil, kargaları bile güldürür bu safsata…

Bizler, ta ülkenin işgal edildiği mütareke yıllarında İngiliz ajanı Rahip Frew’un kurduğu İngiliz Muhipleri Cemiyeti’ne kimlerin üye olduğunu çok iyi anımsıyoruz. Padişah Vahdettin’den Sait Molla’ya, Dâhiliye Nazırı Ali Kemal’e, sıraya girmişlerdi… Bugün de o İngilizlerin önünde takla atanları, hatta secde edenleri savunuyor bütün başarısızlıklarını “Dış Güçler”e bağlayanlar…

Biz çok iyi anımsıyoruz… 1969 yılında İstanbul Boğazı’na giren Amerikan 6. Filosuna karşı secde ederek namaz kılanları, sonra da 6. Filo’yu protesto edenlere “din elden gidiyor” diyerek satırlarla, sopalarla, bıçaklarla saldıranları; devrimci gençlerimizin, emekçi işçilerimizin kanlarını dökenleri, o “Kanlı Pazar”ı çok iyi anımsıyoruz. O saldırıların başındakiler meclis başkanlıklarına kadar yükseldiler bu ülkede “Dış Güçler” diye diye…

Bu bilgisayar denen gereç gerçekten de çok işe yarıyor… Günü gününe eline geçen belgeleri kayıt altına alabiliyorsun. Zamanın birinde Prof. Dr. Tolga Yarman’ın Dış İşleri Bakanlığı’na yazdığı (sanki kendi ülkesinin dış işlerine bakan bir bakanlık sanmış olmalı!) yazdığı, ABD’nin Türkiye Büyükelçisi’nin ülkemiz içişlerine yönelik müdahalesinden söz eden ve bir biçimde internet ortamında benim de elime geçen bir mektubu kayıt altına almışım. Sevgili hocamız, Fulbright Bursiyerleri Derneği’nin bir çağrısına uyarak 24 Mart 2010 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi Rektörlük Salonu’nda yapılan bir toplantıya katılmış. Toplantının olgunluk adımında ABD Büyükelçisi James F. Jeffry toplantıya katılanlara tanıtılmış ve söz ona verilmiş

“Başbakan’ı ve Cumhurbaşkanı’nı övdü. Söz BOP’a gelince, Osmanlı İmparatorluğu’nu övdü!.. Hükümet’le harika bir ilişki sürdürdüklerini belirtti. Sonra  ‘Biz, ülkelerin iç işlerine karışmayız!’, demesine karşın, sözü, Türkiye’nin demokratikleşmesine ve Anayasa değişikliğine getirdi. Bunun gerekliliğini vurguladı ve referandum için, bizlerden destek beklediğini, açık bir dille ortaya koydu…”

ABD Büyükelçisinin hocalardan destek istediği Referandum 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan FETÖ’nün başındaki emekli vaizin ölüleri bile oy vermeye çağırdığı, Türkiye’de yasama, yürütme ve yargı erklerinin tümünü birden tek ele toplayan referandumdur.

“Kalakaldık. Ama dediğim gibi, konuşmanın buralara kadar gelebileceği, epey bir belli olmuştu. Büyükelçi, birkaç soru alabileceğini söyledi. Prof. Suna Kili söz aldı. Yer yer göz yaşlarını tutamayarak, ‘Bizi, Araplar’a itiyorsunuz, bu, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine aykırıdır, biz laik ve çağdaş bir ülkeyiz, bunu yapamazsınız’, dedi.”

Mektup böyle devam ediyor…

Kimmiş bakalım bu “Dış Güçler”?… Söyleyin bakalım… Yirmi bir yıldır, hatta, öncesinde de, bu ülkenin tarımını baltalayan, yeraltı ve yerüstü zenginliklerini yağmalayan, bu ülkeyi Orta Doğu batağındaki kardeş kavgalarına sürükleyen, Afganistan’da insanlık dışı bir rejimin oluşmasına yol açan bu “Dış Güçler”in kim olduğunu ve kimden yana olduğunu anlayabildiniz mi?

Hele bir de geçmişlerinde “devrimcilik”, “solculuk” gibi yaftalar bulunan birilerinin de demokrasi adına ABD Büyükelçisi ile aynı safta yer almaları, “Yetmez Ama Evet!”, hatta “Evet!” diye bağırmaları yok muydu?

İster gülün, ister ağlayın…

Bu ülkenin anasını ağlatan dış güçler, bugün ülkede çıkarılmaya çalışılan kardeş kavgalarının, ayrıştırmaların da asıl sorumlusudur. Kim ki, sağından soluna bir araya gelmiş, ülkeyi yeniden azıcık olsun demokrasi ve özgürlük ortamına götürmek isteyen, Kurtuluş Savaşı yıllarında oluşmuş birliktelikleri anımsatan yurtsever birleşmelere karşı ön şartlar sürer, bu toplumda varlığı bizler için bir zenginlik olan diğer kültürler ve halklara karşı kışkırtamaya kalkarsa, o da o “Dış Güçler”in oyuncağı durumuna gelecektir…

Ha, bu yazıyı kapatmadan, o “Dış Güçler”in, ister Londra’da olsun, ister Almanya’da olsun, kimseye babasının hayrına para vermeyeceği de akıllara iyice kazınsın; yanlış kapılar çalınmasın!

O “Dış Güçler”in üzerimizde oynadığı karanlık oyunlara ve onların gözü doymak bilmeyen yağmacı yerli ihanet ortaklarına karşı birleşenlere, direnenlere, bir araya gelenlere selam olsun.

Gününüz aydın olsun!

24 Mart 2023, Alper Akçam

Exit mobile version