Meğer Bir Narsismiş (Bir Öykü)?

z1
Getting your Trinity Audio player ready...

Yıllar önceydi; bir arkadaşım vardı…3 yıl sürdü ve bitti… Onunla iletişimim kesildikten sonra; içimde bir uhte kaldı… Uzun süre sessizde kaldım, habersizde çekip gidebilirdim ama aklımın ücra köşelerinde bir yer hep flue kalacaktı… Çözemediğim, anlamlandıramadığım. Bunun üzerine bir danışma almak istedim… Kimi zaman bana da sen bir doktora görün v.s şeklinde iletileri oluyordu, by sessizin!

Gittim bende… İlk gittiğim hoca-terapist neler yaşandığını, bana anlamsız gelen ve kabul edemediğim benim eleştiri bildiğim, oysaki hocanın manipülasyon adını verdiği durumları sordu? Başka sorular da vardı, hepsini anlattım…

;Önceleri çok iyi giderken, eleştirme fasıllarının başladığını, bana ters gelen durumlarda en ufak bir mesaj yazsam, ondan kriminal sonuçlar çıkarıp, beni sürekli manipüle ettiğini, bu durumun verdiği kasvetten uzaklaşmak için hemen özür dilediğimi, fakat özür dilesem de, kimi zaman bunu kabul edip, kimi zaman da bana süresi 10 gün-1 ay-3 ay zaman aralığında iletişimsizlik cezası uyguladığını, cezanın durdurulması için yalvardığımı anlattım. Telefon, mesaj, sosyal medya ve diğer kanallardan /her yerden engellendiğim şekilde…

Bu süreçte ona asla ulaşamıyordum. Birçok kanal var iken sehven birini kapatmayı unutsa, oraya erişip aradığımda, mırın-kırın bir iki kelime söylüyor, hemen akabinde oranında aniden kapandığını görüyordum. Sonrasında barıştığımızda sorduğumda ;-neden unuttuğun benim seni aradığım tek iletişim kanalı da kapadığını sorduğumda ;- o zaman olmuyordu planım, diyordu… Yani planlı bir iletişimsizlik cezası var ve onu uygulanıyordu bana.

Ayrıca onun anı, benimse kayıt defteri olduğunu bildiğim bir defteri vardı… Bu defterde onunla diyaloğumuzda hangi davranımım ona ters ve hatalı geliyorsa onları sayı, tarih ve tür ile kayıt altına alıyor, sonraki zamanlarda onunla benzeşen bir davranımın olduğunda hemen defteri açıp; defterden sayı, sayfa, tarihle birlikte o anlar çetelesiyle tekrar su yüzüne çıkıyor ve bu kaçıncı söz verişin 20-30 40- v.s diye bana sitem edip, iletiliyordu.

Hatta benim yakındığım konuları ona ilettiğimde suçlu o değil, hep ben oluyordum, fatura hep bana kesiliyordu… Bununla ilgili meğer bir realitede varmış, siz haklı olsanız bile haksız davranımları gündeme getirip, ilettiğinizde suçlu siz oluyormuşsunuz…

-Bir manipüle ediliş sonrası biraz sesimi, çıkarsam, savunma yapsam, bana yöneltilen eleştirileri haksızlık bilsem, kabul etmesem suçlu yine hep ben oluyor, özrü ben diliyordum… Hâlbuki benimki sadece yapılan haksızlar karşısında kendimi savunmam oluyordu. O asla suçlu olmuyor, başı ağrısa sebebi ben oluyordum.

Migreni tutuyordu ara sıra ne oldu, dediğimde ;-senin yüzünden diye bana yanıt veriyordu. Bütün fatura bana kesiliyordu, yine. Benim hatam da olabilirdi ama ben her zaman özür dilerdim, dedim ya sürekli beni özendirecek, imrendirecek konuları açıyor, bende alınganlık yapıp, küsüp, bir iki savunma mekanizması dâhilinde bir şeyler yazsam, ya cezalandırılıyordum ya da haksızca eleştiriliyordum.

-seven böyle yapar mı, seven şöyle yapar mı diye? Suçlamalara maruz kalıyordum nedense eleştiriler sadece benim sevme duygum üzerinden sorgulanıyor, onun o duyusu hiç gündeme gelmiyordu… Sonra öğrendim ki bu tür kişilikleri olanlarda sevme duyusu ve vicdan duyusunun ve merhametin hiç olmadığıymış.

-Ressamdı… Güzeldi çalışmaları… Ama o çok abartır, tüm dostlarının onu her seferinde çok beğendiğini, eşsiz çalışmalar ortaya çıkarıyorsun, sen bir tanesin diye, taltif ettiklerini söylerdi… Evet, resimleri güzeldi, haksızlık edemeyeceğim!

-Aslında kendiyle ilgili olarak, sinirinin alındığını, melek gibi iyi bir adam olduğunu başkalarının da onu onayladığını, aktarıyordu.

Ailesiyle hakkında ne bildiğimi sorunca hoca en bariz bildiğim ve etkisinde kaldığım iki olaydan bahsettim

‘’Bir keresinde oğluyla arasında bir konu geçmiş, oğluna öyle bir katı bildirimi olmuş ki; öyle bir yaptım ki oğlumu, uzun süre toparlayamadı, kendine gelemedi demişti… Bunu övünerek anlatıyordu. Bir de annesinin çok geçimsiz, dayanılmaz biri olduğunu, çokça sorun yaşadığını, ona çok çektirdiğini, ifade etmişti… Çok şaşırmıştım… İnsan annesinin arkasından hemde ölen bir kadının böyle şeyler konuşur mu? Hiç diye… Mesela kimi olayları anlatırken, bana şöyle diyordu;- sen dediğin için yaptım ya da sen öyle diyordun ya v.s şeklinde açıklamaları oluyordu, hâlbuki onun dediği konularla ilgili benim ona söylemim olmadığı halde, onaylamışım hissiyatını veriyordu… Bir gün ona söyledim, onu ben sana yap dememiştim, diye… Lafa karıştı gitti, yanıtlamadı.

Ayrıca; mesela ben onun önemli günlerini hiç unutmuyordum, ufak-tefek karınca –kararınca nüanslarda bulunup, bunu kutluyordum, Ama ben bir gün hasta oldum, hastanede yattım, bana bir çiçek bile göndermemişti, buna çok üzülüp, şaşırmıştım.

-Peki, dedi hoca seni en çok hangi konuda eleştiriyordu, diye sorunca… Sürekli beni didikleyip, zayıfsın, kendini yetiştirmemişsin v.s diye eleştiriyordu, iki tane kitap ismi verip onları mutlaka almamı ve okumamı, ondan sonra ancak konuşmamız gerektiğini söylüyordu, Kitabı aradım koskocaman Taksim de eski sahaflarda bulamayıp, adımı not ettirip, kitap onlara düşerse mutlaka bilgilendirilmemi istediğimi, bu durumu ona bildirdiğim halde, beni yalancılıkla suçlayıp, atıyorsun, dediğinde çok üzülmüştüm. Hele çetele tuttuğu defteri titretiyordu beni sürekli bu v.b konularda ona yazdığım mesajlarla ilgili eleştiriyordu, iyide yazsam kötü anlıyor, sürekli manipüle ediyordu.

-bak yine yazmışsın, 13 gündür iyiydin, 14 de bozdun diye yazdıklarımın çetelesini tutuyor, ilgili haneye defterine günün tarihi, saati ile yazıyordu, Aslında bu yazmalar bana ters geldiği halde savunma dahi yapamıyordum, motivasyonum düşük oluyordu. Bir keresinde bir etkinlik için plan yapıyorduk, onu konunun içine çekemiyordum o birden dağılıyor, başka konulardan, arabasının arızasından B planlarından falan bahsediyordu, bende bu duruma alındığım için ertesi sabah ona kötü sitemkâr içine 3. Kişileri de alan bir mesaj yazdım ama akabinde özür diledim. Baktım mesaj biraz ağır olmuştu. Mesajı okuduktan sonra beni arayıp 2 dakika konuştuk, bana çok kızmıştı… Belliydi…-Özür dilediğimi söyledim ama bana 10 gün ceza verdi ve beni her yerden engelledi, tüm iletişimi kestiğini gördüm…

Sonrasında bir ilişki terapistinden destek aldım, ama inanılmaz gibiydi gerçekler, terapistin söylediği realitelerle ilgili haksızlık yapmamak için bir başka hocaya danışmam gerektiğini hissettim. Araştırdım alanında iyi bir hoca narsistolog, bu hocaya da durumu açtım. İkinci hoca birincisinin söylediğini söyledi… Kendi danışanlarından hasta mahrumiyetine de saygı göstererek, benim anlattıklarıma eş değer birçok pasaj anlattılar.

Genellikle Narsisizm en çok eş, aile iş çevresi, hatta arkadaş çevresindeki olumsuz ilişkilerin varlığından anlaşılırmış. Örneğin çoğu narsist insanlar yaşananlarla ilgili ne kadar olumsuzluk varsa, hemen karşındakilere yöneltirlermiş.

-Son zamanlarda bana ;-Sen bir doktora git, ciddi söylüyorum sende şu olabilir, bu olabilir diye hastalık sanrılarını ve dürtülerini iletiyordu. Zaten toplumdaki çoğu narsist vakalar bu şekilde açığa çıkıyormuş, hiçbir narsist ben de o var, bu var diye doktora gitmiyor, onun yerine hep yakınları gidiyormuş!

‘’-Narsist eğilim gösteren partner, karşısındakine cezalar verip, süreler koyarmış, o ceza boyunca, iletişimi kesip ortalardan kaybolurlarmış, hatta en büyük şiddetleri sessiz kalmakmış. Narsist kişiler başta en iyi şekilde yaklaşıp, sizi belli bir etki alanına aldıktan sonra sürekli manipüle ederlermiş, sürekli eleştirirlermiş ancak kendileri asla eleştiriye gelemezlermiş.Narsistik kişilik bozukluğunun onlar zaten bunun farkında olmazlarmış, duygu durumlarının olmadığı ,sadece bir takım onu besleyen yanlarınız nedeniyle sizinle birlikte paylaşımda olurlarmış, bu durumu asla kabul etmedikleri de bilinen realiteler arasında , hatta partnerlerine sen doktora git ,diye telkin ve eleştirilerde bulunurlarmış.

Ve bu durumun kişi istemedikten sonra asla düzelmeyeceğini asla durumu kabul etmediklerini, zaten bunun tek başına bir tablo olmadığı, başka durumların da buna eşlik edeceğini, hatta ev halkının da terapi alması gerekiyormuş,

Tabii bu duruma üzüldüm, Keşke yardımım olabilseydi diye düşünmüştüm. Emeğime üzüldüm, keşke bunu kabul etseydi diye de düşündüm.

Bu paylaşımımın-amacımın nedeni; yıllar sonrada olsa bugünlerde Narsizim vakalarının çok karşılaşmamızdan dolayı,sosyal toplumda bir farkındalık –bilinçlenme yaratması, kimi insanlarda benzeri konularla ilgili durumlar yaşandığında süreç ilerlemeden, ya yol ayrımına gidilmesini ya da karşı tarafın çok zor da olsa tedavisinin kabullenmesini sağlayıcı girişimlerde bulunulmasının önemli bir ayrıntı olacağını düşündüğüm ve hocalarımın onayını alarak yazdım ve paylaştım tedavisi zor ama imkansız değilmiş!!!

Ayla Gürel

 

 

 

 

 

 

Exit mobile version