|
Getting your Trinity Audio player ready... |
H.K. adlı iktidar şakşakçısı sıkma başlı sözde gazeteci, köşe yazarı(!) bir hatun var.
Allah’ın her günü hiç ara vermeden mutlaka Twitter’da bir, iki cevher yumurtlar.
Son yazılarından birinde Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’i sıkma başlı birinin bilimsel bir etkinliğe katılmasına izin vermediği için saldırı hedefi olarak seçmiş.
Bu iktidar döneminden önce herkes dilediği gibi başını örter, kimsenin aklından bununla ilgili hiçbir spekülatif düşünce geçmezdi.
Başörtüsü AKP iktidarı ile birlikte tıpkı Nazi selamı gibi siyasi simge haline gelince doğal olarak durum değişti.
Bir bilimsellik etkinliği ortamında üstelik akla mantığa aykırı bir siyasi simgenin yer alması o ortama leke düşürür elbette…
Tıpkı ibadethaneye ibadet etmek için plaj kıyafeti ile gidilmesi gibi…
Sayın Prof. Büyükerşen zaten ülkemizin çok önemli bilim insanlarından biri…
Bilim adamı olarak ne yapmak gerekiyorsa onu yapmış.
Akıl, bilim, bilişim çağında yaşıyoruz.
Başta bu gazeteci bozuntusu gibi beyinleri gelişmemiş yaratıklar din adına başı örtme buyruğunun İslam dini ile hiç alakası olmadığını…
Kur’an’ın hiçbir suresinde, hiçbir ayetinde baş anlamında Arapça “SER” sözcüğüne yer verilmediğini hiçbir zaman öğrenemeyecekler anlaşılan…
Kadınların saçlarını gizlemelerinin akıl ve mantıkla bağdaşan bir gerekçesi olamayacağı akıllarından hiç geçmiş midir acaba?
Başı örtme emrinin(!) Musa Peygamberin ölümünden 2000 yıl sonra bir kısım Yahudi din adamlarının “Musa Peygambere gelen ama “bilinmeyen vahiler” diye uydurdukları sahte din kitabı Talmud’da “Kadının başı çirkindir onun için başını örtmelidir” ifadesinin sanki kadın varlığına ayrımcılık yaparak küçümseyen bir Tanrı buyruğuymuş gibi gösterildiğini ne zaman öğrenecekler?
Sokaklarda, açık ve kapalı alanlarda bu gerçeği bilmeyenlerin öğrenmeleri için davul zurna mı çalmak gerekiyor?
“Din” diye diye dinle ilgisiz safsataları yüzünden insanları dinden uzaklaştırdıklarını göremeyecek kadar algı yoksunu olan bu gibilerin beyinlerini biraz da olsa çalıştırsalar en azından “Tanrı kendi yarattığı eserin gizlenmesini neden istemiş olabilir?” diye bir soru oluşurdu kafalarında…
Ülkemizin bugün yaşadığı en büyük açmazlardan birisi, en önemli toplumu sosyal uyarı ve bilgilendirme aracı olan basının aydınlatma değil karartma aletine dönüşmüş olması…
Gazeteci olmak hele köşe yazarı olmak hiçbir dönemde bu kadar kolay olmadı.
Ozan Özdemir Asaf’ın bir dizesi var;
Bütün renkler hızla kirleniyordu;
Birinciliği Beyaza verdiler…
Aynı basınının en hızlı kirlendiği alan olduğu gibi…
