1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Tarih Öğretir…

Tarih Öğretir…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Getting your Trinity Audio player ready...

Tarih öğretir… Tarih, kendisinden ders alabilene, geleceğini sağlam zeminlere kurmayı öğretir… Tarih, acıları azaltmayı da, gönül dolusu gülebilmeyi de öğretir…

Tarihten ders almayanları bilmeyenler acılar bataklığında bocalarken leş kargalarının dansını kader diye seyreder…

Yalnız depremlerle yıkılmadık biz; kültür ve eğitimde de bataklığa saplandık; sınıfta kaldık…

1999 Yalova-Gölcük depreminde alamadığımız derslerin hesabını 2023’te Pazarcık’ta, Elbistan’da ödedik… Ve sonra bu ders almayı öğrenememiş toplumun sırtında emeksiz yemek yiyenlerin, emeksiz servet sahibi olanların, çarpık yapılaşmalarla köşe dönmüşlerin yardım gösterileriyle büyülendik…

Türkiye Cumhuriyeti tarihi, unutulmaması gereken tarih, coğrafya ve genel bilim dersleridir…

Türkiye Cumhuriyeti tarihi, Suriye’de, Irak’ta, İran’da, Afrika’da, Afganistan’da kendi geleceğini başkalarının becerisine ve aklına ısmarladığı için yaya kalmış, Batı’daki gelişmiş ve farklı inanç sahibi ülkelere can atmayı kurtuluş sayanların tarihinden farklıdır…

Türkiye Cumhuriyeti tarihi, 1910 yılında on altı ayrı idadiden gelmiş genç öğrencilerin Harbiye’den teğmen sırmalarıyla mezun ettiği 422si piyade, 41’i süvari subaydan 1930 yılında Dolmabahçe’de yaptıkları sınıf toplantısında sağ kalabilmiş 54 kişinin gerçeğidir; milyonlarca isimsiz şehidin kanıyla, canıyla kurduğu bir tarihtir…

Türkiye Cumhuriyeti tarihi, ülkelerini işgal etmiş, ettirmiş emperyalist Büyük Britanya İmparatorluğu’nun ajanı, Kurtuluş Savaşı’nda takma sakal ve sarık ile, imam cüppesi ile Anadolu’yu gezip halkı Mustafa Kemal’e ve Kuvayımilliye’ye karşı kışkırtan Binbaşı ve rahip Fru’ya eşlik eden devlet şurası üyesi Sait Molla’ların, o ajanın kurduğu İngiliz Muhipleri Cemiyeti’ne üye olmuş padişahların, dahiliye nazırlarının, İstanbul’un kenar semtlerinde et ve erzak dağıtan o cemiyete üye olmuş 60.000 kişinin aradan yüz yıl geçtikten sonra, o ihanet sahiplerinin marifet ettiklerini söyleyenlerin, hem de hiç utanmadan bunu on milyonlarca yurttaşına bağıra çağıra kendini de ilan edenlerin tarihidir.

Türkiye Cumhuriyeti tarihi, Çanakkale Savaşı’nda Kerevizdere’de binbaşı rütbesi takmış, Gâzi Mustafa Kemal’in Sovyetlerden gelmiş altınlarla peşin para silah alması için Almanya’ya gönderdiği ve bir türlü düzlüğe çıkamamış maarif işlerine bakan atadığı Saffet Arıkan’ın İlköğretim Genel Müdürlüğü’ne getirdiği bir köylü çocuğunun, kavruk köylü çocuklarının kendisine “Baba” diye sesleneceği, Anadolu’nun her tarafına dağılmış 21 ocakta, her sabah tuttuğu halayda, horonda aralarına çağırdığı İsmail Hakkı Tonguçların, Konservatuvar açılışlarında “Ben Doğu ve Batı diye bir fark bilmiyorum, ben, Mevlana’nın “Fihi Ma Fihi”sini Goethe’nin ‘Eckermana Mektuplar’ı gibi okumasam, ondaki derinliği bulamazdım diyen Hasan Âli Yücellerin tarihidir. Donanma Davası’nda denizaltı sintinelerine kapatılıp on sekiz yıl hapis cezasına çarptırılan, ömür boyu zindanlardan kurtulamayıp yurt dışında yaşamak zorunda kalan ve Kuvayımilliye’yi destanlaştıran Nazım Hikmetlerin tarihidir; on sekiz yaşında Köyceğiz Kuvayımilliye Komutanı olup 1956 yılında partisinin Eyüp toplantısında halka Hazreti Ömer’in adaletini anlatıp, eşitlik, kardeşlik ve hürriyet için birlik olmaya çağıran, dini politikaya alet etmekten tutuklanıp işkencelere uğratılan ve “Tarih Devrim Sosyalizm” ile diyalektik tarihçiliğe büyük katkılar yapan Doktor Hikmetlerin tarihidir.

Türkiye Cumhuriyeti tarihi, “ol mahiler ki derya içredür, deryayı bilmezler” diye tarif edilebilecek olanların tarihidir.

Türkiye Cumhuriyeti tarihi anlatmakla, konuşmakla bitirilebilecek gibi değildir.

Türkiye Cumhuriyeti tarihi, depremlerden kültür yıkılmalarına, akıl tutulmalarına kadar her türlü belaya, her türlü gazaya karşı bize en güzel savaşma olanaklarını sağlayan bir tarihtir…

Aydınlık ve ölümsüz gelecekler, gönül dolusu gülerek karşılayabileceğimiz güzel sabahlar için o tarihi bir daha, bir daha okuyacağız. Tekrar tekrar yorumlayacağız.

Gününüz aydın olsun; aydın olsun ki, gerçekler gün yüzüne çıksın, acılarımız biraz dinsin…

Yitirdiklerimizin anısı geleceğimize ışık tutsun…

 

12023 02 18 LÜLEBURGAZ.jpg

 

 

Tarih Öğretir…
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin