Getting your Trinity Audio player ready... |
ÜLKE olarak, devlet olarak, ulus olarak insanlık tarihinde yaşanmış olan diktatoryal yönetimlerin en çirkin, en karanlık yüzlüsüne mahkûm şekilde yaşıyoruz.
Yıllardır ülkeye verdiği sayısız zararın yanısıra, yandaşlarını, saray yakınlarını ve çıkarları için onurlarını satan kepazeleri kollamanın dışında ulusa, ülkeye beş kuruşluk faydası olmayan soygun çetesine katlanmak Türk ulusunun kaderi olmamalıydı.
Sadece maddesel anlamda değil, büyüyen yoksullaşmanın ve eğitim sisteminin yozlaşmasının etkisiyle moral ve manevi alanda da ahlaki değerler çöküp polisiye olaylar doruğa çıktı, yuvalarda huzur kalmadı.
En mutsuz ülkeler listesinde sürekli dibe doğru geriliyor, çağdışılık, gerii kalmışlık girdabında sürüklenip duruyoruz.
*
ÇEYREK yüzyıla yakın süredir ülkeye laik cumhuriyete ulusa, tek tek bireylere verilen zararlar saymakla bitmez.
Değerli dostlarım;
Soygun düzenine ortam hazırlamak için “Nereden buldun Yasası”nın kaldırılmasından, yoksulun cebine musallat edilen ve kayıtışı ekonomi yaratılarak ekonomik sistemin bunalımdan bunalıma sürüklenmesinin nedenlerinden biri olan KDV iadesinin kaldırılması konularında âcizane düşüncelerimden söz etmiştim.
Şimdi de izninize sığınarak akla zarar bir başka konuya; tasarruf bahanesi ile kış aylarında yaz saati uygulanmasına değinmek istiyorum…
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayınlan 2021-2022 istatistiklerine göre ülkemizde 5.328.391’i ilkokullarda, 5.212.969’u ortaokullarda, 6.318 602’i liselerde olmak üzere toplam 18.085943 Orta Öğrenim kurumları öğrencisi ve yine toplam 1.112.305 öğretmen var.
Enerji tasarrufu gerekçesi ile o öğrenciler arasındaki küçücük yavruların bile kara kışın karında, yazın yağmurunda, çamurunda henüz uyku mahmurluğunu üzerlerinden atamadan okula yetişmek için katlanmak zorunda kaldıkları zorlukları düşünün…
Öğretmenlerin belki de kahvaltılarını yapamadan okula yetişme telaşında olabileceklerini düşünün…
Vardiya nöbeti alacak işçilerin uykulu gözlerle işbaşı yaptıklarını düşünün…
Neymiş enerji tasarrufuymuş…
Tabii üstü örtülü bir gerekçeyi de unutmayalım;
Her dönemde Türk’ü sırtından vuran Arap tutkunluğu ile ezan ve namaz saatlerini eş zamanlı hale getirmek…
Kapalı mekânlarda sigara yasağı getirilirken hesapsız, plansız yarım yamalak uygulama yüzünden lokantalar, meyhaneler, eğlence yerleri sokaklara taştı.
Sokaklar, caddeler gece gündüz elektrikli ısıtıcılarla ısıtılıyor , yollar ışıl aydınlatılıyor ve bütün bunların bedeli küçücük yavrular dâhil milyonlarca insanımıza ödettiriliyor…
Neymiş enerji tasarrufuymuş
*
EŞSİZ önderimiz Atatürk’ün ulusa emanetine ihanet edilerek inşa edilen kaçak sefahat sarayı uğruna binlerce ağaç heba edildi
Günlük masrafı milyonları aşan saray erkânına ödenekler yetmiyor…
Chia tohumu eşliğinde Ejder Meyveli Smoothie, Liçi meyvesi eşliğinde Efuli, Starex meyvesi eşliğinde Aloevera, Orman Meyveli Special, Bahçe Naneli Limonata, Taze Sıkılmış Portakal, Taze Sıkılmış Greyfurt, Taze Sıkılmış Havuç, Taze Sıkılmış Elma. Pataşur içerisinde Çerkez Tavuğu, Zencefilli Somonlu Suşi, Tartalet içerisinde Antakya usulü Humus, Susamlı Levrek Simidi, Aydın usulü kuzu çöp şiş’ten oluşan saray menüsü…
Neymiş itibardan tasarruf olmazmış…
Saray üstüne saray…
Fellik fellik dolaşıp dünyada görmedik ülke bırakmamak…
Eskortlar ve yüzlerce koruma eşliğinde alay-ı vala ile Cuma namazı şovları…
Ama ülke insanının yaşamının en zorunlu gereksinmeleri her türlü tasarrufa tabi…
*
İŞİN en dramatik yönü öğrencileriyle, öğretmenleri ile 20 milyon kişiye ulaşan eğitim camiası içinde milyonlarca seçmenin bütün bunlara duyarsızlığı…
Önce ihanet, sonra gaflet ve dalalet…