Getting your Trinity Audio player ready... |
Annemin sacları elimde çıkardılar beni enkaz altında yıllar sonra hatırlamayacağım ama kokusu yok muydu o kokusu işte onu unutmayacağım ve bir daha o kokuyla uyanamayacağım.
Evladımla enkaz altında bekliyorum nihayet duyurduk sesimizi oğlumun çıkmasi için kolumun kesilmesi gerek bir an bile düşünmeden kesin diyorum kesin ,evladimi alın ben dayanırım şu an vereceğiniz acıya ama evladım olmadan yapamam yaşayamam kesin artik çıkarın onu bu enkazdan.
Elinde büsküvi ile bekleyen acılı bir baba cebinde tutup yemediği büsküviyi bir emanet gibi saklıyor gözyaşları için de çaresizlik daha nasıl anlatılır bilmiyorum, bilemiyorum …
Insanlar ilk defa yemekten, içmekten hatta üşüdüm demekten utanıyor, kalanlar enkaz altındakilerini merakla, acıyla beklerken, enkaz altındakiler de ayaza, açlıga, acaba sevdiklerime ne oldu diye onları yiyip bitiren sorularla yaşam savaşı veriyor.
Nasıl da önemi kalmıyor dilin, dinin, rengin bir acı düşünün ki bütün dünya insanıni seferber edip geçiyor.
Ev fiyatlari almış başını giderken ,paraya tamah olmuş insanların aynı çaresizlikle meydan okuyup çıkarmaya çalıştığı kiracılılariyla aynı ateş başında ısınmaya çalışıyor ve o kibrin, o egonun zerre önemi kalmıyor çünkü herkes aslında şu hayatta önemli olan tek şeyin aslında insanlık olduğunu maalesef çok acı bir şekilde öğrenmenin acemiliğini yaşıyor.
Acı evrensel bir şekilde dalga dalga yayılmaya devam ediyor, insanlar kendi yaralarını sarmaya çalışırken aynı yarayla acıyanı da unutmadan bağrına sarmaya calışıyor.
Yetersizlik elimizi kolumuzu bağlarken mütahitlere, onlara bu kacak yapılaşma için izin verenlere bedualar arş’a yükseliyor .
Zaman ilerleyip yelkovanla akrep yarış ettikçe umutlar birer birer umutsuzluğa dönüşüyor.
Enkaz altında analar, babalar, çocuklar, gençler kaldığı gibi umurlarda tuz buz olup gidiyor .
Aslında yazacak söylenecek o kadar çok var ki ama kelimeler tüm bu alçaklığın, hainligin, yanında kifayetsiz kalıyor.
Kim çaldıysa bunca insanın umutlarını. Kim göz koyduysa o gençlerin hayallerine,
Kim alıkoyduysa o bebeği annesinin kokusundan
Aynı yarayla aynı acıyla sınansın.
Kefeni bile çok gördüğünüz insanların ahi sizleri bırakmasın ve buna sebep olan ,yardımların önünü kesen her kim varsa dilerim bundan sonra ki günleriniz sadece kapkara olur kendi pisliğinizde boğulursunuz.
Dilerim kolu kesilmek zorunda kalan babanın yaşadığı acının ve caresizliginin bin katını yaşarsınız.
Evladımla enkaz altında bekliyorum nihayet duyurduk sesimizi oğlumun çıkmasi için kolumun kesilmesi gerek bir an bile düşünmeden kesin diyorum kesin ,evladimi alın ben dayanırım şu an vereceğiniz acıya ama evladım olmadan yapamam yaşayamam kesin artik çıkarın onu bu enkazdan.
Elinde büsküvi ile bekleyen acılı bir baba cebinde tutup yemediği büsküviyi bir emanet gibi saklıyor gözyaşları için de çaresizlik daha nasıl anlatılır bilmiyorum, bilemiyorum …
Insanlar ilk defa yemekten, içmekten hatta üşüdüm demekten utanıyor, kalanlar enkaz altındakilerini merakla, acıyla beklerken, enkaz altındakiler de ayaza, açlıga, acaba sevdiklerime ne oldu diye onları yiyip bitiren sorularla yaşam savaşı veriyor.
Nasıl da önemi kalmıyor dilin, dinin, rengin bir acı düşünün ki bütün dünya insanıni seferber edip geçiyor.
Ev fiyatlari almış başını giderken ,paraya tamah olmuş insanların aynı çaresizlikle meydan okuyup çıkarmaya çalıştığı kiracılılariyla aynı ateş başında ısınmaya çalışıyor ve o kibrin, o egonun zerre önemi kalmıyor çünkü herkes aslında şu hayatta önemli olan tek şeyin aslında insanlık olduğunu maalesef çok acı bir şekilde öğrenmenin acemiliğini yaşıyor.
Acı evrensel bir şekilde dalga dalga yayılmaya devam ediyor, insanlar kendi yaralarını sarmaya çalışırken aynı yarayla acıyanı da unutmadan bağrına sarmaya calışıyor.
Yetersizlik elimizi kolumuzu bağlarken mütahitlere, onlara bu kacak yapılaşma için izin verenlere bedualar arş’a yükseliyor .
Zaman ilerleyip yelkovanla akrep yarış ettikçe umutlar birer birer umutsuzluğa dönüşüyor.
Enkaz altında analar, babalar, çocuklar, gençler kaldığı gibi umurlarda tuz buz olup gidiyor .
Aslında yazacak söylenecek o kadar çok var ki ama kelimeler tüm bu alçaklığın, hainligin, yanında kifayetsiz kalıyor.
Kim çaldıysa bunca insanın umutlarını. Kim göz koyduysa o gençlerin hayallerine,
Kim alıkoyduysa o bebeği annesinin kokusundan
Aynı yarayla aynı acıyla sınansın.
Kefeni bile çok gördüğünüz insanların ahi sizleri bırakmasın ve buna sebep olan ,yardımların önünü kesen her kim varsa dilerim bundan sonra ki günleriniz sadece kapkara olur kendi pisliğinizde boğulursunuz.
Dilerim kolu kesilmek zorunda kalan babanın yaşadığı acının ve caresizliginin bin katını yaşarsınız.