Getting your Trinity Audio player ready... |
AYSEL YENİDOĞANAY
*başıboş kentin
orta yerinden akıyor zaman
bir ters bir düz
örgülerle sürüyor yaşam
başı yüreğinde bir gövde
başkaldırır
başlı sokakların
paslı gölgelerine
akıtır zamanı
kentin ölgün girişlerine
Hangi dilde anlatılabilir bu felaketin acısı?
Dini, ırkı var mı?
Bir yazar, kuracağı cümlelerin yetersiz kaldığının üzüntüsünü yaşar mı?
Hangi şairin dizeleri tarif edebilir bu acıyı?
Ağıt yakıyoruz kayıp canlar adına. Dua ediyoruz, yalnızca dua! Biz, uzaktan izleyenler, yalnızca bunu yapabiliyoruz.
Bencilce bir duyguyla, sevdiklerimizin iyi haberlerini duymak istiyoruz önce. Aradığımızda açılan her telefona seviniyoruz. Sevinmek iyi bir şey mi kötü bir şey mi düşüncesi yumru olup oturuyor boğaza. Kendinizden utanıyorsunuz. Karmaşık duygularınızdan utanıyorsunuz. Ve sonra utanacak o kadar çok şey oluyor ki; yaşadığınıza utanıyorsunuz.
Yüreğiniz üşürken, “üşüyorum” demeye utanıyorsunuz.
Sobayı yakmaya utanıyorsunuz.
“Acıktım” demeye utanıyorsunuz.
Su içmeye utanıyorsunuz.
Eklem ağrılarınız arttığında “canım yanıyor” demeye utanıyorsunuz.
Yatağa girip uyumak işkencelerin en büyüğü; yorgan, çöken binaların molozlarına dönüşüyor. Geceyi emiyor yürekteki acı. Çığlık çığlığa dolanıyorsun dört duvar arasında.
Umut ediyorsun, sadece umut. Yüreğin ağzında bir mucize bekliyorsun deprem bölgesinden. Daha çok cana ulaşılsın, daha çok kişi kurtarılsın diye bekliyorsun. Bekleyiş denen illetle tanışıyorsun. Sabır ilmek ilmek örülüyor yürek ucunda. Ve sonra bir bebeğin gözlerinin ışığında parlıyor mucize ve bir çocuğun enkazdan sağ kurtulup annesine sarılışı. Çığlıkların sevinçtendir bu sefer. Sessizce ağlıyorsun.
1998 Adana depremini yaşamış biri olarak, bu acının tarifi yok. “Deprem öldürmez ama bina öldürür” sözüyle kavruluyorsunuz. Kurgulanmış bir sinema filmi gibi izliyorsunuz yıkılan apartmanları, rezidansları. Deprem kuşağında olduğumuzu akıllarına getirmeyen kurum ve kuruluşları, kişileri düşünüyorsunuz. Rant uğruna harcanan yaşamları düşünüyorsunuz. O binalara yapılan yatırımların yanında insan hayatının ne kadar ucuz olduğunu görüyorsunuz.
Biliyorum ki balık hafızası bile daha güçlüdür bazı insanlardan. Bu felaketi de tarihin tozlu sayfalarına gömecek birileri.
Ben, bu kapkara günü/günleri asla unutmayacağım.
Günü kurtarmak adına yarınımızı çalanları da asla affetmeyeceğim, asla!
*Dizler: Aysel Yenidoğanay