Advert Advert
  1. Haberler
  2. Siyaset
  3. İmamoğlu: Seçimi Ekrem İmamoğlu kazanmadı ki be kardeşim, anlamıyorlar

İmamoğlu: Seçimi Ekrem İmamoğlu kazanmadı ki be kardeşim, anlamıyorlar

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Getting your Trinity Audio player ready...

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, belediye şirketi KİPTAŞ’ın, kendi dönemindeki ilk kentsel dönüşüm projesi olan “Eyüpsultan Yeşilpınar Evleri”nin daire teslim törenine katıldı.

ANKA Haber Ajansı’nın haberine göre, törende konuşma yapan Ekrem İmamoğlu, projede “siyasi engellemelere” karşın 18 ay içinde ilk etabı bitirdiklerini söyledi. İmamoğlu, “Özellikle inşaatın başlamasıyla birlikte, yine siyasi saiklerle müdahaleler devam etti. Ve ne yazık ki tam 6 ay burada inşaatlar durdurularak, aslında zamanımızdan çalındı. Bugün sizlerin evini teslim ettiğimiz gibi, buranın büyük bir kısmını da teslim edebilirdik” ifadelerini kullandı.

Konut taksitlerinin sabit olduğunu belirten İmamoğlu, “Bugün sabit taksitle insanları ev sahibi yapmanın da gururunu yaşıyoruz. Sosyal konut üretiyorsanız insanlarınıza sabit taksitle ev sunmalısınız” dedi.

“İstanbul’un son 10 yılında milletin hakkını öncelemeyi unutan bir yönetim vardı. Milletin hakkını öncelemeyi unuttukları için 31 Mart’ta seçimi kaybettiler” diyen İmamoğlu, “Daha doğrusu 31 Mart’ta seçimi milletimiz kazandı. Bunu anlamak istemediler. Bu sefer milletimiz, 23 Haziran’da daha güçlü anlattı. Milletin kararıyla, bir avuç insanın yönettiği değil, şeffaf bir biçimde milletimizin bereketli parasını en ahlaklı şekilde yönetme kararlılığı içerisinde olan bir yönetime karşı, her türlü hukuksuzluğu yapma konusunda da kararlılar. Ama gücümüzün farkında değiller. Çünkü ifade ettiğim bir şey var; seçimi Ekrem İmamoğlu kazanmadı ki be kardeşim, 16 milyon İstanbullu kazandı. Bunu anlamıyorlar” şeklinde konuştu.

Ekrem İmamoğlu’nun konuşmasından başlıklar şöyle:

İNSANLARIMIZI SAKAT EVLERDEN KURTARACAĞIZ: İstanbul’un en önemli konularından birisi, kentsel dönüşümdür. Bu süreçte, böyle bir eseri kazandırmanın keyfini yaşıyoruz. Göreve geldiğimiz ilk günden beri, “Nasıl yapılmalı, nasıl olmalı” diye özenli bir arayış içerisindeydik. Kentsel dönüşüm için özellikle arkadaşlarıma söyledim; “Mahalle aralarına gireceğiz, sokak sokak, insanlarımızı o sakat evlerden kurtaracağız” demiştim. Bugün o hedefe beraberce yürüyoruz. Eyüpsultan Yeşilpınar Evleri de bu sürecin örnek çalışmalarından bir tanesidir. Kentsel dönüşüm örneğidir ama sadece bir kentsel dönüşüm örneği değil, aynı zamanda aslında sürece bakış, insana bakış, iş yapma biçimi, şeffaflık, erdemli davranış, ahlaklı davranış açısından bir zihniyet dönüşümünün de örneğidir.

TÜM ENGELLEMELERE RAĞMEN 18 AY İÇERİSİNDE SORUNLAR ÇÖZÜLDÜ: Bu iş, onlardan çok özel bir tanesi. Burada tam 664 konut, 14 iş yeri var. Bugün de özellikle hak sahiplerinin ağırlıklı olduğu 155 dairelik 1. Etabı’nı hak sahiplerine teslim etmenin gururunu yaşıyorum. Çok kısa sürede, özellikle 192 bağımsız birim ve 159 hak sahibiyle uzlaşma sağlandığını yakından takip etmiştim, biliyorum. 18 ay içerisinde, tüm engellemelere rağmen sorunlar çözüldü ve Eyüpsultan Yeşilpınar Evleri’nin o dönemde temeli atıldı.

SİYASİ MÜDAHALELER YÜZÜNDEN İNŞAATLAR 6 AY DURDU: Özellikle inşaatın başlamasıyla birlikte, yine ne yazık ki engellemeyle ilgili çalışmalar, siyasi saiklerle müdahaleler devam etti. Ve ne yazık ki tam 6 ay burada inşaatlar durdurularak, aslında zamanımızdan çalındı. Bugün sizlerin evini teslim ettiğimiz gibi, buranın büyük bir kısmını da teslim edebilirdik. Ama bütün bunlara rağmen ve özellikle ekonomik zorluklara rağmen, maliyetlerin neredeyse bire üç oranında arttığı bir ortamda, insanların ceplerini koruyarak, onların özellikle bu artışlardan etkilenmemelerini sağlayarak bir süreç yönetildi. Bu şeffaf ve ahlaklı süreç sonucunda işte bugüne gelindi.

LÜKS KONUT ÜRETMEYİ KENDİLERİNE FELSEFE EDİNMİŞLERDİ: İnsanlara sosyal konut üretmek yerine; insanlarımızın, kentsel dönüşümle beraber, oturulmaması gereken evlerini dönüştürmek yerine, İstanbul’da lüks konut üretmeyi ne yazık ki kendilerine felsefe edinmişlerdi. Benzer bir şeyi bugün TOKİ eliyle de yapıyorlar büyük oranda. Bu tür kamu kuruluşları, rant peşinde koşan değil insanların ihtiyaçları için güvence olan, imkanlarını seferber ederek insanlarına layık evler üreten bir kurum olmalıydı. İşte bizim, tam da bu anlayışla sözleşme süresinden 5 ay önce, 6 ay önce, hatta 1 yıl önce teslim ettiğimiz konutlarımız var. Günümüzde, konutların erken ya da geç tesliminin vatandaşların ekonomisine olumlu veya olumsuz etkileri var. Bu felsefeyi değiştirmek, bizim için kıymetli.

DAR GELİRLİLERE SABİT TAKSİTLE EV SUNMALISINIZ: Bugün sabit taksitle insanları ev sahibi yapmanın da gururunu yaşıyoruz. Sosyal konut üretiyorsanız insanlarınıza sabit taksitle ev sunmalısınız. Bizim dar gelirli insanımıza hayaller kurdurarak, hayal bile edemeyecekleri parasal yükün altına girmeleri değil, insanlara sabit taksitle ev sunabilmenin çaresini bulmalılar. Neredeyse bazı projelerinde yüzde 120’lere yakın maliyetler üzerinden zam yapma gayreti içerisindeler.

HER TÜRLÜ HUKUKSUZLUĞU YAPMAKTA KARARLILAR: Özellikle İstanbul’un son 10 yılında -bunu özellikle altını çizerek söyleyeceğim- kamu çıkarını ve milletin hakkını öncelemeyi unutan bir yönetim vardı. Kayıtlıdır, tescillidir. Açıkçası milletin hakkını öncelemeyi unuttukları için 31 Mart’ta seçimi kaybettiler. Daha doğrusu 31 Mart’ta seçimini bizim milletimiz kazandı. Tabii bunu anlamak istemediler, “Biz nasıl seçim kaybederiz? Bu mümkün değil” dediler. Bu sefer milletimiz, 23 Haziran’da, “Böyle anlamazsan, böyle anlatırız” dediler. Daha güçlü anlattılar. Yani vatandaşımız dedi ki “Sen çekil kardeşim kenara. Bak, başkaları yönetsin, sen seyret” dediler. Bunlar, seyretmemekte de ısrarlılar. Milletin kararıyla, bir avuç insanın yönettiği değil, şeffaf bir biçimde milletimizin bereketli parasını en ahlaklı şekilde yönetme kararlılığı içerisinde olan bir yönetime karşı, her türlü hukuksuzluğu yapma konusunda da kararlılar. Ama gücümüzün farkında değiller. Çünkü ifade ettiğim bir şey var; seçimi Ekrem İmamoğlu kazanmadı ki be kardeşim, 16 milyon İstanbullu kazandı. Bunu anlamıyorlar.

KOLEKTİF BAŞARIDIR BUNLAR: Hep beraber kazandığımızı size hissettirmek istiyoruz. “16 milyon sana oy vermedi ki canım, işte yüzde 55’i verdi” falan diyebilirler. Benim için, onların gözünden bakmamanın adıdır bu. Benim için, 16 milyon insan bir; oy versin, vermesin. Bazen bu tür başarılarda herkes “Ben yaptım” demek ister. Ama “ben” kelimesini ben çok sevmem. Kolektif başarıdır bunlar. Seçim başarısı tabii yeterli mi? Yetmez. Siyasete girdiğim ilk zamanlarda, yerel yönetimle ilgili değişimi ortaya koyma kararlılığını ifade ettiğim yıllarda, 2012 yılında bir sunum yapmıştım, partimin yetkililerine. Hiç unutmuyorum, sunumumun başlığı şuydu ve bana aitti sunumun başlığı. “Seçilmek bir gün, yönetmek 5 yıl” demiştim. Esas olan, seçilmeyle ilgili başarı değil. Esas olan, yönetim başarısıyla seçimin başarısını taçlandırmaktır. Gayretimiz odur. Bizler, bu önemli konuyu ıskalamadığımız için, İstanbul’un her anını sağlıklı bir şekilde planlama gayreti içeresindeyiz.

TUHAF İNSANLAR, BEN DE ANLAMIYORUM: Milletin karşısına çıkıp slogan atmakla inanın, süreç yönetilemiyor. Millet, slogana da oy vermiyor açıkçısı. Milletin kararını beğenmiyorsan sorunu vatandaşta değil, başka yerlerde arayacaksın; 2 kere 2 eşittir 4. Milletin kararına alerjisi olanlar, seçimi iptal ettirip “İstanbul’u kaybettiğimde hüngür hüngür ağladım” diyenler; tuhaf insanlar bunlar. Açıkçası ben de anlamakta güçlük çekiyorum. Dünya siyasetinde, hatta ülke siyasetinde hiç rastlamadığımız numuneler bunlar. Ama 16 milyon insanın iradesini yok saymalarına asla izin vermeyeceğiz. Milletimizle birlikte, dağ gibi karşılarında duracağız. Asla onların, kötü emellerinin amacına ulaşmasına fırsat vermeyeceğiz. Dağ gibi duracağız çünkü burada milletin iradesini gasp etmek isteyenler, yarın Türkiye’nin her noktasında yine milletin iradesini gasp etmeye devam ederler. Bu millet, iradesinin tahakkümünü kendisinden başkasına vermemeye en son İstiklal Savaşı’nda karar verdi; hayatını verdi. Hepimizin evlerinde dedeleri, nineleri, şehitleri, gazileri var. Bu yoldan asla dönmezler. Bunu buradan duyuruyorum, bilsinler.

BUNLARIN ECDAT HASSASİYETİ RANT KAPISINA KADAR: Sorun, her başarının, her iyiliğin, her işin mimarının kendisi olduğunu düşünmeye başladıklarında başlıyor. Beşiktaş’ta, Yıldız Parkı’nın orada, hâlâ askeriyenin kullandığı Orhaniye Kışlası var. Tarihi bir kışladır. Kışlayı yaptıran, 2. Abdülhamid Han’dır. Orhan Gazi’ye atfen yaptırıyor o dönemde kışlayı. Bütün padişahlar, hepimizindir. Osmanlı İmparatorluğu, hepimizindir. Ama bugünün iktidarı, özellikle Abdülhamit Han’ı sadece kendilerine ait zannederler ve böyle davranırlar, ona çok hassas olduklarını ifade ederler. Ama hassasiyet nereye kadar bunların defterinde, biliyor musunuz? Rant kapısına kadar. Rantı gördüler mi bütün hassasiyetler gidiyor. Ne yaptılar? Tarihi Orhaniye Kışlası’nın bulunduğu alanı imara açtılar. Hem de Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın kararıyla. Tescilli kültür varlığının olduğu alanda ne yapacaklar? Lüks konut yapacaklar. Peki hani ecdat? Hani ecdat yadigarı?

GEZİ PARKI’NDA GENCECİK İNSANLARI KAYBETTİK: “Taksim Gezi Parkı’nda kışlayı yapacağım” diye milleti, ortalığı ayağa kaldırdın. Can aldınız, can. Canlar gitti orada. Ufacık çocuklarımız öldü. Bunun altından nasıl kalkacaksınız? Gencecik insanları kaybettik. Abdülhamit’ten yadigâr kışlada konut yapacaksınız. Onun için gerçekten milletimizin bir an önce bu akıldan, bu zulümden kurtulması lazım.

GÖZÜNÜZ DOYSUN AYIPTIR: Ama hâlâ gözünüzü kupon arazilerden geri tutamıyorsunuz. Gözünüz doysun sizin. Vallahi gözünüz doysun sizin. Ayıptır. Ama doymadığını da görüyorum. Bunlar üzücü haberler, ama ben size müjdeli bir haber vereyim. Yapamayacaklar. Açıkçası; yolcudur Abbas, bağlasan durmaz. Türkiye’nin tapusu, 86 milyon insanına ait. Onun için bu ortak evimizi güçlendirmeliyiz. Özellikle bu evi ekonomik, idari, siyasi, hukuki afetlerden korumak için kuvvetlendirmeliyiz. Her yöresiyle, her insanıyla, her etnik kökeniyle, her diliyle ortak evimiz. Eşitiz. Bu eşitliği koruyacağız. Ama esaslı bir dönüşüme muhtacız. İşte o dönüşüm süreci başladı, başlıyor.

Konuşmaların ardından İmamoğlu, hak sahiplerinden Hayrullah Türkoğlu ve Gülsün Kırma’ya anahtarlarını teslim etti.

Anahtar teslim törenine, CHP İstanbul Milletvekilleri Turan Aydoğan, Özgür Karabat ve Gökan Zeybek, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, CHP İBB Meclisi Grup Başkanvekili Doğan Subaşı ve İYİ Parti İBB Meclisi Grup Başkanvekili İbrahim Özkan da katıldı. (HABER MERKEZİ)

İmamoğlu: Seçimi Ekrem İmamoğlu kazanmadı ki be kardeşim, anlamıyorlar
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin