Getting your Trinity Audio player ready... |
İLKOKUL birinci sınıfta kendime yazılar yazardım, ilk O yazılar da çocuk doktoru olmayı istediğimi, çocukları çok sevdiğimden, onlarla aramda yakaladığım gizli yürek yoluna taşlar döşemenin planlarını yapardım.
Ayrıca bu yazdıklarımı da küçük pasajlar halinde defter ya da kitaplarımın köşelerine yazardım…
Çocuk Doktoru olamadım ama ‘’Hayatın Eğitim Dramalarında’’ Ergenlik dönemindeki birçok çocukla etkileşimim oldu… Sayısız anılarım var. Burada anılarımı anlatmayacağım tabii, zira onlarla bir kütüphane dahi kurulur, hatta henüz göremediğim bir Rami kütüphanesini de geçer, biraz reklam yapalım!
Kimileri eğitimle yazar olunmayacağı savını ifade etse de benim buna karşı duruşum var… Elbette her yazan, okuyan, yorumlayan eğitim almamıştır hatta bu kategoride o kadar çok değerlilerimiz vardır ki saymakla bitmez.
Yazarlık eğitimi almamış bile olsanız, bunun eğitimle birlikte iç içe-yüz yüze yürüdüğüne inananım… O zaman kadar görmediğiniz, anlamını bilmediğiniz, bir kelimeyi yazamazsınız, diğmi?
Ben de yazamam, tek bir kelime için internette kaç sayfa devşirdiğimi bilirim.
Buna rağmen özeleştirimi de yapmaktan geri dönmem… Benim Edebi Sanatlara her kategoriye ilgim olsa da yazım sanatlarında imla kuralarını İngilizce de grameri pek fazla bildiğim söylenemez… Zaten, zira görüyorsunuz ve zaman- zaman mesajlarla geri bildirimlerde bulunuyorsunuz, kimilerini de ben soruyorum… Bunu sormaktansa asla imtina etmiyorum.
Benim savımı karşı duran bir yazar bir röportajında ”Yazmayı bir insana nasıl öğretebilirsiniz ki? demiş…Konservatuvar okuyan bir öğrenciyle, alaylıyı ayni kategoride ne yazık ki göremiyoruz.. istisnalar var elbette… Ama bu konu dışı
Hatta bana göre siyasetçinin de eğitimsizi olmamalı… Olunca komik duruma düşüyorlar hepimiz bunu fark edebiliyoruz.
Bütün bu yazdıklarımın yanında eğer içimizi kaşıyan bir duygumuz yoksa yazmakla ilgili, boş zamanlarda daha farklı alternatiflerle uğraşırken yazmaya meyletmiş olanlar ertesi gün yazacaklarıyla ilgili kısa notlar, hatta otobüslerin camından yansıyan manzaralar, ulaşımda iken, ya da hiç tanımadığı biriyle herhangi bir sebepten giriştiği diyaloğu evirerek, çevirerek yazma gereği hissederse çekinmeden notunu alır.
Ama bu notunu yazınsal bir metin ya da makale haline dönüştürerek yazar… Ona bunu yazdıran birikimidir… Planlı istendik olan.
Gerçi Charles Bukowski” imla kurallarını asla kafaya takmadan yazdıklarıyla bir kuşağın hayatında iz bırakmayı başarmış ama ben buna karşıyım, hatalarımla her zaman yüzleşmeyi seçiyor, uyarı ve eleştirileri dikkate alıyor, eleştirenlere alınmıyorum… Bilakis Teşekkür ederim… Dilimin altından baklavayı çıkarayım da asla yeterli değil, daha çok, çok eğitim almalıyım, eksiklerim var olduğu sürece… Ben 7-8 yıl oluyor, bu konuda eğitimimi
Luset Kohen Fins’ten Yazarlık Atölyeleri kursunda, sertifika alarak başladım, Sonraki süreçlerde usta yazar dostlarımı takip ederek,
Yazmak; Öyle bir an gelir ki ”Yazmadan rahat edemediğiniz bir durum, olur… Afakanlar basması gibi bir durumdur yazmamak alışınca… Bir yaşam biçimidir,ayrıca…İnsanın spontan olarak okura verdiği mesaj kadar ,kendine de ayni oranda katkısı olur… Ben yazarak kendimi gevşetiyorum… Bir konu-olay v.s olan ilgili durumu; haklı ya da haksızlığımı, Egomun kıskacından kurtarmak için yazıyorum.
Bir defasında hatta her defasında kızınca herhangi bir nesneye, objeye, duruma öfkelenip aşırı reaksiyonum gösterebiliyordum önceden, bir kaç yerde okuduğum bir mite göre;
Öyle durumlar da öfkemi yazarak rahatlıyorum, önceleri hatta çoğu zaman mesaj olarak gönderiyordum… Şimdi yazıyorum ama siliyorum… Yazarken öfke kontrolü sağlamış oluyorum, kimi zaman silmeyi unuttuklarımda oluyor tabii, onlar gidiyor… O kadar olsun yani… Şans diyelim!
Aslında anlattığımdan görüldüğü gibi yaşamak için yazıyorum. Hep dediğim gibi, yazmadan nasıl yaşanır, bilemiyorum…
Anadan doğmayla yazar olunamıyor ama sanırım kalıtımsal bir etkisinin de var olduğu realitesini atlayamam. Yazar olan anne-babanın çocukları da bir bakıyorsunuz zaman gelip geçmiş o da yazıyor… Ama yine de bu yeteneklerin eğitimle desteklenmesi gerekiyor.
Güzel bir elbise giyen biri kendisi de fiziksel olarak güzelse ilk bakışta göze çarpabiliyor ama bir konu hk, görüşü sorulduğunda fire vermesi, sorulandan bihaber olması, toparlayamaması onu dejenere olmaktan koruyamıyor, geri plana itiyor.
İçinde yazmak olmayan bir hayat beni pek bağlamazdı kendine sanıyorum.Ayrıca yazdıklarımın çoğunu kendime yazıyorum, kırk kere okuyup uygulamam içindeJ
*Bu Zemheri ile Nisan ayının karıştığı içinizin ısınacağı güzel bir Pazar sabahı diliyorum.’’Sevgiler.