Getting your Trinity Audio player ready... |
ANITKABİR yıkılacak diyen, put diye heykellerine saldıran, beyinleri körelmiş, insan görünümünde yaşayan primat fosilleri…
İnsanlığınıza geri dönmek için şunları öğrenin… .
Atatürk’ün cismani varlığı aramızda olmasa da tinsel varlığı insanlık var oldukça akıl, düşünce, sevgi olarak yaşayacaktır.
Atatürk ilah değildir, peygamber değildir. İçimizden biridir ama kendisini tanıdıkça öğrendikçe hakkındaki bilinmezlerin sayısının kabardığı “İnsanüstü insan”dır
Atatürk öğrenmeye susayışın dinmeyeceği bir bilim konusudur
Atatürk Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun sözleriyle “Kendisini unutmayanlar için, tükenmez bir enerji ve optimizma kaynağıdır. Onu unutturmamak hepimize kutsal bir vatan borcudur.”
***
BULGAR yazar Paraşkev Paruşev “Demokrat Diktatör Atatürk” adlı eserinde şunları söyler:
“Atatürk bitmeyen bir konudur. Atatürk hakkında bunca kitap yazılmıştır başkasına ne lüzum var’ diyenler yanlış olurlar…
Seneler önce Atatürk üstüne araştırmalar yaparken ve kitabımı yazarken hep bu sualle karşı karşıya kaldım. Çünkü insan Atatürk’ün hayatı ve davasına daldıkça, derinleştikçe bu büyük adamın yeni yeni yanlarını keşfetmiş oluyor. Atatürk bütün yönleriyle tam araştırılmış değerlendirilmiş değildir.”
İngiltere eski başbakanı Lloyd George’un “İnsanlık tarihi birkaç yüzyılda bir dahi yetiştirebiliyor. Talihsizliğimize bakınız ki Küçük Asya’da çıktı” sözlerine Fransa’nın eski cumhurbaşkanlarından Eduard Harriot “Hangi dahi, dâhinin de üstünde” diye neden karşı çıkmıştı acaba?
Acaba neden General Mac Arthur Atatürk’le yaptığı görüşmesinin ardından “Dünyaya bir daha böyle bir insan gelmez” demişti?
Neden acaba Norveç’te başarısızlıktan korkanlara “Mustafa Kemal gibi düşün başarırsın” derler.
Neden dünya genelinde en çok heykeli olan yabancı devlet adamı Atatürk’tür.
Bizim göremediğimizi çok uzaklardan gören Fidel Castro “öldükten sonra da ülkesini yönetmeye devam eden tek lider” demişti Atatürk için…
Yıllardır laik cumhuriyetin temellerini yıkmaya çalışan bir yarı cahilin “Yolumuzun üstünde ölü bir inek var ilerleyemiyoruz” şeklindeki çirkef sözleri Küba liderinin saptamasının teyidi değil midir?
***
ATATÜRK asker olarak hiç bir savaşta yenilmemiş tek kumandandır
10 Kasın 1938 günü bir İtalyan radyosunun Atatürk’ün vefatını “Sezar, İskender, Napolyon ayağa kalkınız, Büyüğünüz geliyor” diye anons etmesi işte bu nedenledir.
Yakın bir geçmişte Japonya’nın Ankara büyükelçisi Nobuaki Tanaka “Japon kültür günleri” etkinliğine katılmak üzere geldiği Yozgat’ta vali Amir Çiçek’in kendisine Atatürk’ü tanıyıp tanımadığını sorması üzerine “Atatürk’ü tanımayan Japon büyükelçiliği yapamaz hatta Japon olarak da kabul edilmez. Atatürk’ü tüm Japonlar biliyor” demiştir
Atatürk halâ birçok yabancı devlet adamının örnek aldığı bir devlet adamıdır.
İngiliz tarihçisi Prof. Arnold Toynbee Atatürk’ün bu yönüne şöyle değinir:
“Öyle bir an düşününüz ki, Batı dünyamızda Rönesans, Reform. XII. yüzyıl sonunun bilimsel ve kültürel ihtilâli, Fransız ihtilâli ve endüstriyel ihtilâllerin hepsi bir insan hayatının içine sığdırılmış olsun ve bunlar kanunla zorunlu kılınsın. İşte Atatürk 1920 ile 1930 arasında, bu kadar kısa bir süre içinde ve hiçbir ülkede uygulanmamış en ihtilâlci bir programı gerçekleştirdi…”
***
ATATÜRK filozoftu…
Alman tarihçi Prof. Herbert Melzig Atatürk’ün bu yönüne şöyle değinir:
“Büyük Yunan filozofu Platon’un -Krallar filozof olsa ve filozoflar kralların tahtına otursaydı- şeklindeki dileği, iki bin yıllık tarihte gerçekleşmedi. Hâlbuki 20. yüzyılda ilk defa olarak Atatürk’ün şahsında Platon’un istediği gibi, kelimenin tam anlamıyla bunu görmekteyiz. O, dahi bir fikir adamı olarak mukadderatını ele aldığı ulusu ile birlikte atıldığı Kurtuluş Savaşı, ulusun medeni durumunu değiştirmiş bir inkılap ve diğer milletlerin haklarını da koruyan barış ile insanlığa muhteşem bir örnek vermiştir”
Atatürk’ün hayat felsefesini bizzat kendinden dinleyelim:
“Zamanında kitaplar karıştırdım. Hayat hakkında filozofların ne dediklerini anlamak istedim. Bir kısmı her şeyi kara görüyordu. “Mademki hiçiz ve sıfıra varacağız, dünyadaki geçici ömür sırasında sevinç ve mutluluğa yer bulunmaz” diyorlardı. Başka kitaplar okudum, bunları daha akıllı adamlar yazmışlardı. Diyorlardı ki: “Mademki sonu nasıl olsa sıfırdır, hiç olmazsa yaşadığımız sürece şen ve neşeli olalım.”
Ben kendi karakterim bakımından ikinci hayat görüşünü beğeniyorum, fakat şu sınırlar içinde: Bütün insanlığın varlığını kendi şahıslarında gören adamlar zavallıdır. Besbelli ki, o adam birey sıfatı ile yok olacaktır. Herhangi bir kişinin, yaşadıkça memnun ve mutlu olması için gereken şey, kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmaktır. Anlayışlı bir adam, ancak bu şekilde hareket edebilir. Hayatta tam zevk ve mutluluk, ancak gelecek nesillerin şerefi, varlığı, mutluluğu için çalışmakta buluyorum”
***
ATATÜRK nasıl oluyor da ekonomide, eğitimde, bilimde, sanatta, kültürde çağının 200 yıl gerisinde bir toplumda yaşanan kaos yumağından insan havsalasının alamayacağı kadar kısa sürede dünyayı hayretlere düşüren bir eser yarattı?
Bu sorunun yanıtını İngiliz gazeteci Grace Ellison Atatürk’ün kişiliğine ilişkin gözlemlerine dayanarak şöyle veriyor:
“Herhangi bir olayı derinliğiyle kavramak, çıkar yolu görüp birdenbire harekete geçmek iktidarı, O’nun eşsiz otoritesinin başlıca kaynaklarından biridir”
Bir şeye yapmaya karar verdiğinde önce zorlukları hesapladığını söyleyen Atatürk ise “Sonrası kolaydır. Milletim o işin yapılmasının gerekliliğine inandıktan sonra, yapılacak şey için kendimi görevlendiririm” der.
Savaş ustası Atatürk insanlık barışının da önderiydi.
Prof. Melzig Atatürk’ün insanlık barışına katkısı hakkında şunları söyler:
“Atatürk’ün reformları ve sözleri göklerde bayrak gibi dalgalanıyor. Bu bayrak dünyaya barışı getirecektir ve bizler, bu büyük insanın düşüncelerini bile takip edebilecek güçte değiliz. Istırap çeken dünyada barış ve esenliği yeniden kurmak ve insanlığın yalnız maddi değil, manevi gelişmesini sağlamak isteyenler Atatürk’ün iman verici ve yön göstericiliğinden örnek ve kuvvet alsınlar…”
İngiliz başbakanı Churchill Atatürk’ün vefatı sonrasında düşüncelerini şöyle açıklamıştı
“Savaşta Türkiye’yi kurtaran, savaştan sonra da Türk ulusunu yeniden dirilten Atatürk’ün ölümü, yalnız yurdu için değil, Avrupa için de en büyük kayıptır. Her sınıf halkın O’nun ardından döktükleri içten gözyaşları bu büyük kahramana ve modern Türkiye’nin Ata’sına layık bir tezahürden başka bir şey değildir.”
****
ATATÜRK ekonomistti…
Siyaset sosyolojisi bilimcisi Maurice Duverger, Atatürk’ün bu yönüne Le Monde Gazetesindeki yazısında şöyle değinmişti:
“Mustafa Kemal’in eseri İkinci Dünya Savaşı’na kadar Türkiye çapında değerlendirildi. Eski bir ülkenin modern bir ulus biçimine dönüştürülmesini tüm dünya takdirle karşılamıştı. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ise Kemalizm uluslararası bir boyut kazanmış ve Moskova ile Pekin’in güdümüne girmeyen üçüncü dünya uluslarına örneklik yapmaya başlamıştır.
Kemalizm, gelişmekte olan ülkeler için komünizmin alternatifi olarak görünmeye başlamıştır. Aşırı derecede planlı ve merkezi ekonominin yol açacağı zararlar, aşırı derecede liberal ekonominin yaratacağı zarar ve hatalar kadar büyük olacaktır. Bu durumun farkına varan, gelişmekte olan ülkeler, Kemalizm’in karma ekonomi sistemine yönelmektedirler”
***
ATATÜRK çevreciydi…
Dünya tarihinde çevreciliğin önemine dikkati çeken ilk devlet adamı Atatürk olmuştu.
**
ATATÜRK hümanistti.
İnsanlık kavramın, vicdanları arıtmaya ve hisleri yüceleştirmeye yardım edecek kadar yükseldiğine söylüyor ve şöyle devam ediyordu.
“ İnsanları mutlu edecek tek vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamaya yarayan hareket ve enerjidir. Dünyanın barışı içinde insanlığın gerçek mutluluğu, ancak bu yüksek ideal yolcularının çoğalması ve başarılı olmasıyla mümkün olacaktır.”
***
ATATÜRK bilim adamıydı…
Yaşamının son döneminde Türklerin kökeni ve Batık Mu kıtasıyla ilgili araştırmalar yapıyordu Eğer ömrü yetseydi belki de sansasyonel keşifleri olurdu
İnsanlığın Türklüğün tarihini İslamiyet’in tarihini çok iyi bilen, notlar çıkararak 3997 kitap okuyan bir bilge entelektüeldi
****
ATATÜRK Sosyal Antropologdu…
Meksika’ya gönderdiği Tahsin Mayapetek Türk kültürü ve Maya kültürü arasında köken olarak ortak özellikler olduğunu ortaya çıkarmıştı
***
ATATÜRK dilciydi…
Geometrik şekillerin, terimlerin Türk diline uygun şekilde değiştirilmesi silahlı kuvvetlerde rütbe isimleri Atatürk’ün eseriydi
****
ATATÜRK Yazardı…
Birisi geometri konusunda olmak üzere dokuz kitap yazmıştı
***
ATATÜRK gazeteciydi…
“Minber”, “İrade-i Milliye” ve “Hâkimiyet-i Milliye” adlı üç gazete çıkarmıştı.
Hitabet ustası Atatürk şairdi de…
İşte Atatürk’ün gençlik yıllarında yazdığı şiirlerden birisi;
HAKİKAT NEREDE?
Gafil, hangi üç asır, hangi on asır
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarihler söylememiş bunu
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
Dinleyin sesini doğan tarihin,
Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak
Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin.
Asya’nın ortasında Oğuz oğulları,
Avrupa’nın Alplerinde Oğuz torunları
Doğudan çıkan biz
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz
Türk sadece bir milletin adı değil,
Türk bütün adamların birliğidir.
Ey birbirine diş bileyen yığınlar,
Ey yığın yığın insan gafletleri
Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde,
Hakikat nerede?
****
…ve başöğretmenimiz tarihte benzerine rastlanmamış bir devrimciydi.
”İnsanüstü insan” demek hiç de yanlış olmasa gerek…