Dünden bugüne Lozan efsaneleri… Tarihçi Solak: Milleti böldüğü için iddiaları ciddiye almak lazım

z1
Getting your Trinity Audio player ready...

Lozan Antlaşması, Türkiye’nin bağımsızlığını güvence altına alan bir anlaşma olarak tarihe geçti

Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkmasıyla başlayan Kurtuluş Savaşı, askeri olarak Yunan ordusunun İzmir’i terk etmek zorunda kaldığı 9 Eylül 1922’de başarıyla sonlandı.

Silahlı çatışmaların bitmesiyle diplomasi devreye girdi ve kalıcı barış anlaşması için görüşmeler başladı.

23 Nisan 1922’de yeniden başlayan ve 3 ay süren müzakerelerin sonucu olarak 24 Temmuz 1923’te İsviçre’nin Lozan kentinde tarihe “Lozan Barış Antlaşması” diye geçecek bir anlaşmaya varıldı.

Antlaşma; Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) temsilcileriyle İngiltere, Fransa, SSCB, Japonya, Bulgaristan, İtalya, Romanya, Yugoslavya, Yunanistan, Belçika ve Portekiz arasında imzalandı.

Antlaşmaya Türkiye adına İsmet İnönü imza attı. Atatürk’ün antlaşmayla ilgili olarak “Bu antlaşma, Türk ulusuna karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir yok etme girişiminin yıkılışını bildirir bir belgedir’” sözleri Türkiye açısından önemini de gösteriyor.

Antlaşma ile Türkiye’nin bugünkü sınırları ve bağımsızlığı da tanınmış oldu.

Gizli maddeleri olduğu iddia edildi

Ancak bu antlaşma zaman içerisinde Türkiye’de belki de üzerinde en çok iddia üretilip, efsane yaratılan konularından biri haline geldi.

İddialara göre Lozan Anlaşması’nda açıklananlar dışında bir de gizli maddeler vardı.

Bu gizli maddelerden biri de Türkiye’nin petrolünü ve değerli madenlerini çıkarmama sözüydü.

Bu ve daha farklı iddiaların hepsinin ortak noktası ise Lozan’ın bilinen maddelerin 100 yıl sonra yani antlaşmanın 100’üncü yılı olan 2023’e girildiğinde geçersiz olacağı ve buna karşın açıklanmayan gizli maddelerinin ise yürürlüğe gireceğiydi.

Beklenen yıl 4 gün önce geldi ve 2023’e girildi. Sosyal medya bunun da etkisiyle Lozan Antlaşması’na dair bu iddialarla alay eden paylaşımlarla doldu taştı.

Her ne kadar mizahi yönü olsa da Lozan’a dair iddiaların siyasi bir yönü de var.

Çünkü bunlar yıllar boyunca daha çok Atatürk’e, laikliğe ve üniter yapıya dair eleştirileri olan kesimler içerisinde yer alan kimi kişilerce ağırlıklı olarak dillendirildi.

İnternet kullanımın yaygınlaşması da iddiaların önünü kesmediği gibi yeni komplo teorileri de eklenerek daha geniş kesimlere yayılmasına neden oldu.

Söylentiler devam edince Bahtiyar Süha adlı kişi, 20 Mart 2022’de Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) kanalıyla Lozan’da gizli maddeler olup olmadığını ve bunların madenleri çıkarmaya engel olup olmadığını sordu.

 

CİMER’den Lozan’a dair verilen cevap

 

CİMER’e “Lozan’da gizli maddeler var mı” diye soruldu

13 Nisan 2022’de CİMER Hukuk Merkezi’nden sorulan soruya cevap verildi.

Cevapta “Sayın Bahtiyar Süha T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CIMER) 20 Mart 2022 tarihinde yapmış olduğunuz 2201301208 sayılı başvurunuz incelenmiştir. Lozan Barış Andlaşması’nda gizli maddeler bulunmamakta olup, maden çıkartmamıza engel teşkil eden herhangi bir madde yer almamaktadır. Lozan Barış Andlaşması metnine bakanlığımızın internet sitesinde bulunan ‘kaynaklar-kurucu andlaşmalar linkinden ulaşılabildiği hususunda bilgilerinizi saygılarımla rica ederim” denildi.

Peki Lozan nasıl oldu da efsanelere konu oldu? Bu iddiaların temelinde ne vardı?

Tarihçi Mustafa Solak, sorularımızı yanıtladı.

Mustafa Solak / Fotoğraf: Twitter

 

“Gizli antlaşma iddiasının kökeni 1940’lara dayanıyor”

Lozan Barış Antlaşması’nın “gizli maddeleri”nin olduğu efsanesi nasıl ortaya çıktı?

Lozan Barış Antlaşması’nın metni dışında ayrıca 21 maddelik ek protokolden oluşan “gizli” bir antlaşmanın varlığı iddia ediliyor. Kökeni 1940’lara dayanıyor diyebiliriz. Cumhuriyet tarihinin çarpıtıldığı, Atatürk’ün İngilizlerin adamı olduğu, Lozan karşılığı saltanattan, hilafetten vazgeçildiği, kısaca “yalan söyleyen tarih utansın” şeklinde tarih anlatısının bir ürünü olarak ortaya çıktı.

 

İddialardan biri de gizli maddelerin antlaşmanın imzalandığı İsviçre Lozan’daki Beau-Rivage Palace Oteli’nin kömürlüğünde imzalandığı iddiasıydı

“Otelin kömürlüğünde imzalandığı” bile iddia edildi

Ne gibi iddialar dillendirildi?

“Gizli” denen maddelere göre madenlerimizi 2023’e kadar çıkaramayacak, boğazlar üzerindeki hâkimiyetimizden 25 Nisan 2023’te tamamen vazgeçecek, Fener Patrikhanesi’nin ekümenik olduğunu kabul edecekmişiz. Ayasofya Patrikhane’ye devrolunacakmış. Uygulama imkanı kalmayan Sevr Antlaşması’nın bazı maddeleri de yine 24 Nisan 2023’ten başlamak üzere hayata geçirilecek, öncelik Ermenistan, Lâzistan ve Kürdistan projelerine verilecekmiş. Hatta Lozan Antlaşması 2023’te sona erecekmiş. Bu gizli antlaşma 24 Temmuz 1923’te Lozan’daki Palace Oteli’nin kömürlüğünde Türkiye Hariciye Vekili İsmet ile İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri Sir Horace George Montagu Rumbold tarafından gizli olarak imzalanmışmış…

“Tarih eğitimi almış öğretmenler arasında bile efsanenin alıcısı var”

Bu iddialar belli kitlelerde etkili oldu mu? 

Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER), Lozan Antlaşması’nda gizli madde olmadığını belirttiği halde bu iftiranın oldukça çok inananı var. Ortaokulda, lisede, üniversitede tarih dersleri almış öğretmenler arasında bile bu efsanenin alıcısı var. Gerisini siz düşünün.

Lozan’da gizli madde olduğunu iddia edenlerin cevaplayamadığı sekiz soru 

Peki iddiaları dile getirenlerin sizce hangi noktalarda çelişki içindeler?

Bunları iddia edenler şu sorulara yanıt verme gereği duymuyor:

– Siz hiç 100 yıl sonra uygulanmak üzere yapılan antlaşmaya rastladınız mı?

– Emperyalist devletler antlaşmanın 2023’te sona ereceğini aradan geçen 100 yıla rağmen neden hatırlatmıyorlar?

– Sıradan vatandaşın bildiğini hükümetlerimiz neden bilmiyor?

– Devlet yöneticileri bilmiyor ve antlaşma devletin arşivlerinde yoksa emperyalistler neye dayanarak antlaşmanın gerçekliğini kabul ettirecekler?

– Emperyalistler, hedefleri önünde engel gördükleri Atatürk’ü Türk milletinin gözünden düşürmek için neden 100 yıl sonra açıklamayı düşünsünler?

– Neden 35, 50 yıl değil de 100 yıl?

– “Cumhuriyetin 100. yılı” deyip sansasyonel etki yaratıp halkı tavlamak için olmasın?

– Emperyalistlerin böyle bir antlaşmayı imzalayacak kadar güçleri var da neden 100 yıl sonrasına bırakıyorlar?

– İnönü’yle gizli antlaşma yapanlar, TBMM’ce onaylanmadıkça bu antlaşmanın “yok” hükmünde olduğunu bilmezler mi?

– “Meclis onayladı” ise tutanaklar nerede? “Tutanaklar da gizli” ise ve gizli maddelere erişenler nereden ve nasıl erişti?

– Bunu iddia edenler, iddialarını neden ispat etmiyorlar? Lise öğrencisinin aklına gelen bu sorular, Lozan’ın 2023’te sona ereceğini savunanların aklına gelmiyor mu?

“Türkiye’nin en büyük şehir efsanesi”

Türkiye tarihinin en büyük şehir efsanesi diyebilir miyiz?

Diyebiliriz. Çünkü cumhuriyet tarihine, Atatürk’e, devrime saldırının rastlayabildiğim en büyük yalanı bu. Yılbaşından bu yana sosyal medya “kazmayı, küreği aldım, bahçede maden arıyorum” şeklinde paylaşımlarla dolu. Güya Lozan 2023’te sona erecekti ya! İnananı da dalga geçeni de bol. İftira atanların ispatlaması istenmiyor. Ne de olsa “gizli”, “İngilizler tek kurşun atmadan İstanbul’dan ayrıldı”, “İslam dininin koruyucusu hilafet kaldırıldı” çarpıtmasıyla, “tepenin, ovanın bu tarafında petrol çıkarılıyor da diğer tarafında neden çıkarılmıyor” gibi basit düşüncelerle beslenince Atatürk ve cumhuriyeti kuranlar üzerinde soru işareti yaratmak kolaylaşıyor.

 

Lozan Antlaşması’nı Türkiye adına İsmet İnönü imzaladı

 

“Milleti kutuplaştırdığı, böldüğü için iddiaları ciddiye almak lazım”

Bu efsanenin yayılmasında inananlar kadar inanmayanların da etkisi oldu mu?

Kimileri “deli saçması bunlar, ciddiye almaya, zaman kaybetmeye değmez” diyerek bu iddialara yanıt vermekten kaçınıyor. Oysaki sustukça, “bakın yanıt veremiyorlar” diye düşünülerek daha da pervasızlaşıyorlar. Başka iftira ve çarpıtmalarda bulunma cesaretleri artıyor. Dolayısıyla gençlerimiz, milletimiz, hatta öğretmenlerimiz kolaylıkla yanlış bilgiyle doldurulabiliyor. Bu efsane, Türkiye’nin önündeki engellerin sebebinin bir kesim üzerine yıkılması yönündeki ihtiyaca da yanıt verdiğinden güncel bir yönü var. “Beyaz Türkler, İsrail, AB, ABD yanlıları olmasa madenlerimizi çıkaracağız, Türkiye uçacak” diyen bir kesimin kendi gibi düşünmeyenlere yönelik hınç duymasına da vesile kılınıyor. Çünkü bu hınç ile emperyalistlere verilen taviz, başkalarına yıkılabiliyor. Dolayısıyla milleti kutuplaştırdığı, böldüğü için ayrıca ciddiye almak gerekir.

“Yazılar yazıp, broşürler dağıtılarak yanlış bilgiler düzeltilmeli”

Sizce ne yapılmalı?

Otobüsle, uçakla seyahat ederken her yerde maden çıkarıldığını gördükleri halde “Lozan Antlaşması madenlerimizi 2023’e kadar çıkarılmasını önlüyor” şeklinde konuşmaları, cehaletle değil, bilgiyle olanaklıdır. Lozan’ın 2023’te sona ereceğine inananlara “cahil” deyip gülüp geçmemek, aksine üzerinde ciddiyetle durmak gerek. Çünkü birbirine kinlenen iki toplumsal kesim olarak kutuplaşma sürecek. Bu efsaneye inanan herkesin art niyetli olması olanaklı olmadığına göre tarih algılarını düzeltmek gerek. Bu noktada CİMER’in yanıtı önemli. Biz tarihçiler Lozan’ın gizli maddeleri olmadığını, 2023’te sona ermeyeceğini belgelerle anlatsak da bir devlet kurumunun yanıtı da değerlendirilmelidir. Ayrıca yazarlarımız, öğretmenlerimiz, kurumlarımız “Lozan’ın gizli maddeler var mı?”, “Lozan 2023’te sona eriyor mu?” gibi başlıklarla yazılar yazmalı, etkinlikler düzenlemeli, broşürler hazırlamalıdır. Böylelikle yanlış bilgiler düzeltilmeli.

 

© The Independentturkish

Exit mobile version