Getting your Trinity Audio player ready... |
Maraş katliamı!
Muğla Cezaevi.
Mahsunuz!
Aşka dair;
Bir gün daha bitti.
Akşam yeni bir geceye,
gece,
yeni bir güne gebe.
Kırmuzı bir çizik daha o kara yazgılı alına.
Vebali ise senin boynuna.
Bir boğum,
bir boğum daha sarkık ve asık suratlarımıza.
Gözpınarlarımızla ıslanan yastıklarda,
ay’a karşı ıssız,
bir o kadar da derinlerden derin gece de…
Ben çay’cıyım -severim-;
Mahpusta,
görüş günleri sonrası,
bir başkaydı aşk,
hüzünlü akşamlarda.
Kimimiz tütün sararken ranza diplerinde,
kimimiz vururdu,
inceden dertli sazın teline.
Köyler de,
yoksul mahalleler de,
kenar evler de serpilip gelmiştik her birimiz.
Sabahlara yıldız toplayan,
sanata,
şiire aşık,
bıyıkları terlememiş,
serpilip gelişmemiş.
Memeleri henüz büyümemiş,
körpecik,
şair adaylarıydık her birimiz…
Yakın zaman Muğla’dan sonra,
Metris’te,
çok daha iyi anımsıyorum;
İnceden bir terennüm,
aşka susamış yürekler de,
açlıktan,
işkenceden arta kalan zamanlar da,
çatlak dudaklarımız da;
Vururduk kah bam teline,
kah cümbüşün dibine,
kalorifer demirleri ritim tutturur.
Mısraları yüreklere vura vura sırayla birer birer,
yontardık duyguları,
inceden inceye işlerdik heceye…
Küflü mazgallar ardında;
Cin gibi,
namluya sürülmüş fişek misali gözlerimiz olsa da,
dilimiz de direniş türküsü,
bir yanımız yorgun,
yenikken serin aralık gecesinde,
bir yanımız hala umutlu,
doğacak her yeni güne el sallamakta.
Öyle ya;
el avuç boş,
gönül desen zaten hep nahoş.
İnce bir sızı,
inceden,
diş geçiren geçirene,
iç geçiren geçirene…
Gecenin bu vakitleri;
Kaba işkence sonrası,
Muğla cezaevine ‘konuşlandırıldım’
“Sen;
Sen kimsin ki Maraş’a ağlarsın,
iki diz üstüne çöküp ağıt yakarsın?..” dediler.
Yürek eksik,
bir yanın/sol yanın eksik,
yarının zaten eksik be gözüm…
Demir pencereler,
parmaklıklar ardında da,
yalnızlık hep bize konuk.
Ağır,
demir kapılar ise hep ayrılık.
Aşk için konuş desen,
satırlar da zora ki ancak hece hece.
Koğuşların tavanı bile suspus olmuş.
Söz de kaçak,
çay bile kesmiyor,
her şey ağraz,
kekeme…
Yine de gülüm;
Gecenin,
simsiyah kağıdına dökerken yüzümü,
içimin med cezir halleri,
kristalize olmuş.
Yaldızlı gözyaşları ile seher yeline yazıp hüzünü,
kirpik ıslak,
dil suskun,
kalp paramparça kırık.
Maraş’ta acı büyük;
İzmir’den kopup gelmiş,
yari,
yareni ardında yetim bırakmış,
aşka gurban,
bıçkın yürekte,
arzular uçsuz bir umman,
gönüller ise yanık mı yanık…
Biliyor musun gülüm;
“Çok geride kaldı Maraş,
toprak oldu ölenler” mi demeli?
Her yer puşt zulası!
Kavuşamayan,
yüreklere artık her yer gurbet,
her yer sıla.
Nasıl bir yaşamsa,
her şey işkence.
Dem çeker bir yanımız,
kıvranır sancılar içinde,
yaş döker bir yanımız.
En önemlisi de;
Kel kalsak bile,
zemherinin ayazında,
çaresiz değiliz.
Umutlar hep yarına gebe…
Şiir Sevdanın Militanıdır!
Aşk Örgütlenmektir!
Şiir ve Yorum:
Atilla YÜCEAK
(Bitmeyen yalnızlık)
Görsel Sanatçı:
Feryal HİVRON
Bağlama Ustası:
Ufuk KARTAL
Dinleyelim mi!
Başlat:
0:17