Getting your Trinity Audio player ready... |
Hollanda, Nazi korkusuyla titrerken 24 Ocak 1939’da, 12 İsveçli parlamenter, İngiltere Başbakanı Neville Chamberlain‘i Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi. Buna gerekçe olarak da Chamberlain’in, Eylül 1938’de Hitler’le yapılan Çekoslovakya’nın Sudetenland bölgesinin Almanya’ya devredildiği Münih Anlaşması‘yla dünya barışını kurtarmış olması gösterildi. Adaylık mektubuna göre Chamberlain, “Bu tehlikeli dönemde dünyanın bir bölümünü korkunç bir felaketten kurtaran” adamdı.
Chamberlain’in aday gösterilmesinden üç gün sonra İsveçli Parlamenter ve Sosyal Demokrat Erik Brandt, Norveç Nobel Komitesi’ne bir mektup göndererek Alman Şansölyesi Adolf Hitler‘i Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi.
ERİK BRANDT’IN MEKTUBU
Norveç Nobel Komitesi’ne,
1939 yılı Barış Ödülü’nün Almanya Şansölyesi ve Führer Adolf Hitler’e verilmesini alçakgönüllülükle öneriyorum. Milyonlarca insanın görüşüne göre, bu son derece saygın ödülü dünyadaki herkesten daha fazla hak eden adam Hitler’dir. Otantik belgeler, Eylül 1938’de dünya barışının büyük bir tehlike altında olduğunu ortaya koymaktadır. Belgelere göre yeni bir Avrupa savaşının patlak vermesi sadece bir an meselesiydi. Bu tehlikeli dönemde dünyanın bu kısmını, korkunç felaketten kurtaran kişi, hiç şüphesiz Alman halkının büyük lideriydi. Bu kritik anda, bir dünya savaşı başlatabilecek güce sahip olmasına rağmen, silahların konuşmasına izin vermedi.
Daha önce ünlü kitabı Kavgam‘da (Kutsal Kitap’tan sonra belki de dünyanın en iyi ve en popüler barış edebiyatı) belgelenen barışa olan büyük sevgisi ve barışçıl başarısı ile Avusturya’nın ilhakı Adolf Hitler, Sudetenland’daki yurttaşlarını güç kullanmaktan kaçınarak özgürleştirdi ve anavatanını büyük ve güçlü kıldı. Muhtemelen Hitler, savaş çığırtkanları tarafından rahatsız edilmez ve rahat bırakılırsa, Avrupa’yı ve tüm dünyayı huzura kavuşturacaktır.
Ne yazık ki, Adolf Hitler’in barış için verdiği mücadeleyi hâlâ göremeyen çok sayıda insan var. Bu gerçekten hareketle, Hitler’i Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermek için, İsveçli parlamenterlerin, İngiltere Başbakanı Neville Chamberlain’i aday gösterdikleri bu zamandan daha doğru bir an bulamazdım. Parlementlerin adaylık önerisi iyi düşünülmemiştir. Chamberlain’in, Hitler’in barış mücadelesine gösterdiği cömert anlayışla dünya barışının kurtarılmasına katkıda bulunduğu doğru olsa da, bu ödül Chamberlain’in değil Hitler’in hakkıdır! Avrupa’nın büyük bölümünde hâlâ hüküm süren barış için öncelikle Hitler’e teşekkür edilmelidir. Bu adam, geleceğin barışı için bir umut kaynağıdır.
Chamberlain, barışın sağlanmasındaki payını açıkça iddia edebileceğinden, Barış Ödülü’nün küçük bir kısmına sahip olabilir. Ancak yapılması gereken en doğru şey, Adolf Hitler’in isminin yanına başka bir isim koymayarak, ismine gölge düşürmemektir. Adolf Hitler, her halükarda Tanrı vergisi bir barış savaşçısıdır ve dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca insan, yeryüzündeki bu Barış Prensine umutlarını bağlamıştır.
Stockholm, 27 Ocak 1939
“İRONİK BİR ŞAKA”
Hitler’in adaylığı, İsveçli komünistler, sosyal demokratlar ve liberal anti-faşistler arasında bir protesto hareketine yol açtı. Erik Brandt’ın deli, beceriksiz ve işçi sınıfının değerlerine ihanet eden biri olduğu iddia edildi. Farklı dernek ve kulüplerde verdiği tüm konferanslar iptal edildi. Brandt şiddetli tepkiler karşısında şaşkına uğradı.
Erik Brandt İsveç gazetesi Svenska Morgonposten ile bir röportaj yaptı. Röportajında, Hitler’in aday gösterilmesinin bir ironi olduğunu açıkladı. Chamberlain’in aday gösterilmesi Brandt’ı, Hitler’e ve Nazizme karşı bir provokasyon olarak Hitler’i aday göstermeye kışkırtmıştı. Münih Anlaşması’nın sonucunda, Batılı güçlerin barışa ulaşmak için Sudetenland’ı teslim ederek Çekoslovakya’yı sırtından bıçaklandı.
Brandt’a göre, Chamberlain de Hitler de Barış Ödülünü hak etmiyordu. 1939 sonbaharında İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesinin ardından Nazi karşıtı Trots Allt gazetesinin editörüne yazdığı bir mektupta Brandt, “İroni yolu ile Hitler’i Barış Ödülü’ne önererek, onu dünya barışın bir numaralı düşmanı yapmak ve utanç duvarına çivilemek…” istediğini açıkladı.
Ancak adaylığa tepkiler çok şiddetli olunca ve İsveç’teki çoğunluğun Hitler’in aday gösterilmesinin ardındaki ironiyi anlamadığı anlaşılınca, Brandt birkaç gün içinde, 1939 yılı için son aday gösterme tarihi olan 1 Şubat’ta, Norveç Nobel Komitesi’ne yazdığı bir mektupla adaylığını geri çekti.