Getting your Trinity Audio player ready... |
Merdan Yanardağ’dan İlahiyatçı Fatma Yavuz’a Selam Özgür Düşünceye!
Yaşam tarzınız farklı olabilir… İnançlarınıza sımsıkı bağlı yaşayan birisi olabilirsiniz… Amla bilin ki, özgür düşüncenin olmadığı yerde hayat ilerlemeyecektir; ufkunuz ve yaşam olanaklarınız büyümeyecektir… Acının, mutsuzluğun, yanlışların ardı arkası kesilmeyecektir. Kötülüklerin ve kötülerin, yalanların, yanlışların farkına varamayacaksınız… Olmadığı bir kisveye bürünmüş iktidar sahipleri sizi yanlış yerlere sevk edebilecekler, gerçeklerin üstünü örtebileceklerdir…
Merdan Yanardağ ve onun TELE 1’ini zamanım oldukça (televizyonu yalnız akşam izlerim ve aynı kişilerin yer aldığı, yavan bakış açılarının hep aynı şeyleri yinelediği programlar canımı sıkar) izliyorum… Merdan Yanardağ güne ilişkin eleştirel bakış açısını tarihten gelen bir diyalektiğe de büyük ölçüde başarmış ve değerlendirmelerini oldukça gerçekçi ve devrimci bulduğum bir yazar ve yorumcu… Hani arada bir, keşke şunu da söyleseydi, konuyu şununla bütünleseydi gibi şeyler de düşünmüyor değilim ama tarzını toplumsal açıdan oldukça yararlı buluyorum…
TELE1’in bir programına katılan bir TİP milletvekili kadın, Diyanet ve İmam Hatip okullarıyla ilgili eleştirel bir şeyler söyledi diye televizyonu üç gün kapattılar. Hâlâ bu ülkede hâlâ demokrasi var diyenlere, kargalar bile güler… Hele de iktidara kapı kulluğu yapan RTÜK’ün kendini mahkeme yerine koyup verdiği o hüküm yok mu? Yazıklar olsun…
Memleket baştan aşağı pazarlamaya çıkarılmış; bir avuç müteahhit ve Batılı emperyalist şirketler için memleketin dağı taşı, üreticinin alın teri yağma Hasanın böreği gibi görülmüş, şeker fabrikalarının, kâğıt fabrikalarının kapılarına kilit vurulmuş, bir yılda şekere %400 zam gelmiş, ithal kâğıt fiyatları tavana vurmuş, hayat pahalılığı milletin boynuna bir cendere gibi oturmuş iken en küçük bir itiraza, karşı sese de tahammül edilemiyor…
Bir de biz “kimsenin yaşam tarzına karışmıyoruz” yalanı söylenmiyor mu? İnsan kendini tutamıyor, ağzına gelen en sunturlusundan küfrü “yalansa…” diye başlayarak sıralamadan edemiyor…
Başkalarının yaşam tarzına karışmıyor ve ona göre davrandığınızı söylüyorsanız bu ülkenin sağ ve muhafazakâr-dindar kesiminde çok az rastlanan bir insandan ilahiyatçı yazar Fatma Yavuz’dan örnek alın biraz… İranlı kadınlara dinbaz mollaların yaptığı zulme karşı saçlarını kesti, bir İmam-Hatip mezunu olarak İmam-Hatiplere karşı şaka yollu bir şeyler söylediği için hapse atılan şarkıcı Gülşen için “Gülşen’i çakallara yem ettirmeyeceğiz” dedi. Kutluyorum bacım seni… Gerçek inanan sensin… Diğerleri inançlarını çıkarlarına ve makamlarına kılıf olarak geçiriyor yalnızca…
Kâğıt fiyatları can yaktığı için kitap fiyatları da çok arttı. Kitap basımı çok zorlaştı. Sanıyorum iki elin parmaklarını geçmeyecek sayıda yazara ait, medyanın da desteklediği bazı kitaplar dışında kitap basımı da yakın gelecekte mümkün olmayacak. Ne gerek var canım, kitaba, kâğıda… Lüks makam araçlarıyla, özel uçak filolarıyla, koruma ordularıyla memleketin varını yoğunu bütçesine katarken vicdanı sızlamayanlar var ya… Devir onların devri, susalım ve alkışlayalım…
Ama susmayacağız… Yine gecemizi gündüzümüze katıp okuyacağız, araştıracağız, yazacağız. Yaşanmış güzel tarihleri, şanla şerefle başarılmış işleri unutturmayacağız. Gelecek güzel günler için yol göstermeye, örgütlü olmaya, özgürce konuşmaya çağıracağız herkesi; alnı ak, helal ekmek yiyerek yaşayan insanlarımızı ve onların haklarını yalnız bırakmayacağız…
Kitaplar, ancak okurlarla yaşayacak… Umutla ve inatla devam ediyoruz sabahları karşılamaya… Adalet için, iyilik, güzellik, doğruluk için, çocuklarımızın gelecek güzel günleri için mücadeleye devam ediyoruz…
Selam olsun Merden Yanardağ’a ve TELE-!-1, selam olsun İlahiyatçı Fatma Yavuz’a, selam olsun okuyana, yazana…
Ankaralı dostları Pazar günü kitapla dayanışmaya çağırıyoruz…