Advert
  1. Haberler
  2. Siyaset
  3. Y formülü ile geldiler, Yiye, Yiye, Yiye ülkeyi bitirdiler…

Y formülü ile geldiler, Yiye, Yiye, Yiye ülkeyi bitirdiler…

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Getting your Trinity Audio player ready...

ABD’deki Yahudi lobisinin bir Rum /Yahudi melezine verdiği desteği de arkalarına alarak, Yoksullukla, Yolsuzlukla, Yasaklarla mücadele diye 3Y formülüyle geldiler 20 yılda üstüne 1Y, 2 S daha eklediler.

Konuya girmeden önce ayrı bi parantez açarak kişileri etnik kökenlerinden ötürü eleştirel şekilde gündeme getirmenin insanlık kusuru olduğunu bir kere daha vurgulamak isterim.

Ancak ailesi Pontus devletini ihya etmek amacıyla nüfus çoğunluğunu sağlamak için Gürcistan’daki Rumlara yapılan çağrı üzerine gelen ve her şeyimizi borçlu olduğumuz Atatürk’ü kastederek “Yolumuzun üstünde ölü bir inek var ilerleyemiyoruz” diyen…

Devletin temel kuruluş ilkelerini çiğneyen, “Türk” diyemeyip “Türkiyeli” diyen ve ülkemizin kremasını yiyen kişinin şeceresi de konuşulur, sözünü ettiği yoldan ötürü yargılanması da gerekir.

Konuya döneyim…

Soygunlar, Yalanlar, Sahtekârlıklar…

Ortaya çıkan sonuç ülkenin günümüzdeki perişan hali…

Bu hale düşürülene kadar neler yaşanmadı ki?

Onu henüz hiç kimse tanımazken bir zamanlar Ilıcak’ların Tercüman gazetesinde yayınlanan “At, eşek etinden sucuk üretip polisle başının derde girdiği” haberiyle müşerref olduk.

1989 yerel seçimlerinde Beyoğlu Belediye başkanlığına aday olup kazanamayınca sonuçlara itiraz eder. İtirazı kabul edilmeyince görevli hâkime “Sarhoş kafayla kara veremezsin” diye çatınca hâkimin şikâyeti üzerine suçüstü yapılarak bir hafta sağmalcılar ceza evinde tutuklu kalır.

Araya bir de Sultanbeyli’de ormanlık alanda kaçak gecekondu yapıp polis tarafından bir süre gözaltına alındığı olay sıkışmıştır.

Yasalarla başının derde girdiği son olayı Aralık 1997’de İBB Başkanı iken Siirt’te topluluğa yaptığı konuşmada “Minareler süngü, kubbeler miğfer; camiler kışlamız, müminler asker” Sözleriyle halkı sınıf, ırk, din, mezhep farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği gerekçesiyle hakkında açılan dava sonucunda 10 ay hapis cezasına çarptırılışı oldu.

Aldığı ceza uyarınca muhtar bile olamayacaktı

12 Eylül faşizmine karşı CHP’ye zarar gelmemesi için Genel Başkanlıktan istifa ederek Cuntaya karşı mücadele ederken kendine katılmasını İsteyen Bülent Ecevit’e sırtını dönen Deniz Baykal’ın Cumhurbaşkanlığı vaadine kanıp “Herkesin siyaset yapmaya hakkı vardır” diyerek yaptığı hülle ile devletin en üst makamına kadar yükseldi.

Sadece halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği için değil, İBB başkanlığı döneminde hakkında 12 adet yolsuzluk dosyası açılan, İTO Başkanı Mehmet Yıldırım ve Koç Holding Başkanı Rahmi Koç’a göre bu yolsuzluklarla bir milyar dolar servet sahibi olmuş birinin siyasi hayatı zaten bitmiş olmalıydı.

Oysa ilerledikçe ilerleyecek ve yolsuzluk mesleğinde çıraklık, kalfalık dönemlerinden geçerek ustalık dönemi başlayacaktı.

İBB yönetiminde iken yolsuzluk dosyalarında adı geçen suç ortaklarının çoğu Bakan, milletvekili, kamu yöneticisi olarak hünerlerini göstermeye devam ettiler, ediyorlar.

Sanki farkında olmadan erken uyarı sistemi yapıyormuş gibi “Eğer zengin olursam yolsuzluk yapmışımdır” diyordu.

Hem de ne zenginlik.

17-25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu sırasında küçük mahdumuna verdiği ve sosyal medyada canlı olarak izlenen “sıfırla oğlum sıfırla..” komutu ile dolarların avroların gizli köşelere kaçırılması…

Ayakkabı kutularında istiflenmiş dolarların, avroların görüntüleri çırılçıplak gerçekler olarak yolsuzlukta siyasi iktidarın ne kadar ustalaştığının, ne kadar yaratıcılık kazandığının göstergesi.

AKP iktidarının başlangıç yıllarında AKP Hatay milletvekili Fuat Geçen’in seçim bölgesindeki “Ali Dibo” skandalı diye anılan yolsuzluklara karşı haykırışını hatırlıyor olmalısınız.

Geçen “Yaraya tuz olmaya geldik Tuz koktu. Yolsuzlukla değil, yolsuzlukla mücadele edenle mücadele ediliyor” diyerek eleştirilerini parti yönetimine aksettirince parti içi tesanütü bozmak suçlamasıyla partiden kovuldu

İşte 3Y mücadelesinden biri

***

YOKSULLUKLA mücadele diyorlardı. Mücadele yoksuldan alıp zengine vermek, yeni zenginler yaratmak, İtibardan tasarruf olmaz diye, yoksulluğu en dine vurmuş insanlarımız karın doyurmak için çareyi çöp yığınlarında ararlarken saray sefahati soytarılığı mücadelesine döndü.

Tam bir soygun düzeni

***

YASAKLARLA mücadele edeceklerdi.

AKP iktidara gelene kadar yıllık ortalama mahkûm sayısı 50 ile 70 bin arasında sürerdi

2000’li yıllardan itibaren özellikle de son 15 yılda mahkûm sayısı 300 binlere yükseldi.

Yeni Hapishaneler yapılıyor ama ihtiyaca yetmiyor.

İnsanlar açlığa, cehalete mahkûm edilirse elbette suç işleme oranları artar.

Ülkemiz Rusya’dan sonra Avrupa’da en çok mahpusa sahip olan ülke

O işin bir başka boyutu…

Yasaklarla mücadele etmenin alanı düşünce özgürlüğüne giden yoldur.

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu IFJ’nin raporuna göre Türkiye dünyada en fazla gazeteciyi cezaevine gönderen ülke.

***

ÖNCE şunu hatırlayalım TC yaslarına göre Sahte belge düzenleme veya kullanma suçunun bedeli 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasıdır.

Kamuoyunda konuşulan ve yıllarca konuşulmaya aday konuların başında 1982’de kurulan Üniversiteden 1981’de alınan(!) diploma geliyor.

Ayrıca Lise diplomasının da olmadığı öne sürülüyor ve hiç birinin aksi bu güne kadar ispatlanmış değil.

Türkiye Noterler Birliği “Usta”nın, Cumhurbaşkanı olmak için sunduğu düplikatı yani fotokopiyi diplomanın aslını görmeden “aslı gibidir” şeklinde onaylayan İstanbul 15. notere uyarma cezası vermişti.

Bir başka gelişme de Noterler Birliği’ne konu ile soruşturma talebinde bulunan Halkın Kurtuluş Partisi’nin daha sonra Yüksek Seçim Kurulu’na da sahte diploma nedeniyle yasalara göre seçilme yeterliğine sahip olunamayacağını bu nedenle Cumhurbaşkanlığı mazbatasının iptalini ve Cumhurbaşkanlığının düşürülmesine karar verilmesini istemişti.

Padişahın atadığı YSK üyeleri emir kuluydular, doğal olarak başvuruya ret yanıtı vererek yasayı çiğneyenler arasında yerlerini alacaklardı, öyle de yaptılar.

Sahtekârlıklar bununla da kalmadı İBB Başkanlığı öneminde büyük mahdumuna askerlikten kaçması için sahte testis kanseri raporu aldı.

Şehit annesine “Askerlik yan gelip yatma yeri değil” diyordu.

Kendi oğlu yan gelip yatmayıp gemicik filoları kurdu.

İBB başkanlığı için yapılan yerel seçimlerde Rakipleri Anavatan Partisi adayı İlhan Kesici ve SDHP adayı Zülfi Livaneli’nin çöp konteynırlarına atılan oyları sayesinde seçimin galibi oldu. Eş zamanlı olarak Ankara’da aynı yöntem uygulanmış Melih gökçek koltuğu kapmıştı.

Daha neler, neler…

Trafolara giren Kediler

Seçimlerde kaybolan oy sandıkları

2,5 milyon mühürsüz zarftan çıkan sahte seçmen oyları ve diktatörlüğe açılan kapı…

***

YA yalanlar

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ne böylesine yalana bulanmış bir devlet adamı vardır ve ne de bundan sonra olacaktır.

Henüz kurulmamış Üniversiteden aldığı Üniversite diploması var.

1915 yılında Sarıkamış savaşlarında şehit olup 1936 yılında Soyadı Kanunu çıkınca Mutlu soyadını alan dedesi var.

1983 yılında doğan kızının 1980 öncesine “baba bir geceni de bize ayır” diye yazdığı bir mektup var.

1980 öncesinde 1981 yılında kurulan metris cezaevinde ayakları buzlu su dolu kovalara sokularak işkence görmüşlüğü var.

1954 yılında doğup 1950 yılı seçimlerinde iktidarı Demokrat Partiye bırakan CHP döneminde 80 kişilik sınıflarda okumanın azabını yaşamışlığı var.

AKP iktidarından çok önce hatta çocukluk yıllarında kendilerinin kurduğu üniversiteler fabrikalar var.

..ve daha neler… Neler…

Hatırlarsınız “Bizden önce İzmir’de havaalanı mı vardı” diyordu.

Tam bir komedi.

SÖZCÜ Gazetesi Yılmaz Özdil “Yoktu, geçerken paraşütle atlıyorduk” diyerek “Halimize Güler misiniz, ağlar mısınız” demeye getiriyordu” lafı sanki…

***

İŞTE ülkemizin 20 yılı aşkın süredir yaşadığı kaotik, dramatik ortam ve o tabloyu çizen Usta….

…Ve Usta’ya ben sana hayran, ben sana kurban diyen insancıklarımız…

Platon “Sorgulanmayan bir hayat, yaşanmaya değmez” der

Son sözü Eşsiz önderimiz Atatürk’e bırakalım;

Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki, sinesinde yetişerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki öz cevheri, çok iyi incelemek dikkatinden bir an vazgeçmesin.”

Y formülü ile geldiler, Yiye, Yiye, Yiye ülkeyi bitirdiler…
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin