Getting your Trinity Audio player ready... |
EPEYCE süredir Cumhurbaşkanı aday adayları konuşuluyor çeşitli spekülasyonlar yapılıyor.
2023 yılı başından itibaren siyasetteki gelişmelerin etkisiyle de kesinlikle daha somut noktalara varılacak.
Önce kendimize “nasıl biri Cumhurbaşkanı olmalı?” diye soralım.
En sağlıklı yanıtı bulmak için Cumhurbaşkanının Anayasa hükmü uyarınca üstlenmesi gereken yetki ve sorumluluklarını hatırlayalım.
***
CUMHURBAŞKANI Devlet başkanı sıfatı ile Türk Milletinin birliğini ve Türkiye Cumhuriyetini temsil eder.
Anayasanın uygulanması, devlet organlarının birbiri ile uyumlu düzenli çalışmasını sağlar.
Kanunları tekrar görüşmek üzere TBMM’ye gönderir.
Kanun hükmündeki kararnamelerin, kanunların, Türkiye Büyük Millet Meclisi iç tüzüğünün tamamının ya da bazı hükümlerini anayasaya esas ve şekil bakımından aykırı olduğu gerekçesi ile Anayasa Mahkemesine iptal davası açar.
Anayasa değişikliklerini gerekli gördüğünde referandum kararı alarak zaman halkoyuna sunar.
TBMM’nin seçimlerin yenilenmesine karar verir. Hükümetin kurulmaması halinde 45 günün geçmesi durumunda ülkeyi erken seçime götürme kararı almasına sahip olması ve bu kararı verme yetkisine sahiptir.
Başbakanın teklifi üzerine bakanları ilgili bakanlıklara atamalar yapar bakanların görevlerine son verir.
***
ÜLKEMİZİN bu sorumlulukları aklı ile erdemli ve kültürlü kişiliğiyle layıkıyla yerine getirmeye muktedir bir Cumhurbaşkanına gereksinmesi var
Bugün bütün cihanın öğrendiği sahte diplomasıyla, Başkanlık sistemini oluşturmak için yapılan Anayasa referandumunda kullanılan geçersiz zarflardan çıkan 2,5 milyon sahte seçmen oyu ile Atatürk’ün kurduğu saygın Türkiye cumhuriyetinin dışarıdaki itibarının ayaklar altına atılmasına neden olan şahsın ülkeye, ulusa verdiği zararları görmesini becerenler görebiliyor.
Ayrıca bütün bunlara ek olarak bir de Anayasa hükmüne göre sahte diploma nedeniyle yasadışı şekilde işgal edilen makamdan çıkan bütün kararlar, uygulamalar yasal sayılamayacağı için büyük olasılıkla yeni dönemde devlet yönetiminde bir keşmekeş yaşanacak.
İşte bunun için devlet umuru görmüş, Atatürk devrimlerine yürekten bağlı, kültürü, aklı ile bilge kişiliği ile bütün dünyanın tanıdığı saygı duyacağı bir isim cumhurbaşkanı olmalı.
Kamuoyunda millet ittifakına dâhil adları dile getirilen gelecekte de Türk siyaset tarihine adlarını altın harflerle yazdırabilecek kapasiteye sahip iki isim Mansur yavaş ve Ekrem İmamoğlu, yanısıra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu adları ön plana çıkmış durumda
Cumhurbaşkanı olmaya layık isimler…
Ankara ve İstanbul belediyeleri AKP yönetiminde iken yaşanan kaht-ı ricalden ötürü beceriksizliklerin, yolsuzlukların kurbanı olarak büyük tahribata uğradılar.
Gerek Yavaş gererekse İmamoğlu büyük bir başarıyla bu iki kentimizi daha iyi yaşanabilir birer kent haline getiriyorlar. Mutlaka yapılması gereken daha çok şey vardır. Bırakalım bir süre daha devam edip kesintisiz olarak yola devam etsinler.
Kılıçdaroğlu ise dürüst, namuslu, çalışkan, kamu kurumu yönetiminde deneyimli bir siyaset adamı. Bu dönemde ona çok yakışan makam Başbakanlık koltuğu…
Ayrıca burada bir parantez açalım;
Kılıçdaroğlu’nun “Bırakın Kemalizm’i memalizmi, Ben Dersimli Kemal” diyerek ve Atatürk’e “Kefere Kemal” diyen adamı parti üst düzey yöneticilere arasına davet ederek CHP’nin “Atatürk’ün kemiklerini sızlatan parti” diye anılmasına neden olduğunu da hiç aklımızdan çıkarmayalım.
****
BUGÜN Atatürk’ün Çankaya’sını yeniden yaşama döndürecek, devletin rencide edilen onurunu, kaybolan güvenini geri getirecek, siyaseti servet sahibi olmak için, kişisel çıkar için değil ulusa hizmet amacıyla yapan bir akil ve bilge insana şiddetle gereksinim var.
Daha önce de Cumhurbaşkanlığı için gönlümden geçen adayın Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen olduğunu yazmıştım. Aynı görüşte devam ediyorum.
Kimileri diyor ki “yaşlandı, yürümekte zorluk çekiyor”. .
Eğer Cumhurbaşkanı olursa devleti ayakları ile değil beynindeki zengin birikimi ile yönetecek.
Sosyal Medyaya yansıyan eylemlerinden de görüyoruz ki sosyal, siyasal aktivitelerinde zindeliğinden bir şey kaybetmiş değil…
Sayın Büyükerşen’i daha iyi tanımak için daha önce de yazdığım biyografisine ve referans belgelerine yeniden bakalım…
O bir bilim, siyaset, kültür ve sanat adamı…
Eskişehir Atatürk Lisesinden, Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nden mezun oldu. 1966 yılında doktorasını yapıp 1968 yılında doçent olarak Akademi Başkan Yardımcılığına getirildi. 1973 yılında profesör oldu. 1976 yılında Eskişehir İktisadi ve İdari İlimler Akademisi Başkanlığını üstlendi.
1993 yılında Anadolu Üniversitesi Uzaktan Öğretim Anabilim Dalı Başkanlığı ve İletişim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü görevinde bulundu.
Eskişehir’de ikinci üniversitesinin kurulmasına ve dünyada tek Olan Açık Öğretim Fakültesinin kurulmasına da öncülük etti.
1999 yılında Belediye seçimlerinde DSP listesinden Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçildi. 2004 yerel seçimlerinde, yine DSP listesinden oylarını yükselterek tekrar seçildi. Seçmenlerden aldığı oylar giderek artarken 2009 yerel seçimlerinde üçüncü kez 2014 de bu defa CHP adayı olarak dördüncü, 2019’da beşinci kez Eskişehir Büyük şehir Başkanı seçildi
Öğrencilik yıllarında Sakarya gazetesinde çalışmaya başlayan çeşitli gazetelerde muhabirlik, yazarlık, karikatüristlik ve yazı işleri müdürlüğü yapan, 1963 yılında okul arkadaşlarıyla birlikte kan bankasına kan satarak kazanılan parayla Oda Tiyatrosunun, 1966 yılında Belediye tiyatrosunun kuruluşunu sağlayan Büyükerşen’in referans belgesi sayfalara sığmaz.
Akademi Başkanlığı sırasında öğrencilerin kültürel donanımları için kurduğu atölyede, stüdyo ve kulüplerde, heykel, grafik, resim, müzik, folklor, film ve fotoğraf çalışmalarına katılıp Türkiye’nin diploma veren ilk Sinema ve Televizyon Yüksek Okulu’nun Eskişehir’de kuruluşunu gerçekleştirdi.
1971’de Türk Eğitim sisteminde bir ilk olarak üniversite kontenjanları dışında kalan gençlere yükseköğretimde imkân ve fırsat eşitliği sağlamak amacıyla iletişim teknolojisi kullanılarak Uzaktan Öğretim ile Açık öğretim Projesini oluşturdu.
1982’de YÖK Kanunu ve ile Avrupa’daki işçi aileleri ve Kuzey Kıbrıs’taki Türkleri de kapsayacak şekilde kurulan Açık öğretim Fakültesi resmen faaliyete başladı.
Radyo ve Televizyon Yüksek Kurulu’nun iki dönem başkanlığını yapan Büyükerşen, kurucuları arasında olduğu “Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı”nın dört yıl Yönetim Kurulu Başkanlığını yaptı. “Çağdaş Halkevleri ve Köy Enstitüleri Modeli” diye nitelendirilen “Eğitim Parkları” ve “Semt Eğitim Birimleri”nin kuruluş çalışmalarına katıldı.
Radyo ve Televizyonun eğitim ve kültür hayatında kullanılmasına yönelik yaptığı çalışmalarla Ankara’daki TRT yayınlarının İstanbul’dan sonra Eskişehir’den izlenebilmesi için TV verici istasyonu ile siyah-beyaz eğitim stüdyolarını ve Türkiye’de ilk renkli TV sistemini kurdu.
Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Türk Delegasyonu Başkanlığı görevinde bulundu.
Prof. Büyükerşen’in Büyükşehir Belediye Başkanı olarak “Kentsel Gelişim Projeleri” kapsamında Eskişehir’e kazandırdıkları da şöyle sıralanabilir:
Porsuk Çayı’nın, sulama kanallarının ıslahı ile içinde Türkiye’de ilk kez akarsudan botlarla kent içi ulaşımda yararlanılması projesi,
Taşıt ve yaya köprülerinin yenilenerek afet riskinin azaltılması,
Kent içi ulaşımında Hafif Raylı Sistemin kurulması,
Tarihi Odunpazarı evlerinin yeniden düzenlenmesi ve restorasyonu,
Kalabak Memba Suyunun isale hattı ve depolarının modernize edilip, şişeleme fabrikası kurularak yurtiçi ve yurtdışı satışının sağlanması,
Kapalı Pazar Marketleri,
Büyük park ve kent Parklarının yapılıp, şehrin heykellerle donatılması,
Beton Malzeme Üretim Fabrikası ile Akıllı Kartla Su Sayaçları Üretim Tesisleri,
Ekmek Fabrikası ve çeşitli konularda mal ve hizmet üretimi yapan Belediye Şirketlerinin, kadınlar ve çocuklar için beceri kursları veren eğitim merkezlerinin kurulması,
Haller, Gençlik Merkezi, 6 ayrı sahnede hizmet veren Şehir Tiyatroları,
Belediye Senfoni Orkestrası kurulması,
Opera ve tiyatro Binaları,
Türkiye’de bir ilk olan Yapay Plaj, Bölgenin öteki en büyük parkı olan Sazova Bilim Kültür Sanat Parkı’nda, Masal Şatosu, Hayvanat Bahçesi, Su Altı Dünyası, Bilim Deney Merkezi, Uzay evi, Korsan Gemisi hepsi Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in Eskişehir’e değer katan eserleridir.
Heykel sanatının da ustası olan Prof. Büyükerşen’in Atatürk’ün doğumunun 100. yılının kutlandığı 1981 yılında Eskişehir’in köylerine hediye ettiği büstler ve Mihallıççık, Mahmudiye, Seyitgazi ilçeleri ile Gemlik’in Karacaali ve Kapaklı köylerindeki Atatürk heykelleri, Gaziantep Vilayet Binası önündeki bronz Atatürk heykeli onun imzasını taşır. Ayrıca Türkiye’de balmumu mumya heykel yapan tek kişi olup Londra’daki Madam Tussaud müzesindeki Atatürk Heykelinin yapımda üç hafta yer almıştır.
Kanal D’nin de kurucularından olan Prof. Dr. Büyükerşen Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterand imzalı “Legion D’Honneur Nişanı”, Cumhurbaşkanı Kurt Waldheim imzalı “Avusturya Hükümeti Bilim, Sanat ve Kültürde Birinci Derece Liyakat Nişanı”, İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Matteralle imzalı “İtalya Cumhuriyeti Liyakat Nişanı” gibi ayrıca daha birçok ulusal ve uluslararası ödülün de sahibidir.
Prof. Büyükerşen eserleriyle, yaşamıyla, yaşam felsefesiyle, ulus ve vatan sevgisiyle Atatürk’ün “Çağdaş uygarlığın üstüne çıkmak” hedefinin adı gibi yılmaz, yorulmaz savaşçısıdır.
Eşsiz önderimiz Atatürk eğer yaşayıp görseydi bu müstesna Türk evladı ile mutlaka gurur duyardı.
“Eskişehir’i Eskişehir yapan kişi” diye anılan Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen 2014 yılında yapılan seçimde Cumhurbaşkanı adaylığı için ismi geçtiğinde en büyük hedefinin ülkeye ve ulusa hizmet etmek olduğunu ancak Eskişehir için daha yapacağı çok şey olduğunu belirterek bu teklifi kabul etmemişti
Şimdi neden aday olmasın?