Advert
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Memleketimden İnsan Manzaraları Şerif Tekben; Seni Minnetle Anıyoruz

Memleketimden İnsan Manzaraları Şerif Tekben; Seni Minnetle Anıyoruz

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Getting your Trinity Audio player ready...
Bu memlekette ne işbirlikçiler, ne tetikçiler, ne çıkarcılar, iktidar için ülkesini satanlar baş tacı edildi… Caddelere, bulvarlara, havaalanlarına adları verildi… Büyük şehirlerin göbeğinde anıt mezarlar yapıldı onlar için. Ölüm yıldönümlerinde ne görkemli törenler düzenlendi… Ne timsah gözyaşları döküldü arkalarından.
Bir de ömrünü ülkesine, toprağına, insanına adanmış adlar vardı. Dava insanları, yurtseverler, yüreği insan sevgisi ile dolu olanlar; ülkesi için her türlü sıkıntıya göğüs gerenler, çile çekenler… Kimisi ipe çekildi; kimi karanlık bir köşede katledildi, kimi işinden gücünden edildi, kimine hain diyerek arkasından sövüldü…
Türkiye Cumhuriyeti tarihi trajikomik bir değeri bilinememişler, hakkı yenilmişler ve ihanetleri kahraman mertebesine çıkarılarak ödüllendirilmişler ülkesidir… Cumhuriyet tarihimiz, insanı öfkeden ağlatacak, yapılan şaşkınlıklara kahkahalarla güldürecek kadar eşsiz bir duygusallıklar kaynağıdır…
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında en aza indirebilmiş bu politika cambazlıkları günümüzde de almış başını gidiyor… Yalan ve talan politikaları hâlâ önemli bir halk kesimini arkasından sürükleyip götürebiliyor… Muhalif görülenlerin içinde de emperyalizmin kaşıyıp kışkırttığı haklar arasındaki kimi farklılıkları kendisine politika malzemesi yapanlar, bu kör dövüşüne katılıp kendisine paye çıkarmaya çalışanlar var…
Sessiz sedasız göçüp gitmiş, ülkesinin geleceğine adadığı koca bir ömrün değeri bilinmemiş adlardan biridir Şerif Tekben…
Şerif Tekben, yarım kalmış, binlerce yıldır Anadolu köylüsünün kanını emen bezirgân zümre ve ona 20. yüzyılda politika ortağı olmuş finans oligarşisinin Batı’dan ve ABD’den gelecek üç kuruş para uğruna baltaladığı, karalayarak kapattığı Anadolu Rönesansı’nın, Tonguç Baba’nın Eğitmen Kursları ve Köy Enstitüleri ayağında yer almış bir avuç dava arkadaşından biridir.
1908 yılında Edirne’de doğmuş.,. Tonguç Baba ve Tekben gibi Urumeli çocuklarının bu ülkeye büyük hizmetleri oldu. Bunların büyük kısmı Osmanlı beyliği tarafından Balkanlar’ın ele geçirilmesinden sonra oralara yerleştirilmiş akıncı Türk beyliklerinin çocuklarıdır. Annemin babası, dedem Kemal Akıncı gibi (Anadolu Bekdik Beyliği’nin soyundandır; şu an birçok akrabamız Bekdik soyadını kullanıyor; Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Ardahan’da kalıp köy öğretmenliği yapmış Kemal Bey ise, Akıncı soyadını yeğlemiş)…
1928 yılında Edirne öğretmen Okulu’nu bitirip köy öğretmenliğine geçmiş. 1938 yılında Ankara’da Gazi Eğitim Enstitüsü’nü bitirdi (Bu okul da Cumhuriyet tarihinin yüz akı kurumlardan biridir; Tonguç Baba da yöneticiliğini yaptı; orada “Resim-Elişi İşliği”ni kurduktan sonra Gazi Mustafa Kemal’in cephe arkadaşı Saffet Arıkan tarafından İlköğretim Genel Müdürlüğü’ne atandı)…
Şerif Tekben’in Anadolu’yla asıl kucaklaşması Akçadağ Eğitmen Kursu’na eğitimbaşı olarak atanmasıyla başlar. Daha sonra Akçadağ Köy Enstitüsü kuruluşuna katılır; oranın müdürü olur… Akçadağ’a 26 km uzaklıktaki 3160 dönümlük kıraç arazi (Köy Enstitüleri içinde en geniş arazi) Şerif Tekben ve öğrenciler tarafından kayısıdan buğdaya her türlü ürünün yetiştirildiği bir cennet bahçesine dönüştürülür. Kendi binalarını elleriyle yaptıkları gibi, kullanacakları elektriklerini de üretirler. Anadolu’nun bu kıraç yamacı ışıl ışıl parlamaya başlar…
Şerif Tekben 1944 yılında Dicle Köy Enstitüsü kuruluşu çalışmalarında da bulunur…
Akçadağ Köy Enstitüsü’ne aldığı bir matbaa ile okulu aynı zamanda bir yayın merkezine çevirir… Akçadağ, kendi mezarlığı da olan, doğumdan ölüme kendine gönül verenleri kucaklayan bir bereket ocağı oldu.
Yazım sosyal medyada yayınlandıktan sonra gelen bir iletiden aldığım bir notu ve öğrencilerin zamanında yaptığı “Sevgi Yolu”nu da araya kattım:
Facebook’ta paylaştığım bu yazıyı bir arkadaşımın kendisine göndermesi ile okuyan Çanakkale’de Edebiyat öğretmeni Nurten Çolak hanımdan bir ileti aldım. İleti şu:
“Fikri bey merhaba,
Öncelikle yaptığınız çalışmadan dolayı size teşekkür ediyorum. Annemin mezarı da o mezarlıkta. Annemin adı İnsaf Ertaş( Koşal kızlık soyadı) . Öğretmen Okulundan emekli Haydar Ertaş’ın eşi. Ben kızı Nurten Ertaş Çolak. O ıssız mezarlığa gömülmeyi kendisi babama vasiyet etti. Kendim de buna şahidim. Annem 5 Ekim 1987’de pazartesi günü rahmetli oldu. Kan kanseri hastasıydı ve tam iki yıl yatalak geçirdi hastalığı. Rahmetli olmadan üç gün önceydi. Cuma günüydü. Kardeşlerim evde yoktu. Ben kapının önündeydim. Benim konuşmalarını duyduğumdan habersizlerdi.
Annem babama:” Beni hastaneye götür, evde ölmek istemiyorum; çocuklar eve rahat giremez.” dedi. Babam, bir şey demedi, onun ağladığını duydum. Annem :” Beni ne Çobanuşağı köyünün mezarlığına göm, ne de Malatya mezarlığına. Beni Öğretmen Okulunun mezarlığına göm.” dedi. Babam: “ Ben seni yazı yabana nasıl gömeyim” dedi ve başladı hıçkırarak ağlamaya. Ben de kapının önünde sessiz ağlıyordum. “Annem yoksa sana hakkımı helal etmem.” Dedi. Bu konuşmadan sonra babam çıktı evden, bir taksi bulup annemi Malatya Devlet Hastanesine götürdü. Pazartesi günü de rahmetli oldu.
Yıllarca, annemin gömülmek için neden yazı yabanda bir yeri tercih ettiğini bir türlü anlayamadım. Hatta mezarını ziyaret ettiğimde onun yalnızlığı bu kadar tercih etmesini içim el vermezdi. Bu yaz geldim ziyaret ettim. Yine çok üzüldüm. Şimdi oraya neden gömülmek istediğini anlıyorum. Hatta öldüğümde benim tercihim de annemin yanı olur. Oraya mezarlık statüsü verilmesini çok isterim. Koruma altına alınırsa çok sevinirim. Gösterdiğiniz duyarlılığı kendi adıma takdir ediyorum.”
Köy Enstitüleri kapatılıp İsmail Hakkı Tonguç ve ekibindeki bir avuç ateş yürekli insan haksız soruşturmalara, iftiralara, açığa alınmalara uğratıldıktan sonra da yurt ve insan sevgisi ile savaşmaya devam ederler. Şerif Tekben de diğer arkadaşları gibi İmece Dergisi’nin, Türk Solu’nun yazarları arasında yer alır. Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) içinde, Türkiye İşçi Partisi’nde görev alır.
Yeryüzünün en bereketli coğrafyasında politika bezirgânlarının yağmalattırdığı, ormanlarını kestirip sularını zehirlettiği, kıyılarını ve şehirlerini betonlaştırdığı bir ihanet çemberinde yaşıyoruz. Tarihimize doğru bakmayı öğrenemedikçe, ne bugünü anlayabiliriz, ne yarına doğru sağlam adımlarla yürüyebiliriz.
En önce bu ülkeye emek vermiş, sessizce göçüp gitmiş insanlarımızı uğrattığımız haksızlıklardan kurtaracağız; onlara yaşarken veremediklerimizi hiç olmazsa şimdi vereceğiz; değerlerini bileceğiz…
Ancak böylece yalanın, talanın, her türlü sahtekârlığın bu ülke topraklarına bıraktığı o kötü izleri sileceğiz…
Şerif Tekben öğretmenim; senin sonsuzluğa göçtüğün 14 Eylül 1983’ün üstünden tam otuz dokuz yıl geçmiş; bağışla bizi…
Şerif Tekben öğretmenim; seni sevgi ve minnetle anıyoruz.
Gününüz aydın olsun değerli dostlar…
14 Eylül 2022, Alper Akçam
Bir foto: Akçadağ Köy Enstitüsü Sevgi Yolu

Memleketimden İnsan Manzaraları Şerif Tekben; Seni Minnetle Anıyoruz
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin