Getting your Trinity Audio player ready... |
“Uzo ruhu yükseltmektedir”
Yunan atasözü
Yerçekimli Karanfil
Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
Oysaki seninle güzel olmak var
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.
Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
Derken karanfil elden ele.
Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
Birleşiyoruz sessizce.
Şiir:Edip Cansever
Rakı, hüznü ve neşeyi kardeşliğe bağlar. Sessizliğe de gelmez. Şakayı içine alır. Bardak boş durmaya gelmez, hasretle yolunu gözlemektedir. Çalışana ve mekan sahibine hatır sormayı ister. Yaşamın her anında kendine yer bulur. Beyaz renk de ona ayrı bir güzellik katar. Büyüğe hürmeti, küçüğe sevgiyi , dinlemeye yer açar. Samimiyetle yol alır. Utangaç aşıklara cesareti getirir. Görünmeyeni de gösterir dildeki bağı çözer. Dertlilere rahatlık verir…
Yudumlamayı ağır ağır ister. Demokrat olmayı getirir. Önce sana doldurtmaz kendisini. Kadehi özeldir onun önce sohbeti sonra da yürekleri açar. Sigarayı tetikler. Akıllara Egeyi, Karadenizi getirir. Eşlik edenlerini ayırmaz birbirine sıkı bir şekilde bağlar. Dik durmayı getirir insana. Eşitlikten yanadır rakı. Doğu’nun içindeki Batı, Batı’nın içindeki Doğu’dur. Saflığa uzanıştır, çiftçinin elleridir ve yüzüdür. Rakı emek ve sabır ister. İnceliği getirir. Her şey severek ve özenle hazırlanır. Rakının apayrı ve özel bir kültürü oluşmuştur zaman içinde. Sanata yer açar. Yaşama ara veriştir. Ruhun gıdası olur müzikle, mizahla da yan yanadır.
Algının kapılarını açar. Eksiği kapatmak yerine, kucaklar. Nefes açan özlenendir. Umudu da taşır ve kötü olanı dışarı çıkartır. İnsanın da süzgecidir. Neyle içtiğiniz değil kiminle içtiğiniz önemlidir. Masadan senin kaldırmana da gerek yoktur. O kaldırma işlevini de yapar… Gurbet ellerde hasreti çekilendir. Hayat suyudur. İnsanı ayrı bir moda da sokar. Kimi zaman müziktir, güftedir, bestedir. Bir yudumda bin efkar, bir yudumda bin nefes olur. İnsanın içini ferahlatır. Kendinizi anlatmadan sizi anlayandır.
Muhabbeti de açar. Unutulanları da hatırlatır. Acısıyla tatlısıyla hatıraları kaydeden bellektir. Dertleşmek de ister, attığın kahkaha da en dolu içten duygudur. Uğruna masalar sofralar kurulur. Biradan başka cila olmaz. Çatal ucuyla bitirilir sofraya konanlar. Paylaşılabilirlik esastır. Rakıda geçmişten de konuşulur, hayal de kurulur. Paylaşmayı ve beraber olmayı getirir. İçmeyi biline en iyi dost olur. Karanlık dünyaların akıdır o . Dilinizin uyuşmasını yavaş yavaş hissetmeyi getirir.
Baudelaire “şarapla, şiirle ya da erdemle sarhoş olun !” der. Rakı sofrasına erdem sofrası denir. Rakı sofrası saygın bir cemiyettir. İyi bir rakı sofrasında bulunmak bir akademide öğrenim almaya benzer. En önemli felsefe eğitimleri de bu sofralarda alınabilmektedir. Yaşam deneyimleri artar, görgü bilgi artmaktadır. Dünyaya bakışı değiştirmektedir.
Nice romanların, şiirlerin temellerini de atmıştır. Güldürü ustası Kemal Sunal’ a köfteci dükkanını açmaya karar verdirir. Felsefe, müzik, spor yaşama dair ne varsa bir potada eritip konuşturandır. İnsana yaşamı da sevdirir. Bir dur sakin ol nereye kadar diye sorandır. Erkek içkisi olamayacak kadar sınıflar, cinsiyetler ötesidir. Geçmişten bugüne, bugünden geleceğe mirastır. Gelenektir, engel de dinlemez , özgürlükten yanadır.
Rakı içerken mevsimler de farklı etkiler bırakmaktadır insan üzerinde. Örneğin bir ilkbahar akşamında ırmak kenarında suyun sesini dinlerken…Kışın çatıya vuran yağmurun sesi de, sıcak bir yaz akşamında arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde, rüzgarlı bir sonbahar gününde dökülen yaprakları izlerken içilen rakılar da damağımızda farklı tatlar bırakmaktadır.
Tarihin yolculuğunda da yerini bulur: Araştırmalara göre Anadolu topraklarında üretildiği bilinen rakının en az 300 yıllık bir geçmişe sahip olduğu sanılmaktadır. Rakı Ortadoğu kökenlidir ve ‘araki’ veya ‘ariki’ sözcüğünden geldiği söylenmektedir. “Düz Rakı”, İstanbul’lu Rumların tabiriyle “Düziko” idi. Aynı yıllarda sakız aromalı rakılara da “Mastika” deniliyordu. Eski rakı fıçılarının üzerinde ailenin amblemi olan bir aslandan dolayı ona “Aslan sütü” denmektedir.
Osmanlı imparatorluğu döneminde içki üretimi ve satışının zaman zaman engellenmesi de rakının gelişimini yavaşlatmış ise de 1830 lu yıllarda hoşgörü ortamı da üretimin artmasını getirmiştir. İmparatorluğun son döneminde rakı ve diğer alkollü içki vergileri ile dış borç ödemelerinde de önemli bir kaynak haline getirilmiştir.
Galata’nın meyhane diyarı olduğu dönemlerde ise meyhanelerin önünde küfeciler bekler ve ayakta duramayacak kadar sarhoşları küfeyle evlerine taşırmış. Küfelik sıfatı da burdan gelmektedir. Saatleri Ayarlama Enstitüsü’ nün kurulmasına vesiledir. Mustafa Kemal’ in yanında yer alan Kılıç Ali de onun sofrasını bir dershane olarak görmektedir. En önemli siyaset meselelerinin konuşulduğu bir sofradır Ata’ nın sofrası. Öyle sanıldığı ve tahrif edildiği gibi sarhoş meclisi değildir.
1930’ lara doğru tekel imalathaneleri devir alarak Diyarbakırda Antepte rakı fabrikalarını açtı .1940 lı yıllarda Aydında bira fabrikasını alarak rakı üretimine başladı. 1940 lı yılların sonuna doğru gelen zamlardan dolayı isporto kullanımı arttı. İspirto kullanımını azaltmak icin de rakı ucuzlatılmıştı. Günümüzde de rakı ağır vergilere maruz kalmıştır. Anadoluda üretilmeye devam eden ‘‘Boğma rakı’’ denilen ev yapımı rakının, Türkiye’nin milli içkisinin atası olduğu kabul görmektedir…
Eskiden beri söylenen iki tek atma bazı kişilerce devam etmektedir. İş çıkışı insanlar bir yarım saat ufak meyhanelere gidip ayak üstü duvar boyu uzanan raflarda 2 duble içip evine giderdi. hem işinin stresini hemde kişinin gergininliğini atmaktadır. Terapinin görevini yerine getirir. Rakı içilen gecelerin bir başka özelliği de gece sonunda gidilen çorbacıdır.
Rakı fıkralarda da yerini alır: Neyzen Tevfik bir gün merak etmiş ve ‘Yeşilay’cıların toplantısına gitmiş. Fahrettin Kerim bu sırada içkinin zararları hakkında bir konferans vermekteymiş. “Efendiler, her kadeh rakı hayatınızdan bir saat kısaltır.” demiş. Bunun üzerine arka sıralarda oturan Neyzen gayri ihtiyari olarak “eyvah, yandık!” diye bağırmış. ona dönerek “hayırola, ne oldu?” diye sorunca Neyzen, “daha ne olsun, sizin dediğinize göre hesap ettim de, meğerse ben öleli zaten 40 yıl olmuş!”
Rakının medyada da yeri var elbette, ama şöyle. RTÜK rakılı sahnelere ceza kesmektedir. Geleneksel Rakı festivaline yasak olarak yer almaktadır. Bazı basın organları da öğretmenlerin rakı içerken çekilmiş fotoğraflarını yayınlayarak öğretmenleri de teşhir ederek gösterir.
Şarkılarda da yerini almaktadır: Ezginin Günlüğü-“Sandalda rakı içelim”. Müslüm Gürses-“Rakı şarap farketmez”. Zeki Müren- “Rakımda Buz parcasısın”.
Rakı masasında söylenen sözlerin de ayrı bir yeri vardır : Yalnız insanların kimliği duvar yazılarıdır… Rakı içen öldü de su içen ölmedi mi? İnsanlara akıl vermeyin, huzur verin. Olmuyorsa bir duble rakı verin.Vb.
Rakı Sofrası Terimlerinden bazıları da şunlardır Akü doldurmak: İçki içmek. Altlık: Rakı sofrasında girizgâh olarak verilen meyve, çerez. Atmak: Bir tek içki içmek. Araknuş: Rakıcı. Aş: Meze. Bitirimhane: Meyhane.. Cura: Rakının son yudumu Fırt: Yudum. Gagayı ıslatmak: İçmek. Günah: Eğlence yerlerinde ödenen hesap tutarı. İşarethane: Meyhane. Lodos yemiş: İçkiyi fazla kaçırmış kimse.Mazot: İçki. Mideyi ateşlemek: Alkol almak. Narkoza girmek: İçki içerek sızmak. Okkalık: Her akşam bir okka rakı içen. Paşa: Kıvamında sarhoş. Sızırım yeri: Meyhane. Ustura: Alkol derecesi yüksek içki. Yaralı kalmak: Yeterince içki içmemiş olmak. Yatak: İçki, bira bardağı. Yolluk: Son rakı. Yuvarlamak: Tek rakıyı bir yudumda içmek
Rakıyı sağlık yönünden ele alırsak yapılan araştırmalara göre :İştahsızlığı ve yemeklere karşı duyulan tiksintiyi gidermektedir. Mide ve bağırsak gazlarını söktürür. İdrarı artırır. Bulantıları ve ishali keser. Aybaşı kanamalarının düzenli olmasını sağlar. Anne sütünü artırır. Sinirleri yatıştırır. Migren ağrılarını keser. Beyinin yorgunluğunu alır. Uyku verir. Kalbi de kuvvetlendirir. Kan dolaşımının düzenli olmasını sağlar. Cinsel arzuları da arttırır. Astım, nefes darlığı ve bronşitte görülen şikayetleri giderir. Öksürüğü de kesmektedir.
Rakı insanı güzelleştirmektedir. Bir şölen gibidir rakı bilinçtir.Güzelliğine güzellik,iyiliğine iyilik katmaktadır.
Özgür Karakaya
ozgur694@hotmail.com