Getting your Trinity Audio player ready...
|
Bu gün, Zafer Bayramının yıl dönümü. Geriye dönüp baktığımızda bu zaferin getirdiklerinden kaçını koruya bildik? Biraz irdelediğimizde bu kazanımların bir, bir elimizden gittiğini, avucumuzun boşaldığını görürüz. Bu kazanımlarımızın önemli bir kısmının gelmiş geçmiş sağ iktidarlarca çarçur edildiğini, esas büyük bir bölümünün özellikle son 20 yılda eridiğini acıyla irkilerek görüyoruz.
Neydi bu büyük taarruzun getirdiği kazanımlar;
ŞÖYLE KABA -TASLAK GÖZ ATTIĞIMIZDA;
Birincisi bağımsızlıktı. Bu gün Emperyalist politikalar karşısında bağımsız bir devlet politikasına rahmet okunduğunu hepimiz yaşıyoruz, hissediyoruz .Ulusal yerli diye bir ekonomi mi, el fatiha.
BOP ‘a eş başkan olma sevdası ile, Ortadoğu bataklığının çamuruna bulaştırılmış durumdayız.
Cumhuriyet mi? Hak getire … Bildiğiniz gibi” cumhur” halk anlamında cumhuriyet” halk ideresi” anlamındadır. Allah aşkına elimizi vicdanımıza götürelim ve halk değişi ile eğri durup doğru konuşalım. Bu gün ülkemizde halk idaresi mi var? Tek kişi idaresi mi ? Bunu zaten cumhur başkanı da açık açık altını çize çize deklare etti. Fiili durumdan bahsetti Tek kişi idaresine yani başkanlık sistemine fiilen geçildiğini sadece hukuki kılıfın hazırlanması gerektiğinden bahsetti. Bu hukiki gerekçe de 2018 referandumuyla hayata geçti. Örneğin; Meclisin ittifakla onayladığı İstanbul sözleşmesi tek kişi kararnamesi ile feshedildi. ARTIK TBBMM sinde oylamaya gerek yok. Cumhur başkanlığının, KANUN HÜKMÜNDEKİ KARARNEMESİ yeterli olabiliyor.
“Yurtta barış, dünyada barış” politikası mı diyorsunuz… Ohooo onu çoktan nofrost buzdolabına koymuş, çatır çatır çatlatmışız. İç barış mı diyorsunuz? Onda da İsraili solladık, guranıma kitabıma… Silopi’ye, Cizre’ye, Varto’ya havan topları atarak, ROBOSKİ’yi bombalayarak oraları Gazz leştirerek parçalanan çocuk bedenlerinde iç barışı – Dersimlilerin deyimi ile – parça punçik etmişiz.
Tüm komşularımızla gerginlik ve çatışma halindeyiz.
Kadına siyasal hakları vermeyle övüne durmayalım boşuna. Onu da Varto’da ölü kadın bedenini çırıl çıplak soyup, marifetmiş gibi poz vererek yerlerde, sürüklüyoruz.
Gülmemizden ,kahkahamıza, ne giyip giyemeyeceğimizden kaç çocuk doğurup doğuramayacağımıza. , kürtaj olup olmayacağımıza kadar erkek politikacılarca dizayn ediliyoruz.3 yaşındaki Çocuk bedenlerinden tahrkiler çıkaran, kadını et yığını olarak gören , bedenimizden yatak odamıza kadar müdahil olan vaiz yağmuru sağnak gibi.
Günde en az 5 kadın katlediliyor.o da kayıtlara geçen … kim bilir kaç kadının katli de kayıt dışıdır onu da Allah bilir? Söz yetki-karar mekanizmalarında esamemiz okunmuyor.
Ötekileştirme politikaları ile zulümlerden zulüm beğendiriliyoruz bir avuç beyaz erkek oligarşi dışında herkese.
Hatta kendilerinin yaşattıkları “acılar” bahanesiyle, 30 Ağustosu göstermelik törenlerle kutlamayı bile erteleyip eski bir cumhurbaşkanının oğlunun görkemli düğününde göbek çatlata biliyorlar. Saymakla bitmez….
Tüm bu ahval ve şerait için de dahi vazifelerden olan “30 Ağustos Zafer Bayramı“nı kutlaya biliyorsak; kutlu olsun ne diyem! Cumhuriyeti yeniden ayaklarının üzerinde oturta bildiğimiz, alınteri emeğin hakkını aldığı, kulun kula kulluk etmediği demokratik halkçı bir cumhuriyeti yeniden sağlam bir şekilde inşa edebilirsek 30 ağustosu da anlımızın akıyla kutlayacağımız günler yakındır.
GELİYOR GELMEKTE OLAN HALKIN BİRLEŞİK GÜCÜ