Getting your Trinity Audio player ready... |
“Özür dilemek, sizin haksız olduğunuz, karşı tarafın haklı olduğu manasına gelmez. Karşınızdaki insana verdiğiniz değerin egonuzdan yüksek olduğunu ifade eder.”
Sigmund Freud
Özür dilemek “Apologia” terimi, Antik Yunanca ‘apologos’ sözcüğünden oluşmaktadır. Bu terim, “hikaye-anlatı” anlamına gelmektedir. Bir sağlam bir tavır, duruş sergilemedir. İçtenlikle yapılması gerekendir. Alışkanlık haline getirilmemesi gerekmektedir. Karşıdaki kişiye değer verildiğinin göstergesidir.
Yapılan yanlışın farkına varmaktır. Elini taşın altına koymayı, sorumluluk almayı getirmektedir. İnceliktir…Yürekli olmaktır. Telafi etmek icin elimden geleni yapmanın , aynı hatayı tekrarlamamanın ve kararlı olmanın sözüdür.
Özür dilendiğinde bir hata yaptığımızı kabul ettiğimizi, af dilediğimizi ve verdiğimiz zararı mümkün olduğunca telafi etmek için çaba harcanılması gerekmektedir. Sözlüğümüzde ise şöyle tanımlanmaktadır… “Özür, bir kusurun hoş görülmesini gerektiren sebep”.
Bazı durumlarda çaresizlikten dolayı ve savunma amacıyla söylenebilmektedir. Özür dilenen tarafın, özrü kabul etmesi gibi bir dayatma yapılmamalıdır. Tatsız durumu ortadan kaldırmak ve insanlar arasındaki ilişkiyi tekrar güçlü kılabilmek için kullanılmaktadır.
Özür dilemek büyüklüktür kendine güveni getirmektedir. Bilmeyi yüzleşmeyi getirmektedir. İtibarı ve güven duygusunu artırmaktadır . Empati yeteneğinizin olduğunu gösterir ve sözünüz kadar davranışlarınızın önemini de güçlendirmektedir. Bize değişme imkanı sağlamaktadır.
İnsanı küçültmemektedir. Aksine yüceltmektedir. Toplumun huzuruna, insanların iç dünyalarının onarılmasına katkı sağlamaktadır. Özür dilemek hatalar tekrarlanmazsa anlam kazanmaktadır. Özür dilemek gerçekten de insanların arasındaki mesafeyi kısaltır, iletişimin önünü açmaktadır. İnsanlar arasında soğukluğu sona erdirmektedir.
Yeniden bağ kurmayı hızlandırır. Özür dilemek de sadece nazik olmak değil aynı zamanda da adil olmak anlamına gelmektedir. Tüm insanların eşit olduğu duygusunu hatırlatmaktadır. Özür dilemek iki taraflıdır. İçtenlikle özrümüzü sadece karşı tarafı onurlandırmakla kalmaz, kendi açımızdan da bir iyilik yapmış oluruz.
Böyle davranarak öncelikle kendi yolumuzun açılmasını sağlamaktadır . Sağlıklı bir kişilik geliştirip kendimize özsaygımızı geliştirmektedir. Kalpler kazanmayı getirmektedir. Doğru ve gerektiği yerde kullanılıyorsa anlamı büyüktür.
Sık Sık yapılan hatalar ve sık sık dilenen özürlerin hiç bir anlamı kalmadığından değeri de olmayacaktır. Dürüstlügü ortaya koymaktadır . Güçlü bir karakter olduğunuz için hata yapmaktan çekinmediginizi göstermektedir.
Özür dilemek vicdani bir muhasebeyi getirmektedir ve bir anlamda kişinin kendi kendini yargılamasıdır. Özür, özür dileyeni alçaltmamaktadır. Yapıcılığıyla yakınlaştırmaktadır. Yenilgi değildir.
Kayıp hiç değildir. İnsanı küçültmez. Ayıp asla değildir. Kazanmayı beraberinde getirmektedir. Özür dileme cesareti olmadır., Bazen ateşe su atmak gibidir. Bir yeni başlangıç yapma iradesinin ifadesidir. Özür ve bağışlama, bir yeniden başlamayı getirmektedir.
Hayatımızdaki ilişkileri daha güzel kılmaktadır. Anlaşmazlıkların şiddete başvurulmadan çözümlenmesini saglamaktadır. Bir ortaklasma gayretini, bir barış çağrısını icermektedir. Tamamen kendi bilinç bütünlüğünü korumaktır.
Kısa bir hikâyeyle yazımızı bağlayalım :
Genç delikanlı hırçın, asi arkadaş, eş dost akraba demiyor kırıyor herkesin kalbini. Günün birinde bu hayat onu sıkmaya başlamışken babasına ben aslında herkesle iyi olmak istiyorum bana yardımcı ol der, babası da kabul eder. Şimdi beni iyi dinle evladım der şu tahta perdeyi gördün mü evet der çocuk, şimdi al şu parayı git nalburdan hepsiyle çivi al gel, neden çivi istediğini anlamaz ama itirazda etmez gider çivileri alır getirir. Babası bak oğlum bu günde itibaren kaç kişiyi üzer kalbini kırar yada kötü davranırsan her kişi için bir çivi çak bu tahta perdeye eee der çocuk sonra ,sen hele çakmaya başla da sonrasını düşünürüz der ve gider, çocuk buna da bir mana veremez. O gün yine insanlara kötü davranır ve her kötü davranmaya bir çivi çakar tahta perdeye günün sonunda otuz sekiz çivi sayar sayar da bu yaptığından utanır. Derken çivi çakmaya devam eder ama her geçen gün dahada azalmıştır çivi sayısı gün gelir hiç çivi çakmaz olur bir kaç gün sonra babasını yanına gider ve artık perdeye çivi çakmadığını söyler. Babası da ona bu günden sonrada devam etmesini ancak tahta perdeye çivi çakmadığı her günün sonunda tahtadan bir çivi sökmesini söyler. Delikanlıda babasının verdiği görevi yapmaya devam eder ve her gün bir çivi söker, gün gelir sökülecek tek bir çivi kalmamıştır tahta perdede.
Özgür KARAKAYA
ozgur694@hotmail.com