Getting your Trinity Audio player ready... |
İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) aylık meclis toplantılarını 1990’lı yıllarda izlemeye başlayan bir gazeteciyim.
Beyoğlu’nda küçücük bir odada yapılan toplantılarda Sakıp Sabancı’dan İshak Alaton’a Türkiye’nin en büyük sanayicileri, toplantıya katılan Merkez Bankası başkanı ya da ilgili bakanlara özgürce her türlü sıkıntılarını, bugün sert bulunan üslupla açıklardı.
Bu gelenek AKP iktidarının ilk yıllarında da sürdü. Ancak başkanlık sistemiyle birlikte sona erdi. Odalar ve borsaların sesi kısılırken, iş dünyasında sorunları sadece Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), yıl içinde düzenlediği dört yüksek istişare konseyi toplantısında dile getirir oldu. Tabii her toplantının ertesinde hükümetten yüksek sesli azar işitmekten kurtulamadan…
İSO üyeleri Türkiye ihracat gelirlerinin yüzde 18.6’sını, istihdamının ise yüzde 30.4’ünü gerçekleştiriyor. Başkan Erdal Bahçıvan ise üslubu sert olmasa bile 22 bine yakın üyesinin sorunlarının dile getirmeye çalışan bir başkan.
Uzun zaman sonra önceki gün odada Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ile tansiyonu yüksek bir toplantı oldu.
NAKİT AKIŞI DURDU
Ben de toplantının ardından perde arkasını öğrenmeye çalıştım.
Dönemin ruhuna uygun olarak konuştuğum iş insanlarının hiçbiri ismini vermek istemedi.
Sakin tavrı ile bilinen Bahçıvan’ı bile sertleştiren sıkıntı, hükümetin uyguladığı “Türkiye modelinin başarısızlığını kabul etmeyip, suçu iş dünyasına atmaya başlamasından kaynaklanıyor.
Hükümetin son günlerde enflasyonla mücadeleyi dünyanın uyguladığı para politikalarıyla değil de, kredileri kısarak, şirketlere döviz baskısı uygulayarak yapması, büyük küçük tüm şirketleri ayağa kaldırmış durumda.
İşletmelerde nakit akışının durduğu ve işlerin kilitlendiği söyleniyor. Kullanılan kredi miktarının enflasyon nedeniyle arttığı, alınan kredilerin de işletme sermayesine kullanıldığı vurgulanıyor. Faizlerin gerilediği iddiasına karşın yüzde 50’ye varan faizden yakınırken de “MB Başkanı yüzde 22’nin üstünde faizle ‘alma abi’ diyor. İhtiyaç var, bu mümkün mü?” diyorlar. Bahçıvan’dan önce aslında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da özel bankaları suçlayarak bu sıkıntıya dikkat çekmişti. İş dünyasının öz kaynağı yetersiz bir yapıda. Tıpkı Türkiye gibi borç bağımlısı… Türkiye’nin risk primi 900’lerde. Dış kaynağa ulaşmak da hayal.
“Faiz neden enflasyon sonuç” diyerek Türk ekonomisini alt üst eden hükümet, politikalardan vazgeçmeyeceğini açıklıyor.
Vatandaşı yoksulluk çemberine sokan bu politikaların iş dünyasında da gerilimi arttıracağı görülüyor!