Bugün ki yazım Bir pazar yazısı.

Sabah uyandığımızda pencereden dışarıya bakarken yağmur yağmış mı, güneş nemlimi sis var mı.
Güneş açmış odaya havanın sıcaklığı hissediliyordu.
Mis gibi fesleğen çiçeğin kokusu burnunda.
Sokakta çimlerin içinden çıkan  çiçekler havada o kokularında nasibini alıyordu.
İşe geç kalmış telaşla hızlıca üstümüzü giyerken ışık hızında kahvaltı yapıyoruz.
Sokaklar yavaş, yavaş karınca misali insanlarda bir telaş başlıyor.
Hava da nem çiçek kokuları insanların burnuna girmek için birbiriyle yarışırcasına derin, derin ciğerlere çiçek kokusuyla doluyor.
Sokaklarda köpekler, kediler, kumrular ve kuşlar sokak yol ortasında gezmeye başlıyorlar
İşe gitmek için hazırlık yapan insanlar, duraklarda köşe başlarda hep aynı yeri tutarken, köşe başlarda insanlar yer kapma derdin de.
Kuş bakışı baktığım sokakların son cümlesini nokta gibi gözüken insan görüntüsü.
İşe gitmeyi ve servis bekleyen insanların çep telefonuna sarılmalarına  nerden mesaj geldi diye bakmaları.
Günaydın merhaba diye başlayan   telefon sohbetleri sevgili mi yoksa arkadaşından mı merakla kulak kabartan insanlar.
Bazı insanlarda sürekli telefonuna bakıp nerden telefon gelecek insanlar.
Birazdan hiç kimsenin kalmadığı.
Duraklar ve belirli noktalarda bekleyen insanlarda bir eser kalmayıp herkes çil yavrusunu masili dağılıyorlar.
Sokaklar çocuk sesleri kedilerin ,köpeklerin rahatça gezdiği .
Emekli insanların kadınların ekmek almak için fırına giden insanlara kalıyor sokaklar
Aslan özçelik
Exit mobile version