Laikliğin Getirisi

Dilimize Fransızcadan geçen laik sözcüğü Yunanca “Laikostan” gelmektedir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet, din hürriyetine sahip olmalarını içermektedir. Tek dine sahip olan ülkelerde mezhepler arasındaki çatışmayı önleyebilmektedir. Laiklik, toplumları dinlerin baskıcı tutumlarına karşı koruyarak inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanmayı ya da suçlanmayı engellemektedir.
Laiklik aydınlığı temsil ederken tersi karanlığı getirmektedir. Fanatik zihniyetten geri duruşun da bir adıdır. Dini seçme özgürlüğünü içine alır ve her hangi bir dini seçmeme hakkını da sağlar. Dini inançları ön plana çıkartarak siyaset yapmaya karşı çıkar. Dinin siyasetin içinde olmasını reddetmektedir…Din ve vicdan özgürlüğünü güvence altına almaktadır. Bir kişi bile olsa inancın sigortasıdır.
Kişilerin hür iradelerini yok sayan katı kurallara karşı duruşu getirir. Toplum içinde duvarlar örmez insanların tümünü kucaklayan unsurdur. İnsanların birlikte yaşamasını kolaylaştırmaktadır. Dinin kamusal alandan çıkarak bireysel alanda yer almasıdır. Kişinin kendisini bilinçli ya da bilinçsiz davranışını değiştirmeye zorlamamasıdır ve özgür iradeyi korumaktadır. Sokaklarda yürürken huzuru beraberinde getirir. Kimsenin kimseyi inancından ötürü dışlamamasını getirmektedir.
Ölü insanların vinçlerde sallanmamasıdır. İnancı yüzünden insanın öldürülmesini engellemektedir. Dinsizlik anlamına gelmemektedir. İnancın kişi ile tanrı arasında gerçekleştiğini savunmaktadır. Kişilerin dini yaşam biçimlerine saygılı olmasını getirmektedir. Hiç kimseye dinsel ayrıcalık ve üstünlüğü barındırmamaktadır… Halkın inançlarının siyaset ve devlet işlerine alet edilmesine karşıdır. Dinin menfaatlere göre kullanılmasını kabul etmez.
Kişilerin dini yaşam biçimlerine saygıyı beraberinde getirmektedir. İnsanın seçim yapma hakkına sahip olmasını sağlamaktadır. İlerleme ve bilimden yana olmayı getirmektedir. Devletin dini esaslara göre taraf olmaması ve tüm inançlara eşit mesafede yaklaşılmasıdır.

Aynı zamanda baskıyı engellemektedir. Kişilerin seçtiği dinlere müdahale etmemesidir. Eşitçe yasamın şifresini sunmaktadır. Bir erkeğin dört eşinden biri olmayı engellemektedir. Aklı ön plana alarak, bilimin, dinden, aklın inançtan bağımsızlaşmasıdır. Sanata önem vermeyi getirmektedir.
Laiklik, yalnızca dine saygının gereği değildir. Demokratik düzenin temel taşı ve toplumsal kalkınmanın ön ayağıdır. Yurttaş olmanın koşulunu sunmaktadır laiklik. Hümanizmin, daha güzel, daha adil bir dünya arayışının savunulmasıdır. Bektaşi fıkrasını anımsarsak: Baba Erenlere sormuşlar: “Laik misin?”- Allah layığını versin! O nasıl soru öyle. Laiklik şeriatın karanlığına karşı yakılan en büyük meşaledir. Dinsel , emek sömürüsüyle ve kula kulluk dinin panzeridir.
İnsanın zihnin kapatılmasının dünyasının karartılmasının aklı kullanmaktan vazgeçişi engelleyen bariyerdir laiklik. Emekçi halka güvencesizleşmeyi, kader-fitrat olarak ölüm öneren anlayış karşısında laiklik ve laik eğitim isteği halkçı bir karakter ve yurttaşlık bilincinin kazanımını ortaya çıkarmıştır.
Ortaklaşabilme zemini olarak, birleşik mücadele imkanı sunmaktadır. İş cinayetleri, ”kader, fıtrat denilerek aklanmaya çalışılmaktadır. Çalışanlarında sendikalaşması, grev yapması “günah denilerek bastırılmaktadır. Bunların önündeki en büyük engelse laikliktir. Eşit hakların , eşit yurttaşlığın varoluşudur. Aydınlanmanın sonucu ve onun bir parçasıdır.
Laik bir sistemde din yok sayılmamaktadır. İnanmak kadar inanmamayı da bir hak olarak görür. Hiç bir inanca karşı ayrımcılık yapılmamasını savunmaktadır. Topluma hizmetle sorumlu kamusal kurumlar hiç bir şekilde dinsel referanslardan etkilenmemektedir. Laik bir devlet, hiç bir dine veya felsefi inanca öncelik tanımamaktadır.
Din, devlet, siyaset, hukuk ve eğitim işlerinin ayrılmasıdır. Özgür düşüncenin de serbest bırakılmasını getirmektedir. Kişiler üzerindeki din başkasını engellemektedir. Dine karşı değildir. Din devletine karşıdır. Kadının da, her türlü maddi-manevi prangalarından kurtulmasını sağlayan aydınlanma rehberidir. İnsanı kul olmaktan çıkararak birey yapan unsurdur laiklik.
Orta çağ dogmatizmini yıkan aklın öncülüğüyle, bilim aydınlığıyla gelişen uygar yaşam biçimidir. Sosyal ve kültürel yaşamın çağdaş düzenleyicisidir. Hiç kimsenin dini inancına karışılmamayı ve herkesin inancına saygı duyulmasını getirmektedir. Her kişi kendi özgür iradesi ile seçtiği dinin şartlarını yerine getirip getirmemek kendisinin sorumluluğundadır.

Sahte dindarlıkla ve büyücülükle mücadele kapısını açmaktadır. Laikliğin noksanlığında baskı, dayatma, zulüm ve karanlık gün yüzüne çıkmaktadır. Laik devlette, yönetenlerin yönetme yetkisinin kaynağının tanrı ve din olmadığı devlettir. Her türlü inanca yönelik saldırıyı engelleyebilmelidir. Laiklik sadece felsefi ideolojik bir kavram değildir. Hayata geçirilen uygulamaları olan bir ilkedir.
İnsan düşüncesinin, fikrinin ön yargılardan, bilime aykırı safsatalardan, dogmalardan bağnazlıktan arındırılmasını getirmektedir. Çok yönlü fikirler rahatça tartışılabilmektedir… Dini tamamen insanla tanrı arasında olan bir konu olarak görmektedir. Bilim egemen kafalı ve eleştirel akla sahip toplumun oluşturulmasına katkı sunmaktadır. Gerçek bir laiklik uygulaması ancak ve ancak Demokratik Halk İktidarında mümkün olacaktır.

Özgür Karakaya
Ozgur694@hotmail.com

Exit mobile version