Etnik milliyetçilik üzerine    

Getting your Trinity Audio player ready...

Yıllar önce okumuştum, Cumhuriyet Gazetesi ayna köşesinde Adnan Binyazar “bir yerden mi aldım, düşünce kırıntıları arasından çıkarıp mı yazdım; defterimi karıştırırken ‘insanın kendi insanından tiksinmesi ne kötü’ tümcesi önüme çıkıverdi” diyor. 

Adalet ve Hukuka rağmen; devletin genel ve yerel yönetim kademelerindeki yetkililer başta olmak üzere, haksızlık ve hukuksuzluk yapanlardan; siyasi parti yöneticilerinin kendi çıkarları için, demokrasi dışı uygulamalarından; sendikalar, meslek odaları ve sivil toplum örgütleri yöneticilerinin, kendi çıkarları için oportünist davranışlarından; en önemlisi de, kutsal yaşam hakkını, ‘Allah’ın verdiği canı Allah alır’ ilkesini hiçe sayan, derin-sığ tüm terör örgütleri ve tetikçileriden tiksinilmesi vicdanı olan insana özgüdür…

Bütün TV ekranlarına çıkıp, tarihin bir kesitinde yaşanmış olan acı olayları, yüzüne yansıyan uyduruk gülücükle, müesses-nizam adına sahipleniyor! Yumuşak bir ses tonuyla ve sakin bir üslupla anlatıyor, çeşitli benzetmeler yapıyor.

Ülkenin geçmişte acı çekmiş, her görüşteki Alevi-Sünni, Türk-Kürt, tüm sol ve yoksul kesimlerini karşısına alıyor. Sonuçta; ‘savunma politikaları’ konusunda da tez sahibi olduğundan, Askeri Bürokratik Statüko’nun, medeni bir siyasi figürü olduğunu kanıtlıyor…

Cumhuriyet Gazetesi’nde “orta doğunun ortasında bir ülke” yazısında, Ürdün’ ün Çerkezleri bölümünde, röportajı yapan Çetin Yiğenoğlu soruyor. Ürdün’ de yurt çapında örgütlü Çerkez derneğinin 2. Başkanı Cevdet Naşko cevaplıyor.

YİĞENOĞLU: Çerkezlerin güvenilir insanlar oldukları için, dünyanın her yerinde polis, jandarma, istihbarat gibi güvenlik işlerinde çalıştırıldığı söyleniyor. Ürdün’de durum nasıl?

NAŞKO: Burada da öyle. Ürdün’ ün kuruluşundan beri güvenlik hizmetleri Çerkezlere emanet. Polislik, Jandarmalık genlerimize yazılmış gibi. Ben de çocukluğumda polis olmak istiyordum.

YİĞENOĞLU: Ürdün yönetimiyle ilişkileriniz nasıl?

NAŞKO: Oldukça iyi, ta başından beri, özellikle 1. Abdullah döneminden beri böyle bu. O dönem Başbakan bile Çerkezlerdendi. Sait Paşa Çerkezdi. Üstelik tanınmış ödünsüz bir Arap Milliyetçisiydi…

Hem Çerkez, hem ödünsüz bir Arap Milliyetçisi! İnsanın aklı havsalası almıyor… Demek ki; Çerkezler, röportajda da ifade edildiği gibi, bulundukları ülkelerde, devletin güvenlik ve istihbarat birimlerini tercih ediyor veya ettiriliyor! Baktığımızda, ülkemizde de olduğu gibi, siyasi mekanizmalarda, yetkili yerlere geliyor veya getiriliyor! O ülkenin ödünsüz bir milliyetçisi oluyor…

(Ufak değişiklikler yaptığım bu makalem daha önce milliyet blogda ”kendi insanından tiksinmek” başlığı altında yayınlanmıştır…)    

 

Exit mobile version