1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yazık, Vallahi Yazık, Billah, Yazık…

Yazık, Vallahi Yazık, Billah, Yazık…

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Getting your Trinity Audio player ready...

 

Bu yasaklamalar, bu yandaş medya aracılığıyla gerçekleri halkın gözünden gizleyerek uçurulan balonlar (yok efendim, yakında aya gidecekmişiz, yok efendim, bizdeki hayat pahalılığı pandeminin yol açtığı bir tabloymuş, yok efendim, ülkede yaşanan bazı olayların nedeni faiz lobisiymiş falan filan) kimsenin iktidarını ebediyete kadar uzatmaya yetmez… Yaşananlar karşısında, insan ağlasın mı, gülsün mü, bilemiyor. Bir kere şu “faiz lobisi” denenler her kimse, biz onların kimlerle iş yaptığını görüyoruz, duyuyoruz. Çanakkale köprüsünü yapan müteahhit firmalar -memleket ekonomisinin kaymağını yiyenler, tüyü bitmedik yetim hakkı ile kırk kere köşe olanlar- ceplerinden beş kuruş para koymadan, uluslararası faiz lobilerinden, hem de devlet garantisi ile aldıkları krediler ile başka köprüler, otoyollar yapıyorlar, sonra da bu yaptıklarından hem de Türk Lirası ile değil, dolar üzerinden garantiler alarak ülke kaynaklarını yağmalıyorlar… Üreticiye değil, aracıya çalışıyor tüm mekanizmalar… Dünyanın en verimli toprakları üzerinde, Ergene ovasında “Günebakan”, Kuzeydoğu yaylalarında “Şimişka” olan ay çiçeğini bile yetiştiremez olduk, gemicikler aracılığıyla dışarıdan getiriliyor Ayçiçek yağı ki, o gemiler ve getiren aracılar para kazansın… Uluslararası nişasta bazlı şeker üreten büyük tekeller (Bunlardan Cargill’e onlarca yıl önce İznik Gölü’nü kirletme hakkı da verilmişti, göl şimdi can çekişiyor) ve onlarla iş yapan aracılar para kazansın diye pancardan şeker üreten fabrikalarımız kapatıldı… Ciğerimizi yakıp kavuran orman yangınları için bile ihale yapıp dışarıdan uçak getirmeye, yine aracı zengin etmeye kurgulanmış politikalarımız… “Faiz lobisi”nin maden arama şirketlerine yüzlerce maden arama izni verildi, ülkenin her köşesinde cirit atıyorlar. Ardahan’a gelirken uğradığımız Eğin’de siyanürle çevreyi kirleten firmaların yaptığını, oraya aktarılmış Fırat’ın güzel sularının hikâyesini dinledik… Başka firmalar da çevrede mekik dokuyor, memleketin toprağını alt üst edip zehirlemek için fırsat kolluyormuş. Bazı köylerde halkımız köy girişlerini zincirle kapatmış ki, giremesinler. Ne yazık ki hukuk mekanizması, ÇED raporu düzenleyen bilirkişiler de (sanıyorum bu tür raporlara da gerek duyulmuyor artık birçok alanda) hep bu lobilere çalışıyor. Bir zamanlar, halk kesmesin diye devlet ormanları korurdu, şimdi, ormanını, dağını, taşını, suyunu, koruyabilirse halk koruyor; ülke politikasının dizginlerini elinde tutanlar “babalar gibi satmaya”, “faiz lobileri”ne yağmalatmaya çalışıyor yalnızca…Kaz Dağları’ndan Fatsa’ya kadar ormanlarımız kesiliyor; kıyılara dinamit atılıyor, koylar parselleniyor!

Yazık, Vallahi, Billahi, Tillahi yazık… Her geçen gün ülke kaybediyor, coğrafyamız kaybediyor, üretici kaybediyor… Ölçek Köyü’nün çalışkan rençberlerinden olan Hasanlar soyunun (dedemiz Deli Eyüp’ün babasıdır Hasan; 1914 Aralık ayında köyü basan Çarlık askeri tarafından öldürülmüştür) hayvancılıkla ekmeğini sağlayan son bireyi olan Turgut Akçam da hayvanlarının çoğunu satmış, sonbaharda da kalanları elden çıkarıp çoluk çocuk köyü terk etmeye karar vermiş. Mazot parasına güç yetmediği için tarlalar ekilemiyor. Perşembe günü Ardahan’da köylü pazarı olurdu; yüzlerce köylü ürettiği peyniri, yağı, yoğurdu şehre getirip satmaya çalışır, diğer köylüler de “şehre inip” sokaklarda gezer, kahvelerde oturup çay içer, sohbet ederdi. Bu geçtiğimiz perşembe günü akrabamız Servet Sarıçam’ın söylediğine göre, şehre inen Ölçekli sayası 3-4 kişiyi geçmemiş. Kimsenin cebinde gidiş gelişi, içeceği çayı karşılayacak para yok…

Yazık, Vallahi yazık, Billahi yazık… Daha sayfalarca yazabiliriz yaşanan olumsuzlukları…

Bunları düzeltebilecek adımlar atılacak yerde yasak üstüne yasak getiriliyor. Gerçekler basın ve sosyal medyada da yer almasın diye yeni yasalar çıkarılıyor.

Ardahan’da 16 yıldır, sanatın, kültürün, barışın ateşini tüttürdüğümüz, insanların özgürce düşündüklerini söyledikleri, ormanlara fidan dikip eğlendikleri, gençlerin tiyatro oynadıkları, halkın sinema ve belgesel izlediği, konusunun uzmanı bilim ve sanat insanlarının konuşmacısı olduğu açık oturumların düzenlendiği Dursun Akçam Kültür ve Sanat Günleri kapsamında yapacağımız etkinlikler de bir yasaklar torbası içine konulmuş oldu… Aynı günler sonrasında Ardahan’a kendi yardımıyla yapılmış otogarın açılışı için Ekrem İmamoğlu gelecekti; Hanak’ta Ümit Kaftancıoğlu’nun anmak için yapılacak etkinliğe Canan Kaftancıoğlu gelecekti; 1-3 Temmuz’da Hoçvan yayla şenlikleri vardı… Bunların hiçbiri yasaklanmamalıydı kuşkusuz; yasaklarla bir yere varılamaz. Emekli maaşıyla ayakta kalmaya çalışan Dursun Akçam Kültür ve Sanat Vakfı için ise, çok büyük bir darbe oldu bu.

Dün bir gezi için bölgeye gelmiş bir tur otobüsü durdu “Dursun Akçam Kültürevi”nin önünde. Kendilerine çay ikram ettik, Oğuz Makal’ın hazırladığı “Kaf Dağının Ardındaki Dursun Akçam” belgeselini izlettik. Çok memnun oldular; Dursun Akçam kitaplarından aldılar. Sonra çarşıya çıkıp bizim doğallığını, eşsizliğini anlattığımız yöre ürünlerini doldurdular çantalarına, alışveriş yaptılar. Etkinliklerin ertelenmesi, dışarıdan gelecek yüzlerce konuğun Ardahan ekonomisine yapacağı katkıya da engel olmuş oldu…

Yazık, Vallahi yazık… Şu kavga etmek, yıkıcı alışkanlıklara sapmak yerine tiyatro oynamayı yeğleyen gençlere yazık; imeceyle hazırlanan sanat ve kültür çabalarına yazık… Hoşgörüye, iyiliğe, barışa, kardeşliğe geliyor yasaklarınız beyler… İyi bilin bunu; kimseye ilelebet iktidar sağlamaz, sağlayamaz… Bugüne kadar yaptığımız 16 etkinlikte en küçük bir bağırtı, bir kötü söz bile olmadı… Bırakın şu “Operasyon” gerekçesini filan lütfen… Ardahan barışın şehridir, Ardahan kardeşliğin, kültürlerin bir arada yaşaması güzelliğinin şehridir. Gerçekler balçıkla sıvanamaz…

Pazartesi günü yapılacak son görüşmeden sonra, büyük olasılıkla etkinliğimiz Kurban Bayramının 2. Gününe, 10/11/12 Temmuz’a ertelenecek. Biz, çok parasal kayba uğramış olabiliriz (zaten zor durumdayız)… Ardahan esnafı zarar etmiş olabilir, gelecek konuklarımızın bir kısmı artık gelmeyecek olabilir ama, yasak geldi diye susup oturmayacağız. Tiyatroda oynayan üniversite öğrencisi kardeşlerimiz de tatil olduğu halde memleketlerine gitmeyip bizimle kalmaya, tiyatrodaki oyunlarını oynamaya karar verdiler. Kutluyorum kendilerini… Gönüllümüz Fırfır oğlu Fırfır Tarık, okumayı yazmayı sökmek üzere… Çok da güzel yazısı var…

Gelebilenlerle yapacağız etkinliğimizi; kültürün, sanatın, barışın, kardeşliğin, özgür düşüncenin bayrağını yere indirmeyeceğiz. Gerçekleri halkla paylaşmanın ve gelecek güzel günler için örgütlü olmanın gereğini dile getirmeye devam edeceğiz…

Gününüz aydın olsun ey güzel insanlar; gününüz aydın olsun gelecek güzel günlere inananlar!

Yazık, Vallahi Yazık, Billah, Yazık…

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin
Reklam Engelleyicisi Tespit Edildi

Sitemize katkıda bulunmak için lütfen reklam engelleyicinizi devredışı bırakın.