Getting your Trinity Audio player ready...
|
Cumhuriyet gazetesi gazetesi yazarı Barış Pehlivan, bugünkü, “Saray’a “Paramızı verin” ihtarı” başlıklı yazısında, 2 Temmuz 2021’de Euraban firmasından Türkiye’nin başkentindeki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na gönderilen ihtarnameyi kaleme aldı.
Alman şirket Eurabau’un, TMSF ve kayyum atanan şirketler tarafından dolandırıldığını iddia ettiğini belirten Pehlivan, “Adım adım verilen sözlerin tutulmadığını Cumhurbaşkanlığı’na şikâyet eden Almanlar, şöyle diyordu: “Aile bireylerimize kadar can ve mal güvenliklerimizin tehdit edildiği hususları da bilginiz dahilindedir. Belirttiğimiz tüm bu hususlar, hukuka aykırı işlemler olması nedeniyle sözleşmenin geçerliliği hususunu gündeme getirdiği gibi dolandırıcılık, tehdit, vs. gibi pek çok suçu oluşturmaktadır” ifadelerini kullandı.
Pehlivan’ın yazısının ilgili bölümü şöyle:
“Başınızı sokacağınız bir eviniz olsun istiyorsunuz. Yıllardır biriktirdiğinizi güvenilir, bilinen bir inşaat şirketine verdiniz. Birden o şirketin terör örgütünün finansörlerinden olduğu ilan edildi. Ve siz yıllardır ne evinizi ne de verdiğiniz parayı alabildiniz. Dumankaya ve Fi Yapı mağdurları işte bunu yaşıyordu.
“İnşaat ya Resulullah” denilerek desteklenen, bir zamanların o ünlü inşaat şirketlerinin FETÖ’ye para aktardığı ortaya çıkınca olanları biliyorsunuz. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devredildiler, kayyumla yönetilmeye başlandılar.
8 bin aile merak içindeydi: Yarım kalan inşaatlar ne olacaktı?
Şu oldu: Bir Alman inşaat şirketi olan Eurabau ile 2018’de anlaşma imzalandı. Buna göre Almanlar, Türkiye’deki inşaatları iki yıl içinde bitirecek, binalardaki sahipsiz daireleri de yabancılara satacak.
Gelin görün ki… Vaatler sözde kaldı. Haftalar, aylar, yıllar geçti ancak inşaatlar bir türlü bitmedi.
TMSF, Dumankaya, Fi Yapı, Eurabau, yani herkes birbirini suçluyordu. Asıl haklı olan ise evlerine ulaşamayan binlerce aileydi.
ALMAN ŞİRKET CUMHURBAŞKANLIĞI’NDAN PARALARINI İSTİYOR
İşte yılan hikâyesine dönen bu sürecin bilinmeyen birçok yönü de vardı. Onlardan biri de 2 Temmuz 2021’de Almanya’nın Bremen kentinden Türkiye’nin başkentindeki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na gönderilen ihtarnameydi. Alman şirket Eurabau, TMSF ve kayyum atanan şirketler tarafından dolandırıldığını ileri sürüyordu. Adım adım verilen sözlerin tutulmadığını Cumhurbaşkanlığı’na şikâyet eden Almanlar, şöyle diyordu: “Aile bireylerimize kadar can ve mal güvenliklerimizin tehdit edildiği hususları da bilginiz dahilindedir. Belirttiğimiz tüm bu hususlar, hukuka aykırı işlemler olması nedeniyle sözleşmenin geçerliliği hususunu gündeme getirdiği gibi dolandırıcılık, tehdit, vs. gibi pek çok suçu oluşturmaktadır.”
Ve dokuz sayfalık ihtarnamenin sonunda iddia edilen alacaklar kalem kalem yazıyordu. Buna göre Alman şirket, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’ndan 2 milyon 786 bin euro ve 86 milyon 601 bin lira para istiyordu.
Peki, ihtarnamedeki “tehdit edildik” iddiası neye dayanıyordu?
Yanıt olabilecek bir şikâyet 29 Ocak 2020’de İstanbul’da polise yapılmıştı. Alman şirketin Türk temsilcisi Zeynel Gündoğ, Dumankaya’nın eski sahiplerinden Barış Dumankaya tarafından tehdit edildiğini öne sürüyordu. Gündoğ, “Başımın kesilip, PKK bayrağına sarılıp, Bremen’de bulunan ailemin de dahil olduğu bahçeye atılacağını, söylediler” iddiasındaydı. Dumankaya’nın yalanladığı bu tehdit önce polis tutanağına, sonra Cumhurbaşkanlığı’na gönderilen ihtarnameye geçmişti.
İnsanların para biriktirip ev almak istediği, toplanan paraların Fethullahçılara aktığı, bundan dolayı tutuklananların para verip serbest kaldığı, ardından kurulan sistemin para dolandırıcılığıyla itham edildiği bir öykü bu. Her yerden kir akıyor”