Getting your Trinity Audio player ready... |
Ülkemiz Yaş Sebze meyve üretimine bakıldığında son on yılda ortalama üretim miktarı 50-55 milyon ton civarında olduğu görülmektedir. 5957 sayılı yasa düzenlenirken yasanın çıkış gerekçelerinden birisi de söz konusu üretimimizin %25 inin daha tüketiciye ulaşmadan ÇÖPE GİTMESİ olarak gösterilmiştir. Yani yıllık 12-14 milyon ton sebze ve meyveyi çok büyük emek ve maliyetle ürettikten sonra çöpe atıyoruz veya daha bahçede, tarlada iken imha ediyoruz. İç pazardaki tablo bu halde iken, ihracatta ise durum daha da karışıktır. 50-55 milyon tonluk üretimimize karşın2-2,5 milyon tonluk ihracatımız söz konusudur. Bu ihracatın değer karşılığı ise 2-2.5 milyar dolardır. Bu ihracatın ½ si Rusya ve Kuzey ülkeleri, ¼ ü Avrupa ülkeleri, ¼ ü ise Arap ülkeleridir. Buna karşın çeşitli üretim dönemlerinde uluslar arası piyasada boşluklar oluştuğunda ülkemizden yapılan sebze meyve ihracatında özellikle domateste iç piyasada perakende fiyatların 2 ila 5 misline artmasına neden olunmaktadır. Kısaca ihracat yapan bir kısım tüccar güya kar ederken içeride tüketici 4 misli 5 misli fiyat artışları ile karşı karşıya kalmakta, ihracat durduğu zamanda, iç piyasada fiyatlar düşmemekte, olan üreticiye olmaktadır. Buradan, İhracatçı firmaların iç piyasadan, sözleşmeli tarım olmaksızın serbestçe mal almalarına izin verilmemesi gerektiği son derece açıktır. Toplam üretimimizin Tüketiciye ulaşabilen kısmında ise yanlış pazarlama stratejileri ile fahiş fiyatlar oluşmaktadır. Yine son on yıl enflasyon verilerine bakıldığında TOP-10 listesinde ilk 6 veya 7 ürünün çeşitli sebze ve meyvelerden oluştuğu gözlenmektedir. Konu son dönemde o dereceye varmıştır ki Domates fiyatı üzerinden Cumhurbaşkanının açıklamaları bilahare soğan stokçuluğuna varan gündem tartışmalarında bu kanunun yeniden düzenlenme ihtiyacını ortaya koymuştur. Hedef halkın ucuz sebze meyve tüketmesi olarak gösterilmiştir. Ve yine; Et ve Süt ürünlerinde de hemen hemen aynı dönemde aynı konu gündeme gelmiş belirli firmalara ayrıcalık tanınmak sureti ile halkımıza ucuz et yedirme iddia ve gayretine girilmiş, konu üzerinde odamızın uyarı ve görüşleri maalesef dikkate alınmamıştır. Bilahare de aslında hayvan fazlalığı olduğu, et kombinalarının üreticinin hayvanının kesmeye 3 ay sonralara gün verdiği ortaya çıkmıştır. 24 Ocak 1980 kararları ile uygulanmaya başlanan ekonomi politikaları ile liberal ekonomi kanunları bir bir çıkarılmış, devlet güya ekonomiden elini çekmiş girişimcilerin önü açılmıştır.
TARIM ÜRÜNLERİNDE;
- Tavan, taban fiyat uygulaması bırakılmış
- Ayni destek ve hizmet veren çeşitli tarım kuruluşları kapatılmış ( Zirai Donatım, TEKEL, ŞEKER FAB: ları, SÜMERBANK vb)
– Tohum ithalatı serbest bırakılmış
– GDO ve teknoloji ürünü bitkisel materyallerle ve girdi kalemleri ile ülke tarımının genetiği ile temelinden oynanmış ve geri dönülemeyecek hasarlara yol açılmıştır.
– Ülkede tarıma yön verecek eğitimli ziraat mühendisleri işsizliğe mahkûm edilmiştir.
– “Kendine yeten bir ülke” ilkesi içindeki ülkemizin kıt kaynaklarının verimli kullanılması adına çıkarılmak istenen bu taslak yasanın doğru tespit edilmiş yanları olmakla birlikte, temel bir takım yanlışları bulunmaktadır.
Görüş ve önerilerimizde bu yasayı kapsayan meslek mensuplarının çıkarları konumuz dışındadır. Öncelikle bu yasa Ziraat Mühendisleri Odası ve Üyeleri ile Her daim üretimin içinde olan üreticilerimiz ile kendilerine karşı sorumlu olduğumuz tüketicilerdir. Bu yasa hepimizi ilgilendirmekte, yapılacak bir hata ülkemizin belki de bir 50 yılını daha heba edecektir
- YAŞ SEBZE MEYVE MEVZUATINDA TARİHSEL SÜREÇ
Bu konuda ilk yasal düzenleme 1930 yılında çıkarılan Belediye Kanunu dur. Bu yasanın TOPLAM 11 veya 12 madde de konu dar çerçevede tanımlanmaya çalışılmıştır. Bu yasanın en belirgin özelliği aracıların fahiş fiyat uygulamasını engellemek üzere Belediyelere tanıdığı NARH KOYMA yetkisidir. Bu yetki ile belediyeler halkın alacağı sebze meyvelerin tavan fiyatını belirliyor hiçbir pazarcı da bu fiyatı geçemiyordu. Yasa 1995 yılına kadar 65 yıl yürürlükte kalmıştır. Ancak 1990 yıllarda özellikle İstanbul Haliçte Anadolu ‘dan dan gelen SEBZE/MEYVELERİN miktarının fazla olduğu dönemlerde fiyatların düşmesine engel olmak için denize dökülmesi üzerine basında yer alan tepki haberleri üzerine Ecevit döneminde 552 sayılı KHK ve Belediye Toptancı Halleri mevzuatı oluşturulmuştur. Bu yasanın da en temel özelliği 24 Ocak 1980 yılında çıkarılan ekonomik kararlarla uyumlu bir biçimde sebze meyve fiyatlarının arz ve talebe göre belirlenmesi ilkesidir. Ve yine ilk defa Toptancı halleri mevzuatı derli toplu ele alınmıştır. Bu yasa ile öngörülen Sebze Meyve Fiyatlarının arz ve Talebe göre hallerde oluşması burada vatandaş lehine fiyatlar oluştuktan sonra da bu düşük fiyatların pazarlarda halka yansıtılması düşünülmüştü. Kısaca HALLER BORSA gibi çalışacaktı. Ancak düşünüldüğü gibi olmadı. Üretilen malların tümünün hale girmesi gerekirken ancak %10 u girdi, diğer %90 lık kısmı doğrudan pazaryerlerine, manavlara, marketlere aktı. Borsa kâğıt üstünde HAL de kurulur gibi görünürken fiiliyatta pazaryerlerinde veya illegal alanlarda korsan bir şekilde kurulmaya çalışıldı. Yapılan denetimlerde hal dışında YASADIŞI çalışan bu kişiler pazarlarda Pazar esnafının ayağına kadar malı getirirken, veresiye mal satarken, kasa depozito bedeli almadan hizmet vermeye, mal verdikleri pazarcının ürünü kaça satacağına kadar işi ileri götürerek pazaryerlerinde TEKEL yarattılar. Bunlar devletin görevlilerine zaman zaman rüşvet vererek denetimleri geçtiler. Söz konusu özel mevzuat konusunda her hangi bir kanaati olmayan yargı mensupları bu kişileri sürekli akladılar. Namuslu devlet görevlisinin kestiği cezayı kaldıran yargı karşısında denetimler aksadı ve bilahare yapılamaz oldu. 1995 yılında çıkarılan Yasa 17 yıl yürürlükte kaldı Ve Nihayetinde 2012 yılında 5957 sayılı yasa çıkarıldı. 5957 sayılı yasanın en temel özelliği, Dijital Teknolojiyi kullanarak Geriye İzlenebilirlik sağlayacak olan HAL KAYIT SİSTEMİ nin kurulması idi. Bir de Pazaryerleri için Başlı başına Yeni Bir Pazaryerleri Yönetmeliği oluşturuldu. Yerinde bir kararla HAL HAKEM HEYETLERİNE konu ile ilgili Kamu Kurumu Niteliği taşıyan arasında ZMO’nun da olduğu Sivil Toplum örgütleri de alındı. Amaç söz konusu ticarette anlaşmazlıkların yargıya intikal etmeden kısa yoldan çözülmesini sağlamaktı. Ancak sorunları çözmek yerine Heyette yer alan Belediyelerin baskıları ile sürekli mahkemenin adres gösterilmesi, Yasa ile rüsum gelirleri düşen Belediyelerin ısrarla hal içinde %25 cezalı rüsum kesmeleri, Hal dışında denetim yapmakla görevli belediyelerin bu asli görevlerini yapmamaları karşısında sistem giderek tıkandı. Bu yasa içinde aslında sistemi bozan hal dışında kaçak çalışan toptancılar iktidar milletvekillerinden destek alarak HAL DIŞI ÇALIŞAN TÜCCAR sıfatı kazandılar ve kendilerini yasal hale getirdiler. Hal dışında faaliyet göstermelerine rağmen kazandıkları yasal TÜCCAR sıfatı ile illegal bir biçimde üretimden satışa kadar tüm safhada entegre olan bu yapı, kendilerinin içyapısını çok iyi bilen hal içinde faaliyet gösteren komisyoncular üzerinden toplumsal algı yaratarak hal sistemini bloke etmeye çalıştılar. 5957 sayılı kaldırılması düşünülen hal yasası hal dışında toptan satılan malların serbest edilerek hale getirilmesi ve açık ihale yöntemi ile satılması yerine yakalandığı yerde parasal ceza verilmesi ne olanak verdi. Böylece cezası ödenen malın hal dışında toptan satışına da izin verildi. Sonuç itibarı ile 5957 sayılı yasa 6 yıldır yürürlükte olmasına rağmen var olan sorunları çözmek yerine meslek mensuplarının kendi aralarında kısır çekişmelere sahne olmuş ve çok kısa sürede bloke hale gelmiştir. Denetimsizlik tavan yapmış, usulsüzlüklerden devlet adeta kendine gelir kalemi yaratmaya çalışmıştır. 5957 sayılı yasa sayesinde pazaryerleri çok büyük oranda imar planlarına alınmış, mekân olarak kapalı hale getirilmiş ancak pazaryerlerini işletim ve idame yönünden sevk idaresi tam olarak yapılamamıştır. Bu yasa ile hal kayıt sisteminde olması gereken pazarcı esnafı ile üreticilerin ısrarla sisteme kayıt edilmesi yapılmamıştır.
- ZMO MENFAATLERİ ve TÜKETİCİLER AÇISINDAN DEĞERLENDİRME ve ÖNERİLER
Yaş Sebze ve Meyve Mevzuatında ilgili kanunların yürürlükte kalış sürelerini toplu olarak bir daha verelim.
- 1580 sayılı yasa 65 yıl.
- 552 sayılı KHK 17 yıl
- 5957 sayılı yasa 6 yıl.
Üzerinde durulması gereken en önemli sorun budur. Bu güne değin çıkarılan tüm mevzuatlar üreticinin ve tüketicinin sorunlarını çözmüyor bilakis arttırıyor. Toptandan Perakendeye doğru yapılan tüm düzenlemeler sektör meslek mensuplarının hak ve menfaatlerine dönüktür. Asıl olan Üretici ve Tüketicidir. Yeni yaklaşım Perakende den Toptana dönük düzenlenmelidir. Kısaca Tümden gelim metodu terk edilerek Tüme varım metoduna geçilmelidir. Birincil düzenlemeler perakende satış noktalarının yani Pazaryerleri, Marketler, Manavların çalışma esasları yeniden düzenlenmelidir.
30 Büyükşehir Belediyesi/ 51 İl Belediyesi/ 911 İlçe Belediyesinde toplamda 4000 civarında da SEMT PAZARI vardır. Bu belediyeler de;
- Belediyeler de Pazaryerleri Md. lükleri oluşturulmalı veya Tarım Hizmetleri Md. lükleri kurulmalıdır. Bu müdürlüğün görev ve yetkileri, personel yapısı, yönetmeliklerle belirlenmeli, Bu Müdürlüklerde Ziraat, Su Ürünleri, Gıda Mühendisleri ile Veterinerlerin kadrolu çalışması sağlanmalıdır. ( Her pazaryerine Bir ziraat Mühendisi istihdam edilmelidir) Pazaryerlerinin Belediye Şirketlerince kurulması, yönetilmesi meslektaşlarımızın istihdamını daha da kolaylaştıracaktır. Hal idareleri söz konusu ilçe belediyelerinde kurulmasını öngördüğümüz pazaryerleri veya Tarım Hizmetleri Md. lüklerinin talep ve uyarılarını dikkate almalıdır. Söz konusu bu müdürlüğün gıda güvenliğini sağlayacağı göz ardı edilmemelidir.
- Pazaryerlerinin açılış günleri ve hak sahipleri dijital bilgi sistemine alınmalı ve bu bilgiler hal kayıt sistemine entegre edilmelidir.
- Semt pazarlarının haricinde Üretici Pazarlarının kuruluşu ve çalışma esasları açıkça yasada yer almalıdır. Üretici pazarlarında etiket fiyatları haldeki tavan fiyatı geçemez kuralı getirilmelidir.
- Pazaryerlerinde halkın lehine olmak üzere fatura kar haddi üzerinden tüketici fiyatlarının oluşumu sağlanmalı ve pazaryerleri müdürlüğü ekiplerince denetlenmelidir.
- Pazaryerlerinin imar planlarında yer alması uygulaması devam ettirilmeli, sokaklarda pazaryeri kuran belediyelere yaptırımlar getirilmelidir.
- Pazaryerlerinde Tezgâhların Kiralanması veya pazarcı esnaflarından TAHSİS BEDELİ alınması suistimal demektir. Pazar tezgâhlarının kayıt dışı alınıp satılması veya kiralanması ikincil emlak piyasasında kayıt dışı ticarete neden olmaktadır. Denenmiş ve sakıncalı olduğu için terk edilmiştir. Taslak metinde 11.madde/3.bentte yer alan bu ifade metinden çıkmalıdır. Bu tür pazarcı üzerinde maliyet baskısı yaratacak her talep pazarcının sattığı ürüne zam olarak yansıyacaktır.
- Hallerin borsa niteliği olduğu mutlaka gözetilmeli arz ve talep derinliği şeffaf hale getirilmeli, bilboardlarda anlık işlemler gösterilmelidir.
- Hallerde Arz ve Talep piyasa fiyat oluşumunun seyir ve kontrolü salt bir şirketin veya şahsın eline terk edilemez. Bunun düşünülmesi dahi TEKEL yani MONOPOL piyasa oluşumu demektir. Bu şekilde oluşturulan fiyatlar SUNİ FİYATLAR olacaktır. Burada istendiğinde düşük fiyat oluşturulur buna karşın hal dışında tüccarlar eli ile de daha yüksek fiyatlar oluşturulur ise sistem tamamı ile kayıt dışılığa kayacaktır.
- Hallerin mutlak surette bir TARIM İŞLETMESİ olduğu yasaya girmelidir. Ve hal yönetim birimlerinin ziraat mühendislerinin asli görev alanı olduğu belirtilmelidir.
- Oda yetki tüzüğümüze göre toprak hazırlığından, gübrelemesine, tohumundan ilacına, mamul maddenin işlenmesinden pazarlanmasına kadar yetkili olmamıza rağmen pazarlama aşamasında hakem yetkimizin bu yasada iptal edilmek istenmesi yanlıştır. Odamız Hal Hakem heyetlerinde mutlaka yer almalıdır.( 10 madde/ 2.bent) Söz konusu maddede eski maddeden tek farklı olarak ZMO ihraç edilmek istenmektedir)
- Hallerde rüsum ve cezalı rüsum uygulamasının kaldırılması isabetlidir. Bunun yerine hal içinde her ürün kalemi için belirlenecek %1 ila 3 arası bir tarife ile fiyat garanti fonu oluşturulmalıdır. Bu fon ile üretici malının fiyatının maliyetin altına gerilemesi halinde farkının üreticiye ödenmesi sağlanmalı ve hal sistemine güven tazelenmelidir.
- Hallerdeki yerlerin en az %50 si üretici birliklerine tahsis edilmelidir.
- Haller mali açıdan FREE ZONE yani serbest bölge haline getirilmeli, kullanıcılar sadece kiralardan sorumlu olmalıdır. Üretici birliklerinden kira alınmamalıdır.
- Taslak kanunda hal olmayan yerlerde tüccarların mal alıp satabileceği ( Taslak Madde 6 /bent 3 ) yetkisi üretici birliklerinin satış yetkisini baypas niteliğindedir. Yasanın arasına sıkıştırılmış küçük küçük ifadeler yasada tanımlanan üretici birliği fonksiyonlarını geçersiz kılmaya yönelik ifadelerdir.
- Pazaryerlerine gelen müşteri sayısı/ tercih edilen ürünler/ürün bazında girdi-çıktı miktarı/…….gibi veriler ile VAR OLAN KONVANSİYONEL ÜRETİM PLANLANMASI çalışmalarına destek olunacaktır.
16- SEMT PAZARLARINDAKİ kayıt dışılığın önüne geçilecektir.
17- Tüketicinin tezgahtaki mala olan güveni artacaktır ve en uygun fiyat ile alışveriş yapabilecektir.
- ÜRETİCİ BİRLİKLERİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRMELER
- Taslak Yasada genel olarak kuvvetli üretici birliklerden bahsederken net bir tanımlama verilmemiştir. İlk kez üretici birliklerinin şirket kurmasından bahisle bu şirketlerinde üretici birliği kabul edilmesine dair bir açıklama anlaşılır değildir. Tarımda Kooperatifleşmeyi savunurken söz konusu kooperatiflerin şirket kurmasını önermek arka planda tali bir takım hesapların olduğuna işaret etmektedir. Taslak bu hali ile kâğıt üstünde kooperatif ancak arka planda kar esası ile hareket eden ancak kooperatifçilikte uluslararası norm olarak kabul edilen kamusal ve sosyal sorumluluk ilkesini tanımayan garabet bir model öngörülmektedir ki çok uluslu şirket yapılanmaları ile bu öngörünün paralelliği açıkçası bizi dehşete düşürmektedir.
- ZMO olarak Yaş sebze Meyve Ticaretinde Üretici birliklerinin rolünün çerçevesini aşağıdaki şekilde çizmek isteriz.
- Öncelikle, Ardiye kurulan, meyve sebze tasnifi ve paketleme yapılan üretim bölgelerinin hallerinin hal statüsü kaldırılarak, söz konusu dükkânların bu bölgede kurulacak irili ufaklı ticaret bakanlığına bağlı pazarlama kooperatiflerine bila bedel tahsis edilmesi sağlanmalıdır. Söz konusu bu HAL KOOPERATİFLERİNİN ziraat mühendisi istihdamı devletçe de desteklenmelidir. Bu yolla ürünün saha kontrolü, merkezi kayıt sistemine bildirimi ve sevki gerçekleştirilmelidir. Bu kooperatiflerin üst birlikleri tayin edilmelidir. Birlikleri aracılığı ile boylama, tasnifleme, paketleme, soğuk hava deposu,pestisit kontrolü,…vb hizmetleri verilmeli devlette bu birlikleri mali olarak desteklemelidir. Kaldırılacak olan 175 halden geriye kalacak olan 30 tane halin ayrıca ikincil paketleme tesisi kurmasına izin verilmesi son derece sakıncalıdır. Tüm Türkiye’ de Meyve Sebze Depolama, boylama, tasnif, işleme ve ambalaj yetkisi üretici birliklerine bırakılmalıdır.
- Ticaret Bakanlığı bünyesinde Hal Şube Müdürlüklerinde mevzuata ve pratiğine tam hâkim donanımlı Ziraat Mühendisi kadroları istihdam edilmelidir. Mevcut hali ile babasının muz serası olanların uzman diyerek istihdamı ile ne yasa yapılır, ne denetim olur.
SONUÇ
Söz konusu taslak metin ile Üretici birlikleri için öngörülen çalışma şekil ve yetkileri uygulamada hayata geçmesi mümkün olmayan şekildedir. Bu sektörde halen üretici organize olmuş halde değildir. Konu ile iştigal etmeyen birlikler faaliyet alanları dışında bu iş koluna kaydırılmak istenmektedir. Öte yandan Üretici adına hareket edebilen KOMİSYONCULUK kaldırılarak, üreticilere malın mülkiyetinin devredilmesi için yasal zorunluluk TÜCCARLAR eli ile sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu taslak metnin hazırlayıcılarının Ulusal Market zincirleri, Pazarcılar Odasının bağlı olduğu Esnaf Birlikleri , Ticaret ve Sanayi Odalarının bağlı olduğu Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) olduğu son derece açıktır. Ziraat Odaları Birliği ise seyirci ve konu mankeni halindedir. Sistem kar odaklı çalışan Büyük Sermaye gruplarına peşkeş çekilmek istenmektedir. 24 Ocak 1980 yılındaki büyük kriz sonrası ardından gelen sözde 12 Eylül darbesi ile halkı uyaracak/ ilerici/ aydın tüm kişi ve kurumlar linç edilmiş, Türk tarımı bitirilmiş/ emekçiler büyük zarar görmüştür. Bu taslak metin bir başka 24 Ocak kararı niteliği taşımaktadır. Ardından darbelerin geleceğini düşünüyorum.
Bu taslağın Yasalaşması halinde
- Küçük üreticiler bitecektir.
- Gıda fiyatları dar gelirli vatandaşın erişemeyeceği şekilde artacaktır.
- Pazaryerlerinin yerlerini zincir marketler alacaktır.
- GIDA EGEMENLİĞİMİZ elimizden alınacaktır. GIDA EGEMENLİĞİ DEVREDİLEMEZ……
Kurulmak istenen Azerbaycan Yaş sebze Meyve Piyasasındaki düzendir. Orada bakanlar/ Genel müdürler, şirket/ holding sahibidir. Oligogark/ tekel bir piyasa düzeni kurulmuş/ belirli çalışma alanları veya sektörleri belli kişi veya gruplara tahsis edilmiş/ fakir çok fakir, zengin çok zengin olmuştur. İnsanlar açlıkla terbiye edilmiş, özgürlükleri baskı altına alınmıştır. Bu hali ile bu yasa meclisimizden asla geçmemelidir.
Muhalefet partilerinin bu siyasi sistem değişikliğinde GIDADAKİ TEKELLEŞMEYE neden olacak bu yasanın geçirilmesini önlemek adına mücadele etmesi gereklidir.
Hatice ZEYBEK USLU
Zir. Yük. Müh.
- Dönem CHP İzmir 2. Bölge MV Adayı