Getting your Trinity Audio player ready...
|
BİR HEKİM GÖZÜYLE ÜLKEMIZDEKİ GIDA GÜVENLİĞİ SORUNLARI VE ÇÖZÜMLERİMİZ
Dr.Mustafa Torun
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı
mtorun3@gmail.com
Bunlar, Engerekler ve çıyanlardır.
Bunlar, Aşımıza, ekmeğimize Göz koyanlardır.
Tanı bunları, Tanı da büyü.
Ahmed Arif
*
TMMOB GIDA MÜHENDİSLERİ ODASI 7 HAZİRAN GIDA GÜVENLİĞİ GÜNÜ DOLAYISIYLA ÇOK ANLAMLI BİR DUYURU YAPMIŞ.GELİN ÖNCE ONA ODAKLANALIM.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu`nda Aralık 2018 tarihinde alınan kararla 7 Haziran, “Dünya Gıda Güvenliği Günü” olarak belirlenmiştir. “Güvenli Gıda” ya da “Gıda Güvenliği” üretimden tüketicinin sofrasına ulaşana dek gıdalardaki olası fiziksel, kimyasal ve biyolojik her türlü bozulmanın öngörülmesini ve alınacak tedbirleri temel alan uygulamaların tamamını kapsamaktadır.
FAO, WHO, UN, Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlar tarafından da gündemde tutulan “güvenli gıda”, insan sağlığının vazgeçilmezi ve hepimizin hakkıdır. Bu nedenle gıdaların üretiminden tüketimine kadar her aşamasında gıda güvenliği sağlanmalıdır.
Covid-19 pandemisi sırasında ülkelerin sınırlarını uzun süreli kapatması, bazı sektörlerde üretimin yavaşlaması hatta durması, lojistik sorunlarının artması ile tüm dünyada tedarik zincirleri kopma noktasına gelmiştir. Bu dönemde özellikle tarımın yetersiz olduğu ülkelerde boş market rafları ve uzun kuyruklar hala hafızamızdadır. Ülkemizde de yaşanan yüksek enflasyon ortamı farklı bir boyutu ile halkımızın gıda güvencesini tehlikeye atmaktadır. Yanlış tarım politikaları, ekonomik belirsizlik ve gıda fiyatlarındaki durdurulamayan fiyat artışları artık temel gıdalara dahi ulaşılmasını güç hale getirmiştir.
Maaş artışlarına rağmen alım gücünün sürekli olarak düşmesi halkımızı gıda güvencesizliğiyle karşı karşıya getirmektedir. Merdiven altı işletmelerin engellenmemesi, bazı üreticilerin ürün kalitesini düşürmesi, maliyetler nedeniyle gıda güvenliği sistemi kurulmadan üretim yapılması nedeniyle tüketici güvenli olmayan, besin değeri düşük sağlık riski yüksek gıdaya mahkum edilmektedir. Önümüzdeki süreçte taklit ve tağşiş listelerinde artış olması kaçınılmaz olacaktır. Tarım ve Orman Bakanlığının denetimleri etkin bir şekilde ve eskisinden çok daha sık yapması öncelikli zorunluluktur.
Ülkeyi yönetenler gıda güvenliğinin maliyetinin sağlık harcamalarından daha düşük olduğunu bilmelidir. Güvenli olmayan gıdalar hem akut zehirlenmelere yol açmakta hem de yıllara dayalı olarak kronik hastalıkların oluşmasına neden olmaktadır. Kanser ve benzeri hastalıkların tedavisi güvenli gıda üretmenin maliyetinden çok daha fazladır.
FAO ve WHO 2022 yılının sloganını “Daha İyi Sağlık için Daha Güvenli Gıda” olarak belirlemesi, konunun önemini gözler önüne sermektedir. Gıda güvenliğinin önemi anlaşılmalı ve bir an önce kamu otoritesi denetleme ve düzenleme görevini yapmak üzere alt yapısını ve insan kaynağını nicel ve nitel olarak artırmalıdır.
Gıda ile ilgili başta resmi otorite olmak üzere kamunun ilgili diğer kurum ve kuruluşları ile meslek örgütleri, üniversiteler, sektör temsilcileri, üretici birlik ve sivil toplum kuruluşlarıyla gıda güvenliğinin sağlanması için bir araya gelinmelidir.
Bu doğrultuda gerek özel sektörde ve gerekse resmi kontrol mekanizmalarında görev yapan Gıda Mühendislerinin gıda güvenliğinin vazgeçilmez bir parçası olduğu göz önüne alınmalı, meslektaşlarımızın tarladan çatala tüm süreçlerde etkin biçimde yer alması sağlanmalıdır.
Özellikle “Gıda Mühendisi” istihdam edemeyecek ölçekteki gıda işletmelerinin, teknik ve hijyen konusunda destek alabilmeleri amacıyla, TMMOB Gıda Mühendisleri Odası tarafından Tarım ve Orman Bakanlığı`na önerilen “Yetkilendirilmiş Gıda Danışmanı” sistemi hayata geçirilmelidir.
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası olarak toplumsal sorumluluğumuz gereği başta Tarım ve Orman Bakanlığı olmak üzere konunun bütün paydaşları ile işbirliği yapmaya ve sorunların çözümüne dair üzerimize düşen görevi yerine getirmeye hazır olduğumuzu bir kere daha ifade ediyoruz.
Artık kaybedilecek zaman kalmamıştır.
*
Yukarıda gıda Mühendislerinin haykırışını okuduktan sonra, bende bir Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı olarak daha öncede çeşitli vesilelerle belirttiğim önemli noktalara değineceğim.Bu yazımda içinde bulunduğumuz mevsim nedeni ile gıdalarla ilgili çeşitli sorunları yaşayacağımızı düşünerek, kısaca gıda güvenliğini tartışmaya çalışıp, ülkemizde bu konudaki mevzuatı da sırası gelmişken tekrar gözden geçireceğim. Yine sorulu yanıtlı konuyu irdelerken, bu kapsamda yapılan en son çalışmalardan ve enfeksiyon önleme kılavuzlarından yararlanarak, konuyu anlaşılır bir şekilde sizlere aktarmaya çalışacağım. Daha önceki yazılarımda besin zehirlenmelerinden bahsetmiş olup burada daha ağırlıklı gıda güvenliği üzerinde duracağım.Ortalama okuyucu seviyesini göz önüne alarak kesin ifadeler kullanacağımdan affola!
*
•Besinin bulunduğu esas yerinde yani kaynağında,
•Besinlerin hazırlanıp işlem gördüğü mutfaklarda,
•Besinlerin çeşitli işlemleri aşamasında,
•İşlenmiş besinlerin taşınması ve servis işlemleri sırasında bulaşır.
*
•Evet vardır, adı “HACCP VE GIDA GÜVENLİĞİ” dir.Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları Yönetim Sistemi diye açabiliriz.Amacı: Besinlerle ilgili hijyen ve güvenlik sorunlarını olanaklar ölçüsünde önlemeye çalışarak en aza indirmektir.
*
•İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik,
•Portör Muayene Esasları Genelgesi,
•Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine dair kanun hükmünde kararname,
•Gıda Üretim ve Satış Yerleri hakkındaki yönetmelik,
•Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği,
•Gıda Maddeleri Tüzüğü,
•Umumi Hıfzıssıhha Kanunu,
•Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliğidir.
*
•En az 6 ayda bir kez portör muayenesi ve senede bir defa akciğer grafisini çektirmesi uygundur.
*
A)Tifo ve paratifo yapan mikroorganizmalar.
-Kontamine (mikroplarla kirlenmiş) tavuk, sığır etleri, yumurta ve süt ürünleri ile, -Sebze ve meyve gibi taze tüketilen besinlerin kirli sularla veya hem taze hem pişmiş sebzelerin kirli el, yüzey veya aletler ile teması sonrası olabilir.
B)Klostridium cinsi bakteriler
-Kontamine et, tavuk ve et suyu ile
B)Stafilokokus aureus
-Protein yüzdesi yüksek besinler (salam, sucuk, pastırma, tavuk vb), patates, yumurta salatası, kremalı-unlu besinler.
C)Dizanteri yapan bakteri (Şigella v.b.) türleri
-Çiğ sebzelerle hazırlanan salatalar, taze soğan ve marul gibi beklemeden hazırlanan gıdalarla -Pişirildikten sonra elle işlem gerektiren patates, -yumurta salatası gibi soğuk ve nemli gıdalar
D)Kampilobakter jejuni
-Az pişmiş tavuk ve çiğ süt ile
E)Bacillus cereus
-Pirinç yemekleri ile baklagil ve tahıl kaynaklı yemeklerin uzun süre sıcak ortamda tutulması ile -Et ve sebzeli yemekler ile
F)Vibrio parahemolyticus
-Deniz kabuklularının yenmesi ile
Yersinia enterocolitica
-Enfekte süt ve et ile
F)Listeria
-Süt, peynir, dondurulmuş et ve yeşil lahana salatası ile
•Norwalk virüs
-Midye ve salata ile
*
•Maalesef yetersiz soğutmadır.
*
Gıda konusu önümüze gelince; öncelikle güvenliği konusu aklımıza gelmektedir. Bu önemli konuda mevzuat yeterli olsa da, konunun can alıcı noktası yeterli denetim olmamasıdır. Denetimler düzenli ve belirli periyotlarda yapılsa inanın çok önemli mesafeler alırız.Bu yapılır mı derseniz? Çok zor derim. Maalesef Küresel Anamalcı ve Neoliberalizm ve onun yerli taşeronları aşımıza ekmeğimize göz koymuşlardır.
Bunları tanıyıp başımızdan uzaklaştırmaz isek maalesef işimiz çok zor dostlarım.Bu böyle biline!
Sözūmūzū Kadir Üstündağ’dan alınma, Ahmet Yamacı hocamızın derlediği güzelim bir Ordu Türküsü ile bitirelim.Anneler evde ekmek diye ağlıyor…
Ordu’nun dereleri
Kara yosun bağlıyor
Kalk gidelim sevdiğim
Annem evde ağlıyor
Sevgilerimle….