Namussuzluk bacak arasında değil beyinlerde!

En çok da okuyup yazan,

aydın olduğunu sanan beyinsizlerde…

Derinler ve maşaları mafya ile iş tutmayan eli kalem tutan kalmamış gibi.

Etek boyu hesabı yapan bir “Yargıçlar’ın” görev yaptığı,

anasının dizinden,

kucağına aldığı çocuktan,

sakalsız erkeğin yüzünden şehvet duyanları kabaranların olduğu,

Sıbyan okullarında körpe bedenlere taciz ve tecavüz eden ve de “Bir seferden bir şey olmaz” diyerek üstünün örtüldüğü;

Ahlakın ve de buna bağlı hukukun ayaklar altına alındığı bir ülkede yaşıyoruz!..

Çaktırmayın;

Tam 50/60 yıl geriye gitmişiz…

Gerçi yaşanacak ülke de kalmamış ya.

Neyse…

…

“İnsanlar kendi tarihlerini kendileri yaparlar.

Ama kendi keyiflerine göre,

kendi seçtikleri koşullar içinde yapmazlar.

Doğrudan veri olan ve geçmişten kalan koşullar içinde yaparlar.

Bütün olmuş kuşakların geleneği,

büyük bir ağırlıkla,

yaşayanların beyinleri üzerine çöker…”

#Marx – #Engels

Emperyalist işgale karşı birlikte mücadele eden sonrada kafatasçı ırkçılığı öne çıkartarak ayrıştırılan bir toplumun geldiği bu kötü ve aşağılayıcı durumdan hiç kimse “Ben sorumlu değilim” diyemez.

En çokta;

Sol sosuna bulaştırılmış lberal,

Kitap yüklü eşekler!

Bireylerin dayanışma ve merhamet duygularını kendi bireysel çıkarları için,

egolarıyla sömüren ırkçı,

“Sol” sosuna bulaştırılmış Kemalizmi kullanan sömürgenler.

Emek hırsızları da çanak tuttukları için en çok da onlar sorumludur.

Seyreyle gülüm seyreyle

Şiir Sevdanın Militanıdır!

#AşkÖrgütlenmektir!