Getting your Trinity Audio player ready... |
Tanıdığımı sandığım insanların başka bir yüzlerini görmenin hayal kırıklığını yaşayarak atıyorum adımlarımı, düşüncelerim intihar girişiminde, kim bilir kaç kere astım yüzümü ?kaç kere gerçek bir sarsıntıyla uyandım, kim bilir ne cezalar kestim ruhuma sadece kendim gibi olduğum için.
Sevdiklerimiz söz konusu olduğunda Aslan kesiliriz ya! Peki kendimiz söz konusu olduğunda neden öksüz bir çocuğun çaresizliğini hissederiz ?
Düşüncelerim pazar tezgâhları ,toplanmamış odalar gibi darmadağınık, suçlusu kim bu kayboluşun, bu sitemlerin, bu isyanların ?
Yasamayı delice istemek varken, içimiz de ki çocuğun katili kimler ?
Yanılmanın verdiği hayal kırıklığını nasıl anlatırsın ki ,nasıl bir araya getirebilirsin ki doğru sözcükleri, ben her şeye rağmen denedim, uğraştım, çabaladım ama olmadı, olduramadım, yapamadım diyebilmeyi.
Seni anladığını sandığın insanların aslında hiç anlamadığını, bir kitabın sadece önsüzüne bakar gibi baktıklarını, duymadıklarını, görmediklerini nasıl anlatabilirsin ki?
Anlamakla başlar bütün yolculuklar ,bütün sevgiler oysa insanların sevmek gibi bir gayesi bile kalmamışken zorunlu saplantılı hastalıklı ilişkilere yönlenmişlerken ,birlikteliklerin alışkanlık, evliliklerin mecburiyet, zorunluluk olduğu bir süreçte kim nasıl mutlu olabilir ki?
Bu bir serzeniş değil, bu gerçeğin ta kendisi. Gerçek kimliğinle, içindeki iç sesinle ne zaman geçtin birinin karşısına, ne zaman aynada ki suretini parçalara ayırıp işte bu benim diyebildin.
Hayat aynı acımasızlığıyla devam ederken hangi ara herkesi her seyi bırakıp kendine yetişmenin endişesine düştün çünkü hep sevdiklerin önceliğindi onların huzuru, mutluluğu.
Hangi ara kendi elinde tuttun sen ne istiyorsun dedin ?Diyemedin çünkü sıra sana hiç gelmedi .Her şeye, herkese yetiştin bir kendine yetişemedin çünkü önceliğin hep sevdiklerin oldu ,hep onlar üzülmesin kırılmasın dedin ve dedikçe kendine yetişememenin burukluğunu yaşadın, yarım kaldın .
İşte yarım kalmanın acısını aniden duyduğun bir şarkının sözlerinde aradın, ağladın, Okuduğun bir kitabın kahramanını görüp yaşadıklarını kendi yaşamına benzetip teselli aradın, izlediğin bir filmin bir kesitinde işte o adam ya da kadın benim diyerek o karakterle kendini özdeşleştirdin.
Yarım kalmanın verdiği acıyı deşip durdun ,yeri geldi hissizleştin, yeri geldi en derine inip kendine en dayanılmaz acıları çektirdin ama yine de sevdiklerine öncelik vermekten vazgeçmedin .
Hep bir şeylere tutunduk ,kimimiz şarkılara, kimimiz kitaplara ,ama bir kendimize tutunmayı öğrenemedik çünkü kendine tutunmak sahte sevgilere, çıkarcı hastalıklı ilişkilere sırtını dönmekti ama galiba biz kalabalıklar arasında o kadar yalnız olduğumuzu unutmuşuz ki gerçek yalnızlığın asil yanını göremedik, görmek istemedik ve sırf bu yüzden hep kendimize geciktik .
Hadi bir saniyeliğine bile olsa dünyayı sessize al ve kendine yetiş.