Getting your Trinity Audio player ready...
|
Gülmek, güldürmek insanlar arasında etkili etkileşimi getirir. İnsanlar arasında yakınlığı sağlayarak insanı insan ederek, en içten, en samimi duygulardan biridir. Yaşama geleceği güzel bakmayı getirerek sanki gül ve emeğin birleşimidir. Bir çeşit dışavurum ve boşalımdır. Hayatın bitmez tükenmez enerjisinin yeniden dolup bütün hücrelere akın etmesidir. İnsanın formalite dolu hayattan kurtulmasıdır. Güneşin doğuşuna benzer.
İnsanın yüzünden hüznü arındırır ve öfkeden uzaklaştırır. Cesareti anlatır gülmek. Özgürlüğü giden eylemdir. Gülmek mizahı da beraberinde getirir.
Mizah ise sosyal konuları politikayı hicveden sanattır. Görmeyenlerin görmek istemeyenlerin gözlerine sokan toplumsal bir başkaldırmadır.
Karl Marx da “İnsanların kendi geçmişlerinden keyifle ayrılabilmesi için mizah gereklidir’’ demiştir. Mizahın önemli bir noktası da iz bırakmasıdır. Mizahtaki karikatür algı, düşünce yöntemi de yaratıcılığı getirmektedir. Öğüt veren bilge insanın yansımasıdır.
Çizgiler basit ama güçlülüğü bulunmaktadır. Kitaplar da anlatılanı bir karede gösterir. Gülerek düşünmek faydalı olmayı getirir. Yanlışları kabullenmemektir. İktidarların, yanlışlarını anlatmanın en güzel yoludur gülmek. Yoksullar egemenlere karşı maddi güç ile karşı koyamadıklarında yerini alay, yergi ve taşlamalarla eleştirmişlerdir. Yönetimler de gülmenin unsuru olan mizahı pek sevmemişlerdir. Çünkü mizah okuyanı düşünmeye yönelttiğinden dolayı otoritesine dokunmaktadır.
Ülkemizde mizah duygusu da gelişmiş değildir. Bu tür yayınlara açılan davalar da bunun tipik bir göstergesidir. Ülkemizde mizahın gerilemesini 12 Eylül’ün politikalarında aramalı. Gelir dağılımındaki adaletsizlik devam ettikçe uçurum küçülmedikçe toplumlar din eksenli, çağdışı siyaset ve savaş silahı yapanların elinden kurtulmadıkça mizah ve karikatür de varlığını sürdürmeye devam edecektir.
Özgür Karakaya