Getting your Trinity Audio player ready... |
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı açılan on dava bugün Danıştay’da görülüyor.
Polis, Danıştay önünde bekleyen kadınlara müdahale etti.
Türkiye, 2011’de sözleşmeyi ilk imzalayan ülke olarak tarihe geçti, ardından 20 Mart 2021’de Cumhurbaşkanlığı kararı ile anlaşmadan çekildiğini açıkladı.
Bu karar üzerine çok sayıda sivil, kurum ve kuruluş, yürütmenin durdurulması ve kararın iptali talebiyle Danıştay’da dava açtı.
Danıştay’da açılan davalardan onunun duruşması, bugün Danıştay 10’uncu Dairesi’nde saat 9:45’ten itibaren görülüyor. Kadın hakları grup ve örgütleri bugün Danıştay’da davayı yakından takip ediyor.
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) açıklamasında, İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak için “EŞİK başvuru formunu doldurarak yetki veren 810 kadın avukat ve diğer çağrılara katılanlarla birlikte 1000’i aşkın avukatla, hukuksuzluğa dur demek için Ankara’da buluşuyoruz” denilmişti.
Duruşma öncesi kadınlar ve avukatlar Danıştay’ın önünde basın açıklaması yaptı. “Kadınlar birlikte güçlü”, “İstanbul Sözleşmesi yaşatır”, “Asla yalnız yürümeyeceksin” sloganları atan kadınlar adına açıklamayı 29 Ekim Kadınları Derneği Başkanı Şenal Sarıhan, “İki yıldır sesimizi duyurmaya çalışıyoruz ama bu hikâyenin arkasında iki yıl değil; Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ve hatta inşasından önce de kadınların, ezilenlerin, ayrışmaya uğrayanların mücadelesi var. Biz kazanımlarımıza, dişimizle tırnağımızla kazandıklarımıza sahip çıkmak istiyoruz” dedi. Sarıhan, şunları söyledi:
“DANIŞTAY’IN KARARI HUKUKUN KİM İÇİN ÜSTÜN OLDUĞUNU BELİRLEYECEK”
“Bugün, Danıştay 10. Dairesi, İstanbul Sözleşmesi’nden bir Cumhurbaşkanı kararı ile çekilmenin hukuksuzluğuna dair açılmış olan 200’den fazla davanın bir kısmını esastan görüşecek. Danıştay’ın vereceği karar, Türkiye’de kendini üstün görenlerin hukukunun mu, hukukun üstünlüğünün mü hakim olacağına dair de belirleyici olacak.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN VAZGEÇMEDİK, VAZGEÇMİYORUZ”
Bizler, kadınlara karşı her türlü şiddetin ve başta kadınlar, çocuklar, LGBTİ ’ların maruz kaldığı ev içi şiddetin insan hakları ihlali olduğunu belirten; devlete, şiddeti önleme ve mağduru koruma yükümlülüğü getiren İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmedik, vazgeçmiyoruz, vazgeçmeyeceğiz.
“GÖREVİMİZİ FAZLASIYLA YAPTIK YAPMAYA DA DEVAM EDECEĞİZ”
On yıllardır, kadın haklarını savunucularının emekleriyle kadına karşı şiddeti önlemek amacıyla yapılmış olan “yasalara dokunma, uygula” dedik. Kadına karşı şiddeti önlemek için herkesi görevini yapmaya çağırdık. TBMM’deki görüşmeleri, torba yasaları, komisyonlara getirilmesi planlanan ve çocuk cinsel istismarı affından, nafaka ve boşanmadan 6284 sayılı yasada planlanan düzenlemelere kadar kadın ve çocukları olumsuz etkileyecek düzenlemeleri takip için gece nöbetleri tuttuk. Çok çeşitli kadın örgütlerinden, siyasi partilerden, sendikalardan kadınların emeğiyle bu iki yılda biz görevimizi fazlasıyla yaptık; yapmaya da devam edeceğiz. Türkiye’nin her köşesinden bu davaya sahip çıkan binden fazla avukatın bu davada yetki belgesi almasına, 70’ten fazla baroya kayıtlı yüzlerce kadın avukat ve ayrıca pek çok kadın örgütünden temsilciler ve aktivistlerin bugün Danıştay duruşmasında olmasına çalıştık.
“OLUMSUZ BİR KARAR ÇIKARSA HUKUKİ VE SİYASİ MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ”
Danıştay’dan olumsuz bir karar çıkması halinde bizler elbette ki hukuki ve siyasi mücadelemizi sürdüreceğiz. Anayasa’ya aykırı olan bu Cumhurbaşkanı Kararı’nı Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacağız. İç hukukta sonuç alamazsak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dahil uluslararası mekanizmaları harekete geçireceğiz. Çünkü haklıyız. Danıştay yürütmeyi durdurma talebimizi 3’e 2 olarak bir oy farkla reddetmişti. Burada açıklanan iki karşı oy yazısı ve birçok Danıştay savcısı, Sözleşme’den çıkış kararının hukuken yanlış olduğunu söylüyor. Bu nedenle Danıştay’dan olumlu yönde karar vermesini bekliyoruz. Kaygılarımız, tereddütlerimiz var ama Anayasa ve yasalar bu hukuk dışı tek kişilik çıkış kararının iptalini gerektiriyor.
“KADINLARIN HAYATLARI İLE DAHA FAZLA OYNAMAYIN, HUKUKUN VE ADALETİN GEREĞİNİ YAPIN”
Danıştay’dan iptal kararı çıkarsa Cumhurbaşkanlığı’nın konuyu uzatmamasını talep ediyoruz. Karara saygı duymasını, itiraz etmemesini derhal Avrupa Konseyi Sekreterliği’ne bildirimde bulunarak Türkiye’nin sözleşmeye tekrar taraf olmasını sağlamasını talep ediyoruz. 6251 sayılı Sözleşme’nin onay yasası yürürlükte olduğu için iç hukukta zaten Sözleşme yürürlükte. Danıştay birer cümlelik iki Cumhurbaşkanı kararını iptal ederek, İstanbul Sözleşmesi’ne tekrar taraf olmamızı sağlayabilir. Somut isteğimiz ve umudumuz budur. Biz bugün buraya İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının HUKUKSUZ olduğu kararını Danıştay hakimlerinden duymak için geldik. Bu hukuk dışı durumun daha fazla sürdürülmemesini, iptal kararının verilmesini ve hemen bugün açıklanmasını talep ediyoruz. Kadınlara ve Türkiye’ye daha fazla zarar vermeyin, zaman kaybettirmeyin. Kadınların hayatları ile daha fazla oynamayın. Hukukun ve adaletin gereğini yapın.”
“TÜRKİYE’NİN HUKUK DEVLETİ OLABİLMESİ İÇİN UĞRAŞIYORUZ”
Avukat Hülya Gülbahar ise şu açıklamayı yaptı:
“İstanbul Sözleşmesi demek; kadınlar, çocuklar, erkekler, yaşlılar, engelliler için cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliği nedeniyle durmadan, her gün şiddete ve ayrımcılığa maruz kalan, nefret suçlarının öznesi haline getirilen LGBT bireyler için… Ayrımcılığa ve şiddete maruz kalan herkes için hem bugünkü hayatı, hem geleceği anlamına geliyor bu sözleşme. Türkiye’de, Avrupa’da da dünyada da bu anlama geliyor.
Türkiye kadın hareketi olarak gece yürüyüşleri, mitingler, davamızın peşinde koşarak İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmaya çalıştık. Türkiye’nin hukuk devleti olabilmesi için, insan hak ve özgürlüklerine bağlı bir devlet olabilmesi için uğraşıyoruz.
“KABUL ETTİĞİNİZ ANAYASAYA BİLE AYKIRI”
Şunu söylüyoruz, net olarak: Bir kişinin kararı ile uluslararası sözleşmelerden çıkamazsınız. Sizin kabul ettiğiniz anayasaya bile aykırı. Kendi anayasanızı da çiğneyemezsiniz. Anayasa son derece açık. Cumhurbaşkanı tek kişilik işlemi ile spor müsabakaları, ekonomik anlaşmalar yapabilir, bunlardan çıkabilir. Ama bizim hayatımız; ithal edilen patates, ihraç edilen domates değil. Temel haklarla ilgili hayatımızla ilgili sözleşmelerden bir kişinin kararı ile çıkamaz. Temel haklar ile ilgili sözleşmeler yasa ile yürürlüğe girer, Meclis karar verir. O sözleşmeden ancak Meclis kararı ile çıkılır. Tek kişinin kararı ile değil.
“CUMHURBAŞKANI’NI SÜRECİ UZATMAMAYA ÇAĞIRIYORUZ”
Sayın Cumhurbaşkanı’nı buradan çıkacak karara itiraz ederek, süreci uzatmamaya çağırmak istiyoruz. Olumlu bir karar çıkmalı ve burada kesinleşmeli. Türkiye’de hiçbir kadının, hiçbir çocuğun kaybedecek bir günü, bir dakikası bile yok. Bu sözleşme karşıtı kampanya sürdüğü sürece, daha çok kadın öldürülüyor. Daha çocuk istismara maruz bırakılıyor ve öldürülüyor Türkiye’de. Hukuk sistemi derhal, bugün; bu Cumhurbaşkanı kararının iptali yönünde karar vermek zorunda. Bunu bekliyoruz, bunu talep ediyoruz.”
DANIŞTAY TARİHİNDE İLK
Duruşma, yetki belgelerinin sunumuyla başlarken mahkeme başkanı, “Danıştay tarihinde bir ilk. Bu kadar kalabalık bir duruşma ilk kez yapıyoruz” dedi.