|
Getting your Trinity Audio player ready... |
“İki gün arayla Sayın Osman Kavala ve Sayın Deniz Baykal davalarının 1. Mahkeme hükümleri açıklanmıştır.
Sayın Kavala, 2013’teki Gezi ve 2016’daki 15 Temmuz darbe girişimleri, demokratik ülkelerde turuncu darbeler düzenleyen Soros’un temsilcisi iddiasıyla yargılanmaktadır. Başta ABD yönetimi olmak üzere ilgili ilgisiz birçok devlet, uluslararası kuruluşlar çok yakından ilgilendiler ve bu süre içinde Türkiye’nin yargı sistemini yargıladılar. İçeride de başta CHP olmak üzere birçok siyasi parti ve sivil toplum örgütleri Sayın Kavala’nın her duruşmasına temsilci göndererek yakından ilgilendiler. Hakkında verilen karar genel kamuoyunda da haksızlık olarak değerlendirildi.
1 Mart 2003 Irak Tezkeresi’ne hayır diyerek Türkiye’nin işgalini, bölünmesini önleyen CHP, genel başkanı Deniz Baykal’a kurulan komplo davasında dün hüküm açıklandı. 12 yıllık soruşturma ve yargılama sonunda verilen hüküm sadece bir kısım polis şefleri ile sınırlı kalmıştır. Karar vericileri ortaya çıkaracak birtakım kişilere yönelik soruşturma ve yargılama yapılmamış, yapılamamıştır. Hüküm eksik ve sakattır.
Küresel güçlerin çizdiği senaryo ile Türk siyasetini dizayn eden, Sayın Baykal’ı istifa ettirerek işgal edilen ve politikalarını değiştirten bu kumpas davasının muhatabı CHP, davaya müdahil olmamış, bir tek duruşmaya avukat ve temsilci göndermemiştir. Sayın Osman Kavala kararı karşısında Türkiye’yi kavgaya davet eden, ateşe vermeye ant içen Sayın Kılıçdaroğlu, genel başkanına kurulan kumpas dava hükümü karşısında uluslararası demokratik(!) kuruluşlar gibi sağır ve dilsizleşmiştir.
Demokratik laik Cumhuriyetin birliğini savunan, işgale karşı dik duran milli çıkarlarımızın temsilcilerini CHP’den atmakla övünen Kılıçdaroğlu’nun, darbe destekleyicilerini savunmadaki gayreti, bu davadaki suskunluğu çok anlamlıdır, tarafını da belirlemiştir. Sayın Kılıçdaroğlu Türkiye’nin milli çıkarlarını, insanlarını değil, küresel güçlerin çıkarlarını ve insanlarını tercih etmiştir. Keşke Türkiye’nin insanlarını ve milli çıkarlarını da savunabilse…”
