İstanbul: Kiracılara Kapıları Kapalı Şehir… 

SİYASET adamlarının temel görevi malum:

İnsanları mutlu etmek…

Oysa ülkemiz sosyal sorumluluk gereğine zerrece duyarlılığı olmayan AKP iktidarı döneminde giderek vites büyüten umursamazlık illeti yüzünden halkımız mutsuz insanlar toplumuna dönüştü.

İktidarın tek eylem alanı koltuğun nimetlerini ganimet gibi kullanmak ve ulusun ortak malı olan ekonomik değerleri halkla değil, kendi yandaşlarıyla paylaşmak…

Bu sömürü düzeninin yıllardır kesintisiz olarak sürüp gitmesi yoksulluk sınırını bile göremeden yaşayan mutsuz kitleler yarattı.

Büyük sosyal tabakalar yoksulluğun, yoksunluğun her türü altında iaşe, ibate gibi insan hakları olan en zorunlu gereksinimlerine bile ulaşamaz oldu artık…

***

NEDENSE dünya kamuoyunun gündemine kadar düşen ama ülkemizde hiç yaşanmıyormuş gibi hemen hemen hiç dile getirilmeyen “yok” hükmünde olan bir konu var:

İstanbul başta olmak büyük kentlerde kirada oturmak zorunda olan emeklilerin, dar gelirlilerin ekonomik düzenin disiplininden koparak kontrolsüz şekilde yükselen ev kirası bedelleri yüzünden kent içinde yaşamaları olanaksız hale geldi.

Artık her şey ev sahiplerinin insafına bağlı.

Biri çıkıp da buna “dur” diyen yok.

Oysa Anayasanın beşinci maddesinde toplumun ve kişilerin refahı, huzuru, mutluluğu için temel hak ve hürriyetleri sınırlayacak siyasal ekonomik ve sosyal engellerin kaldırılmasının devletin asli görevi olduğu hükmü yer alır.

****

BARINMA sorunu tarih boyunca insanlığın birinci derecede önemli dertlerinden biri olmuştur.

Avrupa ülkelerinin Anayasalarına göre evsizlik sorununun çözümüne ilişkin hizmetlerin sağlanması devletin yasal yükümlülükleri arasındadır.

Sosyal politika bağlamında evsizlere ev sağlanması ve yasal yollardan haklarının korunması amacıyla sorun giderici çalışmalar yapılır.

Dünyanın pek çok ülkesinde devlet dar gelirlilerin konut sahibi olabilmelerine katkı verir.

Ülkemizde ise tam tersine üstelik devlet desteğiyle konut arz-talep dengesini giderek bozan gelişmeler sürüp gidiyor.

Kentin pek çok semtinde enflasyonu fırsata çeviren kimi ev sahipleri kira bedellerini dar gelirlilerin kazançlarının çok üstünde değerlerde varlıklı kesimlere ve yabancılara kiralıyorlar ya da yerli yabancı para babalarına satıyorlar

İstanbul’un neredeyse her semtinde meydan rant amaçlı lüks gökdelenler kuran yap-satçılara kaldı.

Tarım sektörünün çökmesi yüzünden köyden kentlere konut açığını daha da derinleştiren göç dalgaları eksilmiş değil .

Bir de üstelik ülkenin her bölgesine yayılan başta milyonlarca Suriyeli olmak üzere yabancı ilticacılar…

Bütün bu olumsuzluklara karşın iktidar mensupları kadar öteki siyasiler de aynı boş vericilikte…

Bugüne kadar kapitalist ahlakın ahlaksızlığının nişanelerinden biri olan ve adeta jet hızıyla büyüyen kira değerlerine karşılık, büyük kitlelerden oluşan dar gelirlilerin ortalama gelir düzeylerine, mesken türlerine, semtlere göre kriterlere bağlı “azami” ve “asgari”  kira bedelleri saptanmalı diyen bir kişi, bir makam olmadı.

Kent içinde gelirleri kira bedeli ödemeye yetmeyen dar gelirliler çözümü varoşlara, anakent dışında kalan ilçelere taşınarak arıyorlar ama sığınmacı yoğunluğu ve daha da bozulan arz-talep dengesi yüzünden oralarda da yaşamak kolay değil artık.

Ayrıca AKP iktidarında çarpık yapılaşma yüzünden yalnız kent içi değil banliyöler de lüks bağımlılığına tabi gökdelenlerle doldu.

Dar gelirlilerin varoşlarda bile yaşam alanı bulabilmeleri artık hayalden öte değil.

Zaten sürekli yükselen enerji, ulaşım, beslenme, sağlık hizmetleri, eğitim maliyetleri yüzünden her yerde koşullar ağırlaşıp yaşam kalitesi düştü.

Her gün işe gitmek için uzak mesafeleri aşmak zorunda olan emekçiler, okula giden öğrenciler sağlık kurumlarına gitmek zorunda olan genç yaşlı hastalar var.

Bir kaynağa göre İstanbul’da kira ortalaması altı bin 500 lira…

Bu ne demek?

İstanbul artık evsiz dar gelirliler, emekçiler, emekliler için yasak şehir oldu demek…

***

ÖTE yandan yüzde 42 kiracı ile oranı ile bu alanda Avrupa’da dördüncü sırada olan Türkiye genelinde bakıldığında 7,5 milyonu aşkın konuta ihtiyaç var.

Ayrıca ülkemiz 30 Avrupa ülkesi arasında konut fiyatları sıralamasında ilk sırada.

Her yıl en az 45 bin yeni konut üretmek gerekiyor

Gerçi Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığı 18 yılda 900 bin konut üretmiş ama bu miktar açığı kapatmaya yetmez.

Bir de sözgelişi çoğunlukla dar gelirlilerin yaşadığı İstanbul Fikir Tepe semti Kentsel Dönüşüm bahanesi ile bölge halkının ihtiyacına göre binalar yerine lüks gökdelenlerle doldu.

Amaç yap-satçıların, arazi rantiyesinin servetine servet katmak…

Zaten konut kredisi faizlerinin yüksekliği yüzünden dar gelirlerin, asgari ücretlilerin, emeklilerin oraya hayalleri bile ulaşamaz.

***

ÜLKEMİZİN AKP zihniyeti ile birlikte kronikleşen konut sorununun çözümü konusunda bu iktidardan kurtulunmadıkça sorunun çözümü için tek bir adım atılamaz.

İnsanlarımız en basit ihtiyaçları için çöp konteynırlarındaki atıklara muhtaç hale gelmişken kendine saltanat sarayları kurduran…

Saray müteahhitlerine müşteri garantili tesisler kurdurarak hazineyi kemirmelerine yol açan…

Salt adına alerjisi yüzünden Avrupa’nın trafiği en yoğun hava limanı olan Atatürk Havalimanını yok edip oluşturulan rant alanında çürük çarık başka havaalanı yaptırarak ülkeyi milyarlarca dolar zarara uğratan bir kişinin fakru zaruret içinde yaşayan insanların konut eskortbuca sorunlarını akıl edebilir mi?

İhtiyaç olsun olmasın, gerekli  gereksiz her yere maliyeti milyar dolarlarla ifade edilen camilere ek olarak  ayrıca uzak, yakın çok sayıda yabancı ülkede Türk halkının nafakasından kesintilerle yine milyarlarca doları heba ederek camiler yaptıran..

Yeterince cemaati olmayan turistik Çamlıca tepesine yapılan 63 bin kişilik caminin maliyeti bakım masrafları ile en az 300 bin dolar değerinde..

Öte yandan 2022 yılı inşaat maliyeti bedelleri metrekare başına, meskenler açısından 93,57 TL ile 4 bin 292,45 TL arasında değişiyor.

Çamlıca tepesine harcanan paralarla kaç tane evsiz garibana oturulabilecek mesken inşa edilirdi bunu hesaplamak zor değil

  Onun aklı bunlara değil, onun aklı sadece koltuğu sağlama alıp sömürü düzenini sürdürmek için kendi seçmenine şirinlik yapmaya erer.

Sizleri burada misafir etmenin memnuniyeti, sevinci ve haklı gururu içindeyiz. Sizin için tüm imkânlarımızı seferber ettik. Sizler bize asla yük değilsiniz” dediği Türk halkının ekmeğine ortak ettiği Suriyeli asalaklar için Suriye’de İdlib kentinde 50 bin konut inşa edilmesine Şanlıurfa’daki 35 bin Suriyelinin ev tutmaları için kira yardımı yapmaya aklı erer…

Milyonlarca sığınmacı Suriyeli söz konusu olduğunda sorun sadece ekonomik alanda değil…

Ayrıca tarihi belgelere göre aslında Araplaşarak Türklükten kopmuş olan ve hızla üreyen Suriyeliler ulusumuzun etnik ve Sosyo/kültürel dokusunu, karakterini de bozma riskini de yanlarında getirdiler.

Bunu da hiç aklımızdan çıkarmayalım.

***

ANAYASAL ve yasal mevzuatta evsizlere yönelik hükümler olmaması evsizlik sorununun toplumun genelini etkileyecek düzeye gelmesinin bir başka nedeni…

Devletin evsizlik sorununun daha fazla derinleşmeden bir an önce Suriyelilere gösterdiği duyarlılığı Türk insanına gösterip evsizlere yönelik koruyucu yasal düzenlemeler yapması gerekiyor

Bu ise  “Eğitimsiz”, “diplomasız” ekonomist(!) kafasıyla üstesinden gelinebilecek bir sorun değil…

Exit mobile version