|
Getting your Trinity Audio player ready...
|
Diziler, sinema sanatının olanaklarını kullanan tüketim ürünleridir. Bu yapımlardaki konular eyleme ve diyaloğa bağlanarak basitleştirilmiştir.
Günümüzde kanalların bir çoğunda haftanın her günü ve öğlen saatlerinden itibaren her saat dizilere rastlamak mümkün.
Bu yapımlarda geleneksel roller yeniden üretilerek sunulmaktadır. Kadının cinselliği, cinsel ilişkiye girmesi kadının bedenin ve sözde “iffetinin” mülkiyet haklarını da direk olarak o erkeğe verilmesi gerektiği üzerinde durulmaktadır. Aksi olursa, kadını “fettan kadın“, “kötü kadın“, “hafifmeşrep” olarak tanımlamaktadır.
Kadının başına kötü bir olay gelse bile toplumun ve aile düzenini bozacak davranışlardan kaçınmalıdır. Başına gelmiş olayı sessizce yaşayarak kabul etmesi istenir. Bu durumda ceza kadına verilmektedir. İşlenen suçtan sorumlu olan erkek ise ödüllendirilmektedir.
Eğer kadın hamile ise çocuğun babasının kim olduğu önem kazanmaktadır. Kadınlara verilen diğer bir mesajda: Evlenip evlerinin kadını olmaları ve anne olmalarıdır. Buda düğünlerle tektaş yüzüklerle yapılmaktadır. Böylelikle toplumun sağlıklı ve düzenli aile kurumunun da devamı sağlanmaktadır.
Toplumumuzda “evde asıl iktidar kadındır” sözünün altında yatan ise, Kadının iradesini kullanması erkekler tarafından çizilen sınırlar içinde mümkündür. “Evin erkeği” kendi hakimiyetinin alanı içersinde bir bölümünü kadına bırakmaktadır. Erkek kendi hakimiyettinden vazgeçmemektedir. Burada erkeğin kendisine tabii bir alan yaratması söz konusudur.
Kadının saçları özgürlüğü temsil eder. Erkek iktidarı altında kadının özgürlüğü tehlike oluşturmaz. Temsil edilen toplulukta kadının evililik dışında bir cinsel ilişkiye girmesini yasak olarak görmektedir.
Hatta kızlarının erkeklerle görüşmesini de istemez. Kızlarının aklını da güvenmez. Onlar kendilerine uygun “eşi” bulamayacaklarına olan inanç yaygındır. Kadın olduklarından aldatılmaya müsaittirler.
Kadın pasif duygusal güçsüzdür. Erkek atılgan, kurnazdır. Kadınlar biyolojik olarak duygusal olduklarından mantıksal düşünerek karar vermeleri mümkün değildir. Bir erkeğin- koca ya da baba korumasına muhtaç olduğu anlatılmaktadır. Onların “erkek” oldukları için daha rahat hareket etmesi gerekir anlayışı vurgulanmaktadır.
Bir erkeğin kızı öpülemez ve dokunulmazdır. Eğer öpülürse erkekliğine, babalığına laf gelebilir. Diğer taraftanda bir erkek babası olarak oğlunun fethettiği kaleler onu gururlandırır.
Diğer bir nokta ise, erkeklerin askere gitmeden adam-erkek olamayacağının vurgulanmasıdır.Erkek kavga ettiği, “sertleştiği” kadar erkek, diğeri de yumuşak olduğu kadar kadındır. Kavga etmeyen dövüle dövüle dövmeyi öğrenmeyen erkekte askerde sertleşecek denilmektedir.
Annesine ve babasına karşı gelen bağımsızca yaşamaya karar veren bir kızında erkek koruması dışında kendi ayakları üzerinde durursa bunun kötü sonuçlanacağı vurgulanmaktadır.
Dizilerde villalar, en lüks arabalar, yalılar, yatlar, alt katlarda hizmetçiler yer almaktadır. Onlar sadece patronları için sıkılmaktadırlar.Holding sahipleri hayat kavgası içinde rakipleriyle mücadele etmektedirler.
Zenginlerde sıkıntı, çekerek, trilyonluk yaşamlarındaki zorluklarla uğraşmaktadırlar. Kader ortaklığı yapan iki arkadaş aynı kıza gönlünü kaptırmaktadırlar.
Ülkemizde dizi furyası yaşanmakta. Bir çok kanalda gündüzden başlayıp gece yarısına kadar sürmekte. Bilgi içeren programların geç saatlerde yayınlanması toplumumuzu yüzeyselleşmeyle karşı karşıya bırakmaktadır.
Özgür Karakaya
