Getting your Trinity Audio player ready... |
AYSEL YENİDOĞANAY
Seksenli yılların sonu. Bir adam bir şarkıcıya aşık oluyor. Onunla evlenmek istediğini söylüyor. Ve sonra o adam aşık olduğu kadına mesleğini bırakmasını söylüyor. Kadın bırakıyor mesleği. Evleniyorlar. Aradan zaman geçiyor. Kadın yeniden mesleğine dönmek istiyor. Ve olaylar böyle başlar…
Son günlerde basında sıkça karşıma çıkan BERGEN filmi haberlerini okuyunca, konu hakkında yazmadan edemedim.
Filmi izlemedim. Ama benim yaş kuşağım Bergen ismini mutlaka duymuştur. Seksenli yıllara damga vurmuş ”Arabesk Kraliçesi” ydi Bergen.
Işıl ışıl bir yüze, pırıl pırıl bir sese sahipti. Gençliğinin ve ününün en verimli çağındaydı. Ve sonra:
“Adam beni deliler gibi seviyor. Saçımın teline bile kıyamıyor.” dediği adam tarafından önce gözlerinin ışığı söndürülüyor, yetmiyor; öldürülüyor.
Ne mi oluyor sonra? O ışığı söndüren adam, yedi ay hapis yatıp çıkıyor…
Film vizyona girdikten sonra en çok konuşulan konu, Bergen’in katilinin yaşadığı ilçenin (Adana/Kozan) belediye başkanının filmin Kozan’da gösterilmesini yasaklamasıydı. Gerekçede: Film şiddet içeriyormuş.
Buna kargalar bile güler. Bunun adı açıkça katili korumaktır.
Şimdi iş insanı konumundaki Bergen’in katili Halis Serbest geçtiğimiz yıllarda da dört çocuğa tacizden tutuklanmış. Hangi şiddetten söz ediyorsunuz?
Bütün magazin haberlerinde katil Halis Serbest yer alıyor. Onu aklama operasyonu başlatılmış gibi.
Bergen’in katili Halis Serbest, izlenme rekorları kıran filmin neden Kozan Belediyesi’nde yasaklandığını bir magazin programında bakın nasıl anlatıyor:
“Ben kalabalık bir aileyim Kozan’da. Bir film yapıyorsunuz değil mi? Yaşanan yer neresi? Adana Kozan. Olmaz, yakışık olmaz.”
Bergen’i öldürmek yakışık aldı mı peki?
Saçının bir teline dahi kıyamadığın kadına nasıl kıydın?
Sorun da burada: Ya benimsin ya toprağın!
Oysa “mecnun gibi” sevmek diye bir şey var.
Bir adam bir kadını severse, yani “Mecnun gibi” severse ona “Leyla” gibi bakar. Onu olduğu gibi kabul eder ve yanında durur. Yaptığı işe saygı duyar. Destekler. Mahalle baskısıyla değil yürek askısıyla tutunur sevdiğine. Ailenin, toplumun onaylamadığı bir ilişkiye atılmışsa insan, aşkta mantık aranmaz. Bu noktada yürek ferman dinlemez.
Bir kadını sevecekseniz geçmişiyle sevin, olduğu gibi sevin; onu değiştirmeye kalkışmayın. Size kendini farklı göstermemiş, “ben buyum” diyen bir kadını adam gibi seven. Adam gibi sevmek omurga ister. Dik duruş ister. Topluma ve dünyaya meydan okumaktır dik durmak. Bir kadının yanında dik duramıyorsanız, onu öldürmeniz gerekmiyor; tuz basın yüreğinize, ayrılın. Siz kendi yolunuza gidin o da hayatına devam etsin.