Getting your Trinity Audio player ready... |
YENİ bir gün doğarken karanlıkları delen bir ışık huzmesinin aydınlığın ilk müjdesini vermesi gibi, muhalefetteki altı partinin kafalarda bazı terkip sorunları oluştursa da bir araya gelip yapılaştırdığı Millet İttifakı bir umut ışığı olarak doğdu.
Önce ülkemizin hiç bir dönemde bir benzerine yaşanmamış konjonktürel dramını irdeleyelim:
Prof. İlber Ortaylı ülkemizin yaşadığı bu dramı şu şekilde özetliyor
“Bundan 50 yıl sonra tarih ne devlet adamlığı ne ekonomi, ne de yönetim bilgisi olmayan bir adamın çevresine topladığı şakşakçıları ile oynadığı Osmanlıcılık oyunu ve saraylarda yaşama sevdasının bir memleketi nasıl batırdığını ve bir halkın bunu nasıl seyrettiğini yazacak…”
Eğer bir ülke böylesi koşullara takılıp kalmış, bunalımdan bunalıma düşüyorsa bunun iki neden olabilir:
Ülkeyi yönetenler devlet adamı niteliğinden uzaktırlar.
Ulusa hizmet ideali değil, sadece koltuğun nimetlerinden yararlanmak amacıyla politikaya özenmişlerdir.
Ülkemizin bugün içinde bocalayıp durduğu sorunların nedeni 20 yıldır ülkeyi yöneten AKP kadrolarının devlet adamı niteliğine sahip olmalarının yansıra din istismarcılığı ile sömürdüğü cahil kitlelere sırtını dayayarak yarattığı yolsuzluk düzeninde kendileri servet üstüne servet eklerken devletin ve ulusun yoksullaşmasıdır.
İşte bu nedenle Millet İttifakı oluşumu, laik cumhuriyetimizin devlet düzenini, ülkemizin, ulusumuzun sosyo/ekonomik/kültürel yaşamını harabeye döndüren AKP iktidarının verdiği zararlara karşı bir onarım sürecinin başlayabileceği umutlarını yeşertti.
Eğer 2023 seçimlerinde iktidarın yıllardır alışık olduğumuz düzenbazlıkları etkili olmaz ise ve her ne kadar onarım zorlu, uzun soluklu bir mücadeleyi gerektiriyorsa da tek adam sistemindeki diktatoryal düzenden yeniden parlamenter demokrasiye dönüşün yarattığı sinerji ile eşsiz önderimiz Atatürk’ün ilkeleri rehberliğinde bütün zorluklar mutlaka aşılacaktır.
İttifak Partilerinin “Kutuplaşma değil uzlaşma”, “Yarının Türkiye’sini inşa etmek”, “Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği normlarına uyum”, “Siyasi Etik Kanunu” gibi taahhütlere imza atıkları İrade Beyannamesi ülkemizi bugün içine düşürüldüğü çukurdan çıkaracak olan kaldıraçlar zaten…
Prof. Ortaylı’nın vurguladığı gibi tek adam rejimine geçişle birlikte giderek büyüyen sorunsalların kaynağı yasa dışı şekilde işgal edilen devletin en yüce makamı…
Sahte diploma ile mühürsüz geçersiz zarflardan çıkan 2,5 milyon sahte seçmen oyu ile işgal edilen o makamın kutsiyeti yalanların, aynı düşüncede olmayanlara yapılan hakaretlerin, yolsuzlukların, sahtekârlıkların, hukuksuzluğun, çağdışılığın, irtica desteğinin yuvası haline getirilerek lekelendi.
Sağlıklı bir demokratik rejime geçişin ilk ayağı mutlaka devletin en yüce makamına onurunu yeniden kazandıracak bir isim bulup çıkarmak olmalı.
Kamuoyunda Cumhurbaşkanı aday adayı olarak konuşulan başta Ekrem İmamoğlu, Mansur yavaş ve Kemal kılıçdaroğlu gibi isimler var.
Bu isimlerin her biri o yüce makamın hakkını verebilecek kişilik özelliğine sahipler.
Ne var ki AKP belediyeciliği ile açmazdan açmaza sürüklenen Ankara ve İstanbul’un yönetimlerinin AKP sultasından kurtarılmasıyla birlikte uğradığı hasarlar büyük ölçüde giderildi.
Her iki büyük kentimizin kesintisiz bir şekilde hak ettiği yere kavuşmaları için yaptıkları yapacaklarının teminatı olan Sayın İmamoğlu ve Sayın Yavaş’ın bir dönem daha grevlerine devam etmelerinde büyük yarar var.
Sayın Kılıçdaroğlu’na gelince…
Gerek parti liderliğinde ve siyasi yaşamımdaki, gerekse kamu yönetimindeki birikimleri düşünüldüğünde, bozulan demokrasinin, hukukun, yasama ve yürütme fonksiyonlarının onarımında, partizanlığın yarattığı olumsuzluklarla savaşımda Millet İttifakı’nın öteki kurucusu Sayın Meral Akşener ile birlikte hükümet yönetiminde el ele yola devam etmeleri ülke koşul ve çıkarlarına en uygun olan seçenek…
***
ÖNÜMÜZDEKİ süreçte Millet İttifakı’nın gündemindeki konuların başında kaçak saraydan Atatürk’ün Çankaya’sına geri dönmesini ulusun önemli bir bölümünün dört gözle beklediği devletin en yüce makamına seçilecek adayı belirlemek olacak.
Öyle bir aday olmalı ki cehaletle, sahtekârlıklarla, mahalle kabadayılığı ile karalanmış o makamı, bilimin ışığıyla, insan zarafetinin sanatkârane inceliği ile aydınlatacak olan bir bilge aday…
Soygunlarla yolsuzluklarla lekelenmiş koltuğu kişilik yapısının imajıyla temizleyecek bir aday…
Partizanlıkla, din istismarcılığı ile birbirine düşürülmüş ulusu Atatürk ilkeleriyle ulus, vatan, insan sevgisiyle yeniden birleştirip kucaklayacak bir aday…
Devletin, ulusun içte ve dışta kaybettiği itibarını temizleyecek olan, adı bütün dünyada saygı uyandıran bir aday…
Kişilik yapısını yansıtan “Bale nedir ki düpedüz seks işte” diyerek sanat ve kültür yabanisi olan değil, sanatı yüreğinde beyninde yaşayan, çevresini sanat ve kültür eserleriyle donatan Atatürk ilkeleri uyarınca yetişmiş bir bilim, siyaset, kültür ve sanat adamı aday…
***
ŞİMDİ size pek çoğumuza yabancı gelmeyecek olan ve eşsiz önderimizin büyük emeklerle kurduğu cumhuriyetin yetiştirdiği bir ürünün biyografi özeti:
Biyografisi öğrencilik yıllarında çeşitli gazetelerde muhabirlik, yazarlık, karikatüristlik ve yazı işleri müdürlüğü yaparak başlayan…
Okul arkadaşlarıyla birlikte kan bankasına kan satarak kazanılan parayla Oda Tiyatrosunun, Belediye tiyatrosunun kuruluşunu sağlayan…
Kariyer basamaklarında Eskişehir İktisadi ve İdari İlimler Akademisinde Başkan Yardımcılığı ile ilerleyip, Başkanlığa yükselen…
Öğrencilerin kültürel donanımları için kurduğu atölyede, stüdyo ve kulüplerde, heykel, grafik, resim, müzik, folklor, film ve fotoğraf çalışmalarına katılıp Türkiye’nin diploma veren ilk Sinema ve Televizyon Yüksek Okulu’nun Eskişehir’de kuruluşunu gerçekleştiren…
Eskişehir’de ikinci üniversitesinin kurulmasına ve dünyada tek olan Açık Öğretim Fakültesinin kurulmasına öncülük eden…
Türk Eğitim sisteminde bir ilk olarak üniversite kontenjanları dışında kalan gençlere olanak ve fırsat eşitliği sağlamak amacıyla iletişim teknolojisi kullanılarak Uzaktan Öğretim ile Açık öğretim Projesini oluşturan… .
İkişer dönem Radyo ve Televizyon Yüksek Kurulu’nun ve kurucularından olduğu Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfının dört yıl Yönetim Kurulu Başkanlıklarını yapan…
Ankara’daki TRT yayınlarının İstanbul’dan sonra Eskişehir’den izlenebilmesi için TV verici istasyonu ile siyah-beyaz eğitim stüdyolarını ve Türkiye’de ilk renkli TV sistemini kuran…
Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Türk Delegasyonu Başkanlığını yapan…
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde Türkiye’de bir ilk olarak daha önce lağım kanalı gibi akan Porsuk Çayı’nın, sulama kanallarının ıslahı ile botlarla ve Hafif Raylı Sistemle kent içi ulaşımda yararlanılması projelerini gerçekleştiren…
Kapalı Pazar Marketleri, Parklar yapıp kentin heykellerle donatılmasını sağlayan…
Çeşitli konularda mal ve hizmet üretimi yapan Belediye şirketlerinde kadınlar ve çocuklar için beceri kursları veren eğitim merkezleri kuran…
Haller, Gençlik Merkezi, altı ayrı sahnede hizmet veren Şehir Tiyatroları, Belediye Senfoni Orkestrası, Opera ve tiyatro Binalar yapımını gerçekleştiren…
Türkiye’de bir ilk olan yapay plaj, Bilim Kültür Sanat Parkı’nda Masal Şatosu, Hayvanat Bahçesi, Su Altı Dünyası, Bilim Deney Merkezi, Uzay Evi, Korsan Gemisi projeleri ile Eskişehir’e büyük değerler kazandıran…
Heykel sanatının da ustası olarak ülkenin çeşitli köşelerindeki Atatürk’ün bronz heykelleri ve büstlerine imzasını atan…
Türkiye’de balmumu mumya heykel yapan tek kişi olarak Londra’daki Madam Tussaud müzesindeki Atatürk heykelinin yapımda üç hafta yer alan…
Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterand imzalı “Legion D’Honneur Nişanı”, Cumhurbaşkanı Kurt Waldheim imzalı “Avusturya Hükümeti Bilim, Sanat ve Kültürde Birinci Derece Liyakat Nişanı”, İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Matteralle imzalı “İtalya Cumhuriyeti Liyakat Nişanı” gibi ayrıca daha birçok ulusal ve uluslararası ödülün de sahibi olan bir kişinin özetlenmiş biyografisidir bu liste…
Doğal olarak herkes sözü edilen kişinin Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen olduğunu anlamıştır elbette…
İşte benim Cumhurbaşkanı adayım…
Prof. Büyükerşen 2014 yılında Cumhurbaşkanı adaylığı için ismi geçtiğinde en büyük hedefinin ülkeye ve ulusa hizmet etmek olduğunu, ancak Eskişehir için daha yapacağı çok şey olduğunu belirterek bu teklifi kabul etmemişti.
Bugün Eskişehir Dünya Kaynaklar Enstitüsü’nün (World Resources Institute – WRI) şehircilik ödülü WRI Ross yarışmasında 115 kent arasında Londra, Barselona, New York ve Dubai gibi metropolleri geride bırakarak finale kaldığına göre artık Prof. Büyükerşen’in devletin en yüce makamının onurunu kurtarmasına gelmiştir sıra…