Getting your Trinity Audio player ready... |
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi.
Sandık çağrısı yapan Akşener, “Sandık gelecek. Bu seçim yalnızca cumhurbaşkanı ile vekilleri belirlediğimiz bir seçim olmayacak. Bu seçim helal ile haram arasında olacak. Bu seçim iyi ile kötü arasında olacak. O gün geldiğinde iyiler mutlaka kazanacak” dedi.
Akşener’in açıklamaları şöyle:
“Biliyorsunuz bay krizin beceriksizliğinin son yansıması enflasyon. Milletimiz uçan fiyatlar, gün aşırı gelen zamlar altında çile çekiyor. Bu arkadaşlar da bir süredir enflasyon canavarının sorumluluğunu atacak bir yer arıyorlar. Nitekim son olarak dünyada enerji fiyatları yükseliyor o yüzden enflasyon yüksek demeye başladılar. Koskoca bir yalan. Başka ülkeler enerji ithal etmiyor mu?
Bütün dünyanın uyguladığı politikaları bırakıp biz heteredoks politikalar uygulayacağız diye fantastik maceralara girmeyeceksiniz. Biz Türkiye’nin gerçeklerini konuşurken hatta iktidar mensuplarına yapıcı önerilerde bulunurken bay kriz ve arkadaşları başka işlerle uğraşıyorlar. Mesela rantçılara yeni işbirlikleri kovalıyorlar, az sayıda bürokratın ayağını kaydırıp yerlerine emir erleri yerleştirmenin hesabını yapıyorlar. Mesela son kalan birkaç bağımsız medya kanalını nasıl susturacaklarının planını yapıyorlar. Ben burada gerçekleri konuşurken saray medyasının haber merkezleri bu gerçekleri hangi yalanlarla örteceklerinin hesabını yapıyor. Binlerce troll sosyal medya hesaplarımıza yapacakları saldırıları planlıyor. Sizler elektrik faturalarını nasıl ödeyeceğinizi düşünürken saray eşrafı internette satın alacakları arabalara bakıp, akşam yemeğini hangi lüks restoranda yiyeceklerini düşünüyorlar. Artık gün gibi ortadaki bunlar umutsuz vakalar.
PAKDEMİRLİ’NİN AFFI
Millet sözünü dillerinden düşürmeyip yaptıkları ve attıkları her yanlışla millete düşmanlık ediyorlar. Nazım Hikmet ne güzel ifade ediyor. ‘Onlar ümidin düşmanıdır sevgilim’ nitekim geçen hafta fakir köylü Hatçe kadına, ırgat Süleyman’a düşman olan tarım bakanı görevinden affedildi. Gelin sayın bakanın performansına bakalım. Mazot 20 lira, yemin kilosu 5.5 lira, kuru yonca 2.5 lira, çiftçimizin borcu 178 milyar lira. Süt, yem paritesi tarihte ilk defa birin altına düşmüş. Kurbanda yüz malı olan çiftçinin bugün 50 malı yok. Çiftçiden 2 lira 25 kuruşa alınan buğday neredeyse 6 liraya ithal ediliyor. Kışın ortasına gelmişiz hala buğday ihtiyacı karşılanmamış. Ayçiçek yağı kuyrukları da artık ülkemizin acı bir gerçeği. İşte size partili cumhurbaşkanlığı sisteminin tarımda oluşturduğu enkazın ibretlik resmi. Buradan tarımdaki bu enkazı devralan yeni bakana hayırlı olsun diyor kendisini acilen bazı adımları atmaya devam ediyorum.
Sayın bakan çiftçinin kışlık ekim için kullanamadığı gübreyi hiç olmazsa bahar gübresi olarak kullanabilmesi için ihtiyacı olan gübrenin yarısını karşılayın. Yapılandırması olan çiftçinin tarımda kalmasını sağlayın. Her ne kadar 2021 hakedişleri için konulmuş olsa da 2021 toplam destekleme tutarının en az yarısını avans olarak ödeyin. Çiğ süt fiyatını en az 1.30 paritesine güncelleyin. Süt üreticisine elektrik desteği sağlayın. Çiğ süt ve kırmızı et fiyatlarını belirli tarihlerde güncelleyin. Sayın üretici düşmanı bakana hayatta başarılar diliyor aynı ziyadesiyle feyz aldığı eski damat bakanın yaptığı gibi yandaş yayınlardan çıkaracağı 66 adımda Türk Tarımı isimli kitabı sabırsızlıkla beklediğimi ifade ediyorum.
ZEYTİNLİKLERİN TALANA AÇILMASI
Maalesef artık iyice anladık ki bu iktidarın bir kötülük ajandası var. Belli ki bu ekip her hafta toplanıp ‘Acaba bu hafta memlekete ne kötülük yapsak’ diye istişare ediyorlar. Ya ekonomiyi batıracak kararlar alıyorlar, ya da bir yandaşı ihya ediyorlar. Ya da haritadan seçip memleketin bir başka sahilini, ormanını talan ediyorlar. Bu ajandaya zeytinlikleri almışlar. Zeytinliklerimizin talan kararnamesi bütün yasalar çiğnenerek anında önümüze konuluverdi. Sayın Erdoğan hani ‘Nas’ vardı ne oldu Nas’a? Yüce Rabbim Kuran’da o ağaç üzerine yemin ediyor. Bu talanı imzalarken hiç mi yüreğin sızlamadı?
Madeni çıkardıktan sonra ağaçları yerine dikeceklermiş… Sökülmüş ağaçları yerlerine dikeceklermiş… Bu zihniyete bir bakar mısınız? Üç yüz senelik, beş yüz senelik mucizeyi topraktan sökecek sonra da yerine takacakmış. Mübarek sanki vida söküp takıyor. Ne zaman yanlışlarına dikkat çeksek ‘Bunlar Türkiye’nin zenginleşmesine karşı’ diyorlar. Üstelik bunu, böyle bir zenginliği vicdansızların eline bırakırken demeye de zerre utanmıyorlar. Zeytinci para mı kazanıyor diye soruyorlar. Kardeşim zeytinci para kazanamıyorsa sen utanacaksın, sen. Rahmetli Erbakan hocanın deyimiyle ‘Sizi gidi beton kafalılar sizi’.
Kimse merak etmesin bu konunun peşini bırakmayacağız. Dava açtık, süreci yakından takip ediyoruz.
‘SARAYIN RANT PERİLERİ VAR’
Bu saray acayip bir yer. A acayip bir yer. Mesela geceleri gelen rantçıları var. Mübarekler aynı diş perisi gibi, sarayın da rant perileri var. Çünkü bu perileri biliyor ki sayın Erdoğan geceleri elinde kalemle bekliyor. ‘Şöyle bir rantımız var’ diyene basıyor imzayı. O kalemi bir gün milletin menfaatine kullanmayı akıl edemiyor. Biz artık bir siyasi partiyle rekabet etmiyoruz biz artık kötülükle mücadele ediyoruz. Bu mücadele artık iyi ile kötünün, haklı ile zalimin, mazlum ile zalimin mücadelesi.
Varlığını Türk varlığına adayanlar millet yoksullukla boğuşurken yazlık saray peşinde koşmaz, koşamaz. Servet peşinde koşanlar için alınan haram kararlara sessiz kalamaz. Çaldıkları gibi geri verecek, geldikleri gibi gidecekler. O sandık gelecek. Bu seçim yalnızca cumhurbaşkanı ile vekilleri belirlediğimiz bir seçim olmayacak. Bu seçim helal ile haram arasında olacak. Bu seçim iyi ile kötü arasında olacak. O gün geldiğinde iyiler mutlaka kazanacak.
ARTAN İLAÇ SIKINTISI
Toplumuzun her kesimini hızla fakirleştiren bu sistemin verdiği zarar sadece yoksullukla sınırlı kalmadı. 2022 Türkiyesinde artık yokluk da yaşanmaya başladı. Yeni yokluğumuz ilaç yokluğu. Vatandaş eczacıyı suçluyor, eczacı ilaç firmalarını, firmalar döviz kurunu suçluyor. Döviz kurunun dili olsa da konuşsa görsek kim suçlu… Yanlış yürütülen ilaç ve geri ödeme planları vatandaşlarımızın en kritik hastalıklarında ilaçsız kalmasına neden oluyor. İlaç fiyatları da tıpkı elektrik, akaryakıt gibi dövize bağlı olarak ilerliyor. 14 Şubat’ta ilaç üreticilerimize fiyat belirlerken ‘1 avroyu 6 lira 29 kuruş kabul ediyorum ona göre fiyatınızı belirledim ya bu fiyata satarsınız ya da bu fiyata satarsınız’ dendi. Madem devlet olarak ilacı alırken avroyu 6.29 kabul ediyorsunuz o zaman akaryakıt, elektrik fiyatlarında da avroyu 6.29 liraya sabitleyin bakalım. Hodri meydan. Bay krizin bunu yapamayacağını biliyorum. Isparta’yı karanlıkta bırakan, şehir hastaneleri üzerinden milletin sırtına yapışan beşli çeteye kıyamaz da ondan.
Derhal bu saçmalığa son verin. Derhal adım atın. Yıl sonunu beklemeden ilaç fiyatlarının belirlenmesindeki yeni düzenlemeyi yapın.
DÜNYA KADINLAR GÜNÜ
Bugün bol miktarda sahte gülüşler göreceğimiz, hamasi sözler duyup içi boş vaatler dinleyeceğimiz bir gün. Bugün her dakika, her saat yaşanan acı gerçeklerimizin sadece bir günlüğüne hatırlanacağı gün. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun.
Bugünün kadınlar atfedilmesi bile esasında bir mücadeleyi ve bir acıyı işaret eder. Kadınların yaşadığı önyargılar ve baskılar dünyanın her yerinde aynıyken verilen mücadeleler farklı mı? Elbette değil. Kadınları sürekli olarak bir şeyler için mücadele ederken görürüz. Mesela aydınlanma ile başlayan insan haklarında kadınlara pek yer yoktur. Kadınlar sanki biyolojik olarak farklı, korunması, kollanması ve idare edilmesi gereken ayrı bir tür olarak kabul ediliyordu. Kadınların ilk savaşı burada başladı.
Hem Kurtuluş mücadelesinin içinde herkesten önce yer alan, Atatürk’ün arkasında, yanında saf tutan buna karşılık aynı zamanda onun diplomatik mücadelesini veren kadınlardan bahsediyorum.
Türk kadınları tarihin hiçbir döneminde hak arayışından vazgeçmedi ama bizim en büyük şansımız Cumhuriyetimiz oldu. Kadınlar Türkiye’de, bu coğrafyada hep bir şeyler konusunda tercih etmek zorunda kalmışlardır ve ağlamak bile kendilerine haramdır. Ben Rumeli göçmeni bir ailenin çocuğuyum. Erkeklerin savaşta olduğu, şehit, gazi olduğu ve kadının göçü evirip çevirdiği, aileyi topladığı ve çoğu zaman yalın ayak yürüyerek başladığı bir süreçten bahsediyorum.
Şunu kimse unutmasın: Türkiye’nin büyümesi, Türkiye’nin zenginleşmesi, Türkiye’nin gelişmesi, Türk kadının elindedir. Türk kadını güçlü olursa, Türkiye de güçlü olur. Günümüz koşullarından, cesaret alıp, kadınların önünde duvar olanlar; Çok beklersiniz! Kadınların hayatına ömür biçenler; Çok beklersiniz! Kadınların bakışlarına, tercihlerine dil uzatanlar; Çok beklersiniz!
Bizler, 100 yıl önce de buradaydık, bugün de buradayız. Siz istediğiniz kötülüğü yapın, bizler hala buradayız, dimdik ayaktayız. Ve bizler burada oldukça, siz kaybetmeye mahkum olacaksınız. İYİ Parti iktidarında, kadınların varlığına da kadınların başarılarına da alışacaksınız. Meclis koridorlarından, belediyelere, fabrikalardan, ofislere, evlerden, sokaklara, tarlalardan, teknokentlere kadar her yerde kadınların olmasına alışacaksınız! Tesettürü ile uğraşılmayan, bedeniyle sömürülmeyen her adımda, arkasını kollamayan, durakta, lambanın soluk ışığına sığınmayan, boşandığında dul, ağladığında hor görülmeyen, market rafından aldığını gizlemeyen, kendi ayakları üstünde dağ gibi duran kadınlara, alışacaksınız! Hiç boşuna uğraşmayın. İsteseniz de istemeseniz de alışacaksınız. Ya alışacaksınız ya da ilk seçimde çekip gideceksiniz! Çünkü biz; “Mümkün müdür ki; Bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?” diyen, o büyük vizyonun ışığında Cumhuriyetimizden aldığımız güçle kadının adını, hayatın her yerine, altın harflerle kazıyana kadar durmayacak, yorulmayacak ve tükenmeyeceğiz! Bu tavrımız, neredeyse “kadını biz var ettik” diyecek kadar şirazesinden çıkmış kibir abidelerine de kadın haklarını, kendi tekelinde sanan kendini bilmezlere de Türk kadınına, kendince hayat dizayn eden, kirli dimağlara da duyurulur!