|
Getting your Trinity Audio player ready... |
(HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, soru önergesinde Filistin halkı 1948’den bu yana kendi ülkelerinde zulüm altında bulunmaktadır. İsrail Devleti tüm dünyanın gözü önünde Filistin topraklarını işgal etmiş, yerleşim alanlarını bombalamış, sivilleri katletmiştir. Yalnızca 2008-2021 yılları arasında İsrail rejimi yaklaşık 900’ü çocuk 6 bine yakın Filistinliyi katletmiştir.100 binden fazla Filistinliyi yaralamış ve Filistinlilere ait en az 25 bin evi yıkmıştır. İsrail’in 2012 yılından beri Gazze’ye düzenlediği saldırılarda yerinden edilen Filistinlilerin sayısı 625 bini aşmıştır. İşgalci İsrail rejimi Filistin’in pek çok yerine inşa ettiği utanç duvarlarıyla Filistinlilerin dünyayla ilişkisini kesmiş ve 800’e yakın kontrol noktasıyla Filistinlilerin özgürlüklerini kısıtlamaktadır. İsrail, 180’i çocuk en az 4500 Filistinliyi işgal hapishanelerinde esir tutmaktadır. İsrail rejimi haklarında açılmış hiçbir dava ya da soruşturma olmadan “idari tutukluluk” adı altında en az 500 Filistinliyi esir tutmaya devam etmektedir. İsrail idari tutukluluk adını verdiği uygulamayla Filistinlilerin hapis süresini defalarca uzatabilmekte ve Filistinliler neyle suçlandıklarını dahi bilmeden yıllarca esir edilebilmektedir. İnsan hakları örgütlerine göre İsrail 1967 yılından beri tutukladığı 700 bin Filistinlinin 50 bini için idari tutukluluk yöntemine başvurmuştur. Uluslararası Af Örgütü, İsrail’in Filistinlilere karşı kurumsal ve sistematik ‘aparteid’ ( sistemsel ayrımcılık) rejimi uyguladığını açıklamıştır. İsrail Devleti bu insanlık dışı ve hukuk dışı uygulamalara devam ederken, AKP iktidarı Filistin Halkı’nın özgürlüğüne dair söylemde şov, icraatte ise İsrail müttefikliği yapmaktadır.
Nitekim Türkiye ile İsrail arasında her türlü askeri, siyasi ve ekonomik anlaşmalar sürdürülmektedir. İki ülke arasındaki ikili ticaret hacmi 2010’da 3,4 milyar dolar düzeyindeyken 2021 yılında rekor kırarak 8,1 milyar dolara yükselmiştir.
Son dönemde de, AKP iktidarı İsrail ile ‘normalleşme’ sürecine ve İsrail Devleti ile ilişkilerini daha da arttırmıştır. Yaşatılan ağır insan hakları gaspları ve hukuksuzluklar karşısında Filistin halkı ile dayanışma ve İsrail ile ilişkileri sınırlandırma fikri iktidarın programında dahi değildir. Tam aksine Filistin’de devam eden işgal ve ablukaya karşı, dünya halkları ve kurumlarından İsrail’e boykot çağrıları artarken Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mart ayında İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un Türkiye’yi ziyaret edeceğini ve bu ziyaretle Türkiye-İsrail ilişkilerinde yeni bir dönemin başlayacağını duyurmuştur.
Bu bağlamda;
1) İsrail’in, Filistin halkına uyguladığı Apartheid rejimine karşı Türkiye’nin, İsrail’i ekonomik, siyasi ve askeri alanlarda boykot etme planı mevcut mudur?
2) Türkiye, Filistin halkına yaşatılan insanlık dışı uygulamalara karşı net ve samimi bir tutum ortaya koymayı düşünüyor mu?
3) İsrail Devleti’nin Filistin’e karşı ablukası ve insanlık dışı uygulamaları sürerken ne sebeple ‘normalleşme’ sağlanmaktadır? Filistin halkı İsrail’e karşı yaptırım beklentisindeyken İsrail Başkanı İsaac Herzog’u Türkiye’yi niçin ziyaret etmektedir?
