Getting your Trinity Audio player ready...
|
Çıplak kelimesi yaşantımızda şu şekilde de yer alabilmektedir: Sana ayıp bir şey söyleyeyim mi?- Söyle.- Çıplak. Necati Cumalı da Çıplağı şu dizelerle anlatıyordu:
Bereketli göğüslerin
Dudakların aşkla ıslak
Cennetten kovulan ırmak
Yatağımda çırılçıplak
Her gece gürül gürül ak
Yıkık yönlerimi götür
Umutsuzluğumu yıka
Yarına beni değiştir
Geldiğin yerlerim yeşil
Gittiğin yerlerim kurak.
Anadan doğma diye de tabir edilen doğallık halidir. Sözlüğümüzde üryanın karşılığı olarak yer alır. Çıplak, ruhunuzu birine açış ;onun canınıza, korkularınıza, geleceğenize,umutlarınıza girmesine izin veriştir. Sıradanlığın saklı kalan gizemini de vurgulamaktır. Üzerinde elbiselerin olmayışıdır.Neysen o olma durumudur. Bedeninle yüzleşmedir. Yani bir masa örtüsüz olduğunda ona çıplak denir. Bir pencere de perdesiz olduğunda.
Yalansız dolansız sadece kendin olabilmeyi hisseddiştir.Çıplak olmak açık olmak demektir. Seyredilmek üzere ortaya çıkmasıdır. İnsan derisinin, vücudundaki kılların, bu durumda hiçbir zaman çıkarılıp atılmayan bir çeşit örtüye dönüşmesidir. Varlık nedenidir. Çıplak, kendisini olduğu gibi ortaya koyuştur. Çıplaklık, doğal bir durumu getirir ; bu sebeple “maskesizdir.
Sinemamızda ise Çıplak, Çıplak Vatandaş, 1985 yapımı Başar Sabuncu nun (yazıp, yönettiği ) film olarak yer alır. Çıplak Vatandaş, toplumsal-ekonomik bir derdin eleştirisi için kullanıldı. Yoksulluğun da çıplak yüzüdür. Elbise çalan çocuk da hapse girebilir. Kaybedecek başka neyimiz kaldı demenin bir başka yoludur.
Sanatta ise Nü dür. Antik Yunan döneminde ortaya çıkan ve Roma dönemi dahil günümüze kadar gelen nü, insan bedeninin çıplak olarak yansıtıldığı eserlere denir.Ortaçağda hemen hemen yok olur. Çıplak kadın, sadece havva’yı ve cehennemde cezalandırılma sahnelerinde kullanılmış bu dönemde. Rönesans ise nüyü yeniden keşfeder ve sıkça uygular.İslam sanatında ise pek görüldüğü söylenemez. Sanatta “çıplaklık”, hem ressam için hem de fotoğraf alanındaki modeller için zor ve cesaret gerektiren bir alan oluşudur. Bunun sebebi ise her çağda bu sanata karşı farklı tepkilerin gelişi ve farklılıkların sembolize edilmesidir.Çıplak dendiğinde ortaya çıkan utanma ve sıkıntı duygusu, bu alanda çalışmalar yapmak isteyen sanatçı ve model için de büyük engel teşkil etmektedir. Yani öne çıkan beden değil, bedenin oradaki varlığıdır.
Çıplak aramaysa, bedensel söz hakkının sınırlarına doğrudan bir müdahaledir.Çıplak hayat, yaşamın ve yaşama değer katan normların askıya alınmasıdır. Faşizm ve yerde sürüklenen çıplak bedenler. İnsan onurunu zedeleyen, tacizi de gerekçelendiren de bir uygulamadır. Çıplak hayatlar kutsal olmayı da getirir. Özel oluşları ömürleri boyunca;her türlü şiddete maruz kalmayı da getirir.Çıplak olmak bebeklikten farklı olarak çaresizliğe terkedilmeyi de getirir. Seyredilmeyi drama çeviren bir durumdur. İrade dışında çıplak kalmaysa; ağırlığının acısını hissettirmektir.
Çıplak, Kral Çıplak masalıyla da ayrı bir anlam kazanır: Kendini beğenmiş kral tören günü için benzeri görülmemiş bir elbise diktirmek ister.Terzi gece gündüz çalışır. Kral tezgâh başına gelince bir parça kumaş dahi göremez.– Ortada elbise yok. Kese kese altınları boşuna mı verdim sana!– Saygı değer kralım, bu kumaşı sadece akıllı insanlar görür. Ne güzel olmuş değil mi?Kral aptal durumuna düşmemek için “Gerçekten de güzel olmuş der .Halkın kulağına gider bu konuşmalar ve tören günü gelir.Kral müthiş özgüven(!)le ve elbiseyle değil çıplak bir bedenle çıkar halkın huzuruna.Halk kralın aptallığını vurmamak için yüzüne, korkuyla sus pus olur.O ukala tavırlarla sergilerken bedenini, küçük bir çocuk atlar öne.Tüm korkulardan uzak en doğal hali ile bağırır:-Kral Çıplak. Kral Çıplağın söylenmesi, O küçük çocuğun o sözü bütün bir düzenin maskesini düşüren bir sözdür.
Kimi zaman da protesto etmenin adı olur çıplak. Bir yurttaş soyunarak eylem de yapar kendisi hakkında verilen istimlak yargı kararını kabul etmemek için .İnsanı köleleştiren de , çıplak hayatı da sermayesi yapan kapitalizmin gerçeğidir.
Çıplaklar kampında habersiz çekilen fotoğrafa da dava da açılır.Çıplak özçekimlerse ona değer vermeyi ve anlam yüklemeyi getirir. Balerinleri ‘burada çıplak insanlar var’ denerek . İhbar da edilir. Çıplaklığın dışlanan bir forum olma özelliği de vardır.
Bilimsel araştırmalar da çıplak uyumanın faydaları olduğuna dikkat çeker: Yaşlanmayı da yavaşlatmakta,Kan akışını düzenler, Özgüveni de artırır. Çıplak uyuyan çiftlerin tensel temasını da artırır. Çıplak ayakla da toprakta gezmek gayet etkili ve bedava bir stres atma ve arınma yöntemidir
Tek tanrılı dinlerin etkisidir, çıplaklığı abartma ve utanma meselesi. O zamandan beri çıplaklığımız nedeniyle utandırmaya, korkutmaya, cezalandırma çıplaklık korkusuyla büyütülme. İlk öğretilen de ‘ayıptı.’ “Çıplaklık düzensizliktir, düzeni bozmaktır olarak tanımlanır . Dine göre de hiçbir insan sırat köprüsünü geçerken giyinik olmayacaktır … Cehennem de çıplaksındır, cennette de çıplaksındır.
Çıplak olmak yalın olmayı samimiyeti ve sahiciliği getirir. Çıplaklık kendini sevmenin ve özgür hissetmenin bir yoludur. Başkaldırıdır.Çıplaklık sadece cinsellik değildir..Kadınlar toplumun dayattığı şekilde bedenlerini örtme eyleminde bulunmak, dekolte giydiğinde erkekler bakıyor diye kendini suçlu hissetmek, hareket etmeye yarayan kaslardan ve yağlardan oluşmuş bacaklarını erkeklerden laf duymamak için örtmek zorunda kalmamalıdırlar. Çıplaklık algısı da , erkeklerden ziyade kadınları daha fazla baskı altına soktu. İnsan vücudunu gizlemekte, ona istem dışı ilgiyi de artırmaktadır.
Kadın özgürdür, erkek te özgürdür. İnsanlar doğanın bir parçasıdır.Doğanın da kendi oluşumu çıplaktır, yalındır.
Özgür Karakaya
ozgur694@hotmail.com